Bahçeli: Tavrımız AKP’ye verilmiş bir destek değil
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, alkol kullanımının sınırlandırılmasını içeren kanun teklifi ile ilgili, “Alkol satışını ve kullanımını daraltacak bu düzenlemeye doğal olarak olumlu yaklaştık. Bilinmelidir ki, bizim bu tavrımız...
- Ege Postası
- 28.05.2013 - 13:46
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Tarih kitaplarının yeniden yazımı konusunda çalışmalar yapıldığı yönündeki açıklamalara değinen Bahçeli, “AKP hükümetinin yaşanmış hatıralar ve olaylar demetini karalaması ve kirletmesi son derece sakıncalıdır. Tarihimizin yeniden yorumu ve analizi başka bir şeydir, yeniden tarih yazımına girişmek bambaşka bir şeydir. İktidar Türk tarihinin hangi devrinde oynamalar yapacak, hangi bölümünde tahrifat ve tahribatlara yeltenecekti? Tarih kitaplarımızda olduğu iddia edilen ayrımcılık ve yanlışlar nelerdir ve nerede yazılıdı? Türk tarihini siyasal emellere kurban vermek, bölücü yaklaşımlara dayanak yapmak olabilecek en büyük çirkinlik ve çirkefliklerden birisidir. Bu son derece tehlikeli bir yöneliştir.” diye konuştu.
Tarihi sorgulamanın milleti tartışmaya açmak anlamına geldiğini kaydeden Bahçeli, şöyle devam etti: “Yeni baştan tarih yazımı demek, nesillere bu zamana kadar içi boş ve hayal mahsulü bilgiler verildiği manasına gelecektir. Tarih şuuru; bizi biz yapan, kendi köklerimize bağlayan ve geçmişten bugüne uzanan vakıalar zincirini süreklilik anlayışı bağlamında öğreten bir kırattadır. Anlaşılan AKP hükümeti eski Türkiye-yeni Türkiye ayrımını cılkı çıkmış bir tarih yazımıyla kurumsallaştıracak ve temellendirecektir. Tarihe bölücü ellerin, art niyetlerin ve zalim fikirlerin dokunması ve incitmesi büyük bir handikap ve hüsrandır. Dikkatinizi çekmek isterim ki, bir milletin kaderiyle oynamak için önce tarihini anlamsızlaştırmak ve itibarsızlaştırmak lazımdır. İşte AKP zihniyeti bunu yapmaktadır. Milli Eğitim Bakanı’nın başka bir işi mi kalmamıştı? Eğitim ve öğretimle ilgili her sorunu bitirmiş ve halletmiştir de, tarih kitaplarına mı gözünü dikmişti? Cumhurbaşkanı Sayın Gül’ün bile itiraf ettiği eğitimdeki başarısızlık deprem enkazı gibi ortada dururken, söz konusu bakan tarihi çarpıtmakla mı kendisini teskin edecek, acziyetini bu şekilde mi kapatacaktı? AKP hükümeti tarihin nesini düzeltecekti? Bu hak ve yetkiyi kimden almıştı? Bugünkü AKP kadroları mevcut tarihi bilgileri okuyarak yetişmemişler midi? Var olan tedrisatın eksiği, noksanı ve zaafı nelerdi? Başbakan, Bizans’tan özür mü dileyecek, İmralı canisinin gönlünü mü alacak, methiyeler düzdüğü Haçlılardan af mı dilenecekti? Gencecik dimağları hangi fitne ve fesatlarla zehirleyecekti? Hükümetin Türk tarihinden rahatsız olması yeni bir bölücü cüretkarlıktır ve mutlaka engel olunmalıdır.”
Tarihçilere ve üniversite öğretim üyelerine bu konuda çağrıda bulunan Bahçeli, “AKP’nin tarih kitaplarının yeni baştan yazılması konusundaki adımlarıyla ilgili mutlaka gereken tavır ve dirayeti göstermelerini bekliyorum. İhtaren bildirmek isterim ki, Türk tarihi masalarda değil, meydanlarda, kahramanlık destanlarıyla, asırlarca verilen mücadeleler ve zafer naraları eşliğinde yazılmıştır. Türk milletinin geçmişinde kendilerine yer bulamayanların dönemsel güç ve iktidar kuvvetine dayanarak tarihi yapboz tahtasına çevirmeleri ters tepecek ve muhataplarını mahvedecektir. Tarih yazdıklarını iddia eden Başbakan, bilsin ki, kaleme aldıkları tarih değil, küçülme, taviz, terör, bölücülük, pazarlık ve teslimiyet katalogundan başka bir şey değildir. Başbakan ve bakanı şayet tarih yazmakta ısrar ediyorlarsa; önce ‘yüz soruda İmralı canisi ve kanlı, barutlu, mayınlı müzakere yöntemleri’ veya ciltler dolusu ‘PKK’nın kanlı tarihi’ni yazmakla işe başlamalıdırlar.” ifadesini kullandı.
