Bahçeli'den Erdoğan'a fotoğraflı yanıt
MHP lideri Bahçeli, Uygur Türklerine yaptığı ziyarete ilişkin fotoğrafları Twitter'dan paylaşarak, "Bahçeli oralara hiç gitti mi'" diye soran Erdoğan'a yanıt verdi.
- Ege Postası
- 03.08.2014 - 09:25
"Mümkün olduğunca Twitter üzerinden siyasi mesaj vermemeye, günlük polemiklerin içine dahil olmamaya gayret ediyorum. Fakat bazı anlar, bazı zamanlar oluyor ki, aleni yalan ve iftira dolu sözleri de cevapsız bırakmanın doğru olmadığına inanıyorum. Görüyorum ki, adamlık iddiasında bulunan bir aday yalanı kendisine rehber etmiş, yalancılığı meslek edinmiş, müfterilikte tez yazmış. Bu adam resmen ve belgeli yalan çınarı, yalan vadisi, yalan deryasına dönüştü. Sanki yalan bu adamda ete kemiğe büründü. Özellikle adamım diye ortalıkta gezinen adayın Balıkesir’de şahsımı hedef alan şu sözlerine dikkatlerinizi çekiyorum: 'MHP Genel Başkanı çıkmış Uygur Türkleri üzerinden prim sağlamaya çalışıyor. Onlar bizi çok iyi tanır. Gittik biz onları Urumçi'de ziyaret ettik. İlk kez bir Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Urumçi'ye gitti. Peki Bahçeli oralara hiç gitti m? Uygur kardeşlerimizin halini, hatırını sordu mu'' Urumçi’ye gitmediğimi ileri süren bu adam cehalet merdiveni, yalan otobanı olmuştur. Artık bu adam büyük bir yalandır;ciltler dolusu, külliyatlara sığmayacak, arşivlere dar gelecek yalanlara başvurmaktadır. Benim Urumçi’ye hiç gitmediğimi söyleyen bu adamın, sizlerle paylaşacağım şu fotoğraflar yalanlarına kapak olsun. Yalandan destan yazan, yalanla yoldaş olan, yalana esir düşen adama açık açık söylüyorum: Yalan söyleyen yakalanma korkusu taşıyan hırsız gibidir. Hele bir insan hem yalancı hem de hırsızsa ruhen ve zihnen bitmiş demektir. Yalan hıyanet olduğu kadar haya eksikliğine delildir. Ve yalan dilin günahı, dilin inkarı, dilin ateşi, güven ve huzurun celladıdır. Yalan ateşten yatak, sözden kurşundur ki; insanı yalan kadar alçaltan, alçaklara çeken başka bir şey yoktur. Kaygı; ömür düşmanı ise, yalan; talih katilidir. Yalan; kalp özrüdür; dürüstlük ise cesaretin özüdür. Her sözü yalan ve inkar olanın doğrusu kurumuş ve çoraklaşmış toprak gibidir. Derler ki, şeytanın iki ismi vardır: birisi şeytan, diğeri yalan. İftirayı meze yaparak yalanı avuç dolusu yutanların, dönüp gerçekleri azar azar yudumlama gayreti balığın suda boğulması kadar saçmadır. Ne olursa olsun; Çankaya yalancıya düşmez, Cumhurbaşkanı olmak yalancılar şahına yakışmaz. Son olarak şahsıma olmadık kötü isnatta bulunan adamın özel olarak kaleme aldığım şu dizeleri odasına çerçeveletip asmasını diliyorum: 'Nehir olmayan yere köprü yaparsın; kuma tohum, kula fitne ekersin. Harama helal, yalan gerçek dersin; çünkü sen aday Erdoğan’sın."
Yorum Yazın