Anne kız kanseri beraber yendi
İzmir'de, üç ay arayla meme kanseri tanısı konulan Yağmur Öztürk (30) ile annesi Betigül Özönans (64), birlikte mücadele edip, 'genetik kader'i yendi. Yağmur Öztürk, mücadeleye kanseri kabullenerek başlayıp, zaferle çıktıklarını söyledi.
- Ege Postası
- 02.02.2019 - 12:16
İzmir'de plates eğitmenliği yapan bir çocuk annesi Yağmur Öztürk, geçen yıl şubat ayı başında sağ memesinde bir kitle hissetti. Kendisi bu durumu ciddiye almazken, eşi Şahin Öztürk'ün (30) ısrarı üzerine gittikleri doktor kitlenin alınması gerektiğini söyledi. Kent Onkoloji Merkezi'ne başvuran Öztürk'ün ameliyatı, 9 Şubat'ta Opr. Dr. Cüneyt Akaoğlu tarafından gerçekleştirildi. Ameliyat sonrasında kitlenin kötü huylu olduğu, iki lenfte de metastaz yaptığı belirlendi. Aynı merkezde 9 Mart'ta başlayan 16 kürlük kemoterapi 28 Ağustos'ta sona erdi, Öztürk ardından da 35 kür ışın tedavisi gördü.
Öztürk, bu zorlu süreci eşinin desteğiyle atlatmaya çalışırken, biricik oğlu Pars'ın (3) bakımında da en büyük yardımcısı olan annesi Betigül Özönans da kendisiyle aynı kaderi paylaştı. Anne kız kanserde genetik geçişin örneği oldu. 3 çocuk, 3 torun sahibi Özönans da Mayıs 2018'de meme başının çekilmesi şikayetiyle Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne başvurdu. Sol göğsünde 4 santimetre çapında kitle saptanan Özönans, Op. Dr. Ercüment Tarcan tarafından ameliyat edildi, sadece kitle değil, memesi de alındı. Kızının aksine metastas saptanmayan anne Özönans, 4 kür kemoterapi gördü, tedavisi 9 Ekim'de kızı gibi şifayla tamamlandı.
'İŞE KABULLENMEKLE BAŞLADIM'
Eşi Şahin Öztürk'ün ısrarı sonucu doktora gidip kanser olduğunu öğrendiğini belirten Yağmur Öztürk, yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Kanser haberinin arkasından tabii bir şok geliyor. Bir de ameliyatın arkasından yorulmuşsunuz, bir anda kanser olduğunuzu öğreniyorsunuz, zordu. Fakat birkaç gün geçtikten sonra baktım ki bu kötü bir şey değil, tedavisi olan bir şey. Özellikle cerrahım, onkoloğum Gürbüz Bey bu konuda çok yardımcı oldu. Erken teşhis sayesinde kesinlikle bu durumun tedavi edilebileceğini söyledi. Ben de onun arkasından sadece kabullenerek, eğlenerek, tadını çıkararak, biraz da şımararak bu zamanı atlattım. Çocuk var, biraz zor oldu tabii ki. Ona bakarken yüzde yüz ilgi gösteremedim, ama yine de eşim, annem bana yardımcı oldular. Derken anneme kanser teşhisi konuldu, o biraz bizi salladı ama yine bir şekilde kabullenerek bu işi halletmeye çalıştık. Şimdi de zaten tertemiziz, her şey yolunda, sapasağlamız, sağlıklıyız çok da mutluyuz."
'NEDEN BEN DİYE SORMAYIN'
Yaşı çok genç olduğu için önlem olarak koruyucu ilaç ve hormon tedavisinin sürdüğünü belirten Öztürk, 4 Şubat Dünya Kanser Günü öncesinde hastalara da şu mesajları verdi:
"Öncelikle kesinlikle neden ben diye sormasınlar. Çünkü bu dünya üzerinde milyonlarca insanın başına gelebilen bir şey. Herkesin, her insanın bedeninde kanser yatıyor. Sadece bunun uyanması ya da uyanmaması diye bir şey var. Karşınıza çıktığında bir 'dur' deyin. Evet geldin ama ben seni tedavi edebilirim, geçip gidersin sadece 6 aylık bir süreç var. Evet saçların dökülecek, kirpiklerin dökülecek ama her şeyin çözümü var. Saçıma bir eşarp takar gezerim, kaşımı boyar gezerim, bir takma kirpik taktırırım çok da güzel olur. 6 ayda böyle geçer gider diye gayet hoş bir şekilde geçirebilirsiniz. En önemlisi de beslenme."