“SÜNEPELİĞİN ADI NE ZAMANDIR BÜYÜK DEVLET REFLEKSİ OLMUŞTUR'”
Hükümetin dış politikasını eleştiren Bahçeli, “Çünkü Başbakan Erdoğan ve hükümeti Türkiye’yi ölüm tüneline sokmuş, kıyma makinesine atmıştır.” dedi. Türkiye’de sınır güvenliğinin kalmadığını söyleyen Bahçeli, “Yakın zaman içinde önce Cilvegözü’nde, son olarak da Reyhanlı’da alçakça düzenlenen bombalı terör saldırılarının bilançosu bunlardan mütevellit ağır olmuştur. Bütün bu rezaletler yaşanırken Başbakan Erdoğan, olanları pişkinlikle izlemekte ve Türk milletine adeta Keloğlan masalları anlatmaktadır. ‘Gereken cevabı misliyle veririz, şimdi büyük devlet refleksiyle hareket ediyoruz’ gibi içi boş sözlerle aczini ve pısırıklığını gizlemek için bin bir dereden su getirmektedir. Sormak gerekir ki, ataletin, acziyetin, sünepeliğin, sinmişliğin ve korkaklığın adı ne zamandır büyük devlet refleksi olmuştu? Başbakan Erdoğan’ın hali, vakti ve durumu aynen şudur: Ses var, görüntü yok; laf çok, eylem yok; boş konuşma çok, kararlılık ve yürek kesinlikle yoktur.” şeklinde konuştu.
“AZMETTİRİCİLERLE İLGİLİ ELİNDE NE BELGE VARSA AÇIKLA”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Reyhanlı ziyaretinde bombalı saldırıları Esed yönetimine ihale ettiğini ve ellerinde belgeler olduğunu açıkladığını kaydeden Bahçeli, “Sayın Başbakan, sana sesleniyorum, Reyhanlı’da 52 canımızı alan katillerle ve azmettiricilerle ilgili elinde ne belge, ne bilgi ve ne bulgu varsa açıkla da milletimiz tüm gerçekleri öğrensin. Başbakan bunları saklamamalı, gizlememeli ve sumen altı yapmamalıdır. Böylesi önemli bir belge ya da belgelere gerçekten de sahipse ortaya koymalı ve milletimizin bilgisine sunmalıdır. Meseleyi kuru laf kalabalığına ve karambole getirmemeli, ağırdan almamalıdır. Şeffaf ve açık olmalı, kuşkuları gidermeli, endişeleri yok etmeli, korku bulutlarını dağıtmalıdır. Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanlık makamında konu mankeni olarak oturmuyorsa 52 şehidimizin kanlılarından ve arkasındaki güçlerden bunun hesabını sormalıdır. Yakalandığı iddia edilen şüphelilere değil, büyük resme odaklanmalıdır.” dedi.
“ERDOĞAN KİMİN BOSTAN KORKULUĞU OLDUĞUNU ANLAMALI”
“Ne zaman kadar sınırlarımız diken üstünde oturacaktır'” diye soran Bahçeli, sözlerine şöyle devam etti: “Üzülerek ifade etmek isterim ki, bu soruların hepimizi tatmin edecek bir cevabı Başbakan ve hükümeti tarafından verilemeyecektir. Başbakan Erdoğan’ın bugüne kadarki sicili yalnızca hamasetle vakit geçiren bir siyasetçiye işaret etmektedir. Çok konuşan, çok atan bu siyaset anlayışı, sarfettiği her sözünün altında kalmış, aslında mahcubiyetten kimsenin yüzüne bakacak da hali kalmamıştır. Başbakan Erdoğan, asıl kimin gerçek bostan korkuluğu olduğunu anlamalı ve eliyle yüzünü yoklayarak gerçeklerle acı da olsa yüzleşmelidir.”
“ALKOL KONUSUNDAKİ DESTEĞİMİZ AKP’YE VERİLMİŞ BİR DESTEK DEĞİLDİR”
Alkol kullanımının sınırlandırılmasını içeren kanun değişikliğine de değinen Bahçeli, “Milliyetçi Hareket Partisi olarak alkol satışını ve kullanımını daraltacak bu düzenlemeye doğal olarak olumlu yaklaştık. Bilinmelidir ki, bizim bu tavrımız asla AKP’ye verilmiş bir destek değildir. Buradaki maksadımız Türk gençliğinin kötü alışkanlıklardan korunması için atılmış ve parti program ve ilkelerimizle uyumlu bir adımdır. Nitekim 2011 Seçim Beyannamemizin 143’ncü, Parti Programımızın 102’nci sayfasında; sigara, alkol ve her türlü uyuşturucu madde kullanımına, kumar ve benzeri alışkanlıklara, fuhuş, anarşi ve teröre karşı gençlerimizi koruyacağımız ve bilinçlendireceğimiz yer bulmuştur. MHP’nin programına, seçim bildirgesine bağlı kalarak tutarlı bir siyaseti her şart altında yaparken, birileriyle uyuşuyor diye kendi iradesini bir kenara atıp AK Parti’yi desteklemek bir gaflettir. Herkes konuşurken haddini bilecek. Herkes ne söylediğinin farkında olacak. Çok daha öncelerde bu hassasiyeti ortaya koyan Milliyetçi Hareketi, kötü alışkanlıklara destek verecek bir konuma sadece AK Parti’ye karşı olmakla ilişkilendiren zavallılar MHP’de yer bulamaz. Bu arkadaşlarıma sesleniyorum; yıllar öncesinden 3K teorisi diye ortaya koyduğumuz görüş vardı. ‘Kafa kalp kol.’ Bunların açılımını yapmış olsanız AK Parti solda sıfır kalır zaten yanında.” sözlerini kaydetti.
Başbakan Erdoğan’ın, ‘gece-gündüz içen, kafası kıyak bir nesil istemiyoruz’ sözünün maksadını aştığını ifade eden Bahçeli, “Başbakan onu bunu bırakmalı, sokaklardaki tinercilerin, köprü altında yatan çocukların, evsiz barksız yavruların derdine düşmelidir. Kıyak kafa konusunda tecrübesi varsa kendisine saklamalı ve gençlerimizi töhmet altına bırakacak yanlışlardan ve ithamlardan uzak durmalıdır.” şeklinde konuştu.
Yorum Yazın