Annesinin kanser olduğunu annesinden önce test sonuçlarını baktığı internetten öğrendiğini kaydeden Öztürk, "Koşa koşa kayınvalidemin yanına gittim. Anne dedim, bu nasıl olu? O beni sakinleştirdi. Hemen araştırdık, onu da kabullendik, gittim anneme söyledim. Anneme 'Beni kıskandın mı, anne neden bu oldu' dedim. Sonra da tedaviye başladık. Anne- kız Karaburun'u çok severiz, oraya gittik, doğada yürüyüşler yaptık, birlikte vakit geçirdik, gayet güzel yine eğlenerek atlattık" dedi.
STRESTEN UZAK DURUN, MUTLU OLMAYA BAKIN
Kızının hastalığına üzülürken aynı tanı kendisine konulan Özönans da şöyle konuştu:
"Kızıma kanser tanısı koyulduğunda çok üzüldüm, şoka girdim, bayağı hırpaladım kendimi. Daha sonra sakinleştim ama kendime konulduğunda hiç üzülmedim. Çünkü alışmıştım artık ve tedavi olunca geçeceğine de inandığım için çok fazla etkilenmedim. Stresten uzak duruyorum. Mutlu oluyorum, çocuklarımla mutluyum. Tedavilerimizi de tamamladıktan sonra bunu güzel bir şekilde atlattık. Diğer hastalara da morallerini yüksek tutmalarını, beslenmelerini, tedavilerine, doktorların söylediklerine kesinlikle uymalarını tavsiye ederim. Stresten uzak olsunlar, en büyük kötülük stresten geliyor. Onun için mutlu olmaya devam etsinler. Ben de kendimle çok barışık bir insan değilimdir. Saçlarım dökülünce biraz kötü oldum, zamanla alıştım ve yeniden uzadılar. Hiç dert etmesinler peruk var, her şey var, kızımın da söylediği gibi her şey yerine geliyor."
HİÇBİR ZAMAN SIKINTI, ENDİŞE GÖRMEDİM
Kent Onkoloji Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Gürbüz Görümlü ise hem hastası, hem de kanserde erken tanı, genetik geçiş ile ilgili şu bilgileri verdi:
"Yağmur Hanım bizim çok genç hastalarımızdan biri, eş zamanlı olarak annesinde de aynı hastalığın çıktığını öğrendik. Genç yaş hastalarda özellikle aile öyküsü olsun ya da olmasın, genetik olarak meme kanseri riskinin arttığını biliyoruz. Birinci derece yakınlarda meme kanseri varlığı tespit edildiğinde, bu hastalarda genetik meme kanseri dediğimiz hastanın genlerinde bir bozukluktan kaynaklanan meme kanseri varlığını işaret ediyor bize. Bu anlamda genetik taramaları öneriyoruz. Yağmur Hanım benim gördüğüm en pozitif, en sıcakkanlı hastalarımızdan biri. İlk geldiği gün sanki tedavisi bitmiş gibi yüzünde bir gülümseme ile geldi, her gelişinde de biz gülerek neşeyle tedavi planını yapıyoruz, konuşuyoruz her türlü ayrıntıyı. Hiçbir zaman sıkıntı, üzüntü bir endişe görmedim. Bu gerçekten tedavi sürecini rahat atlatmasına sebep oldu. Oldukça ağır bir tedavi aldı, bunun yanı sıra akıllı ilaç dediğimiz tedaviyi de uyguluyoruz. şu ana kadar hiçbir sorun olmadan tedavisini sürdürdük. Bunda bence kendisinin pozitifliğinin çok büyük rolü var." (DHA)
Yorum Yazın