Dolar 34,2398
%0.28
Euro 37,6309
%-0.37
Altın 2.922,340
%0.22
Bist-100 9.109,00
%2.37

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Başbakan Erdoğan, bakanların istifaları sonrası ilk kez konuşuyor

Başbakan Erdoğan, bakanların istifaları sonrası ilk kez konuşuyor

'Başbakan Erdoğan istifa etmeli' diyen Bayraktar dahil üç bakanın istifası ardından Başbakan Erdoğan ilk kez konuşuyor...

  • Ege Postası
  • 25.12.2013 - 16:01
ANKARA - Başbakan Tayyip Erdoğan, yolsuzluk operasyonu kapsamında oğullarına suçlamalar yöneltilen üç bakanın istifası sonrası ilk kez konuşuyor. Henüz bakanların istifalarına değinmeyen Erdoğan, operasyon hakkında "İlk gün adı konuldu 'Büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonu.' Ardından bir sıfat daha takıldı: Tarihin en büyük yolsuzluğu. Daha ikinci günde doğrudan infaz yapılmaya başlandı" dedi. Evden para çıkmasının suç olmadığını belirten Erdoğan, soruşturma sürecinde gizlilik kaydı olmasına rağmen bilgi sızmasına dikkat çekerek "Yürütmenin uzantısı ya da yargının içindeki bir sapası burada servis yapıyorlar. Bize düşen nedir, burayı da temizlemektir" ifadesini kullandı. Erdoğan operasyonun Gezi Parkı eylemlerinde başladığını belirterek "Bu olayın uluslararası boyutu vardır. Uluslararası boyutta en tepe noktası vardır, bunun altında da bunun çeşitli yerlerdeki taşeronları vardır" dedi. Yolsuzluk operasyonunun ana gündemi oluşturduğu dokuz gün için "tam bir turnusol kağıdı" benzetmesi yapan Erdoğan, "Vatana ihanet içinde casusluk yapan medya kuruluşları var, sermaye çevreleri var, örgütler ve çeteler var" ifadesini kullandı. Erdoğan, konuşmasının devamında Fethullah Gülen'i de eleştirerek "Ayet, hadis, Allah, peygamber diyeceksin ama adın kasetlerle, komplolarla anılacak. Hiç kimsenin bu aziz dine bunu yapma hakkı yoktur" dedi.

İl Başkanları Toplantısı'nda konuşan Başbakan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"Vefatının 77. yıldönümünde merhum Mehmet Akif Ersoy’a, bize İstiklal Marşı gibi bir manifesto bıraktığı için, safahat gibi muhteşem bir eser bıraktığı için, millet kavramının çerçevesini yaşayarak çizdiği için dualarımızı gönderiyor, Allah razı olsun, mekanı cennet olsun diyoruz.

2014 bütçesi TBMM’de görüşüldü ve Cuma günü yapılan oylamayla kabul edildi. Burası çok manidar… Muhalefetin ne kadar ciddi olduğunu, ne kadar bütçe gibi önemli bir konuda ortaya yaklaşım koyduğunu izleme bakımından oylamaya ben önem veriyorum. Zira iktidar bütçesine bazı arkadaşlarımızın görevleri sebebiyle katılamamasına rağmen, 318 oyla destek verirken, muhalefete bakıyorsunuz, 220’nin 117’siyle orada bulunabildi. Bağırmaları, çağırmaları hiçbir şeyleri oraya yansımıyor. Bunların bu işi, yasama organını ne kadar ciddi tuttuklarını, bütçe gibi önemli bir konuya katılmamaları açısından önem arz ediyor.

Hamdolsun kabul edilmiş oldu. Yapılan tüm çirkin girişimlere, sözlü, fiili tüm saldırılara rağmen AK Parti grubu ciddiyet içinde görüşmelerini sürdürdü ve sonuçlandırdı. 2014 bütçesinin hayırlara vesile olmasını Allah’tan niyaz ediyorum.

Trabzon’dan Pazar akşamı bakan arkadaşlarımla, vekil arkadaşlarımla, işadamlarıyla birlikte Pakistan’a hareket ettik. Lahor’da Sayın Şahbaz Şerif’in katılımıyla bir davet oldu, bir katılım töreni oldu. Lahor’daki bu katılım çok çok farklıydı. Müstesna ve sıcak bir katılımdı ve oradan kalacağımız yere gidene kadar bu heyecanı gecenin yarısı olmasına rağmen kendilerinde hissettik.

Buradan aziz milletime bir kez daha bunun sözünü veriyorum. Milletim müsterih olsun, gönlünü ferah tutsun. Biz hakkı söylemeye, doğruya doğru, eğriye eğri demeye devam edeceğiz.

Bizim partimizi bu seviyelere çıkartan, bu makamlara getiren, 11 yıl bizi burada tutan en başta dürüstlüğümüzdür. Emanete bağlılığımızdır, yolsuzluklar karşısındaki sert, tavizsiz tavırdır. AK Parti yolsuzluklara müsamaha göstermez.

AK Parti yolsuzluklara müsamaha gösterirse varoluş sebebini ortadan kaldırmış olur. Bizi bugünlere dürüstlüğümüz ulaştırdı. Dik duruşumuz ulaştırdı. Cesur olduğumuz için, Türkiye’ye aşkla, sevdayla bağlı olduğumuz için hizmet ve eser ürettiğimiz için bugünlere geldik.

Okul yıllarımızda hocalarımız şu öğüdü verirlerdi: Sizin hayat şeridiniz bembeyaz derlerdi. Tek bir kusurunuz olursa, bembeyaz şerit üzerinde o leke dikkat çeker derlerdi. Hayat şeridi simsiyah olanların üzerindeki lekeler ise dikkat çekmez derdi. AK Parti’in AK kadroları olarak bembeyaz ak bir sicille yürüyoruz. En küçük bir siyahlık bizim sicilimizde dikkat çeker. Gereği neyse onu yaparız, böyle bir hassasiyetle yürüyoruz.

Bizim başkalarını örnek almamıza gerek. İyiler bize örnek olabilir, o ayrı bir konu olabilir. Bizim için sicili siyah olanlar örnek teşkil edemez. Onların yaptıkları ortada, o sicil üzerinde en ufak leke olmaması için azami dikkat ederiz.

Bizim bu noktadaki hassasiyetimiz, sırf iftiraya maruz kaldı, sırf çamur atıldı diye de, kimse kusura bakmasın, o tür operasyonlara aramızda girmeyiz. Biz bir şeyi müdellel hale gelmediği sürece kabul etmemiz de mümkün değildir.

Hukuk hakkın, adaletin tecelli etmesi, iyinin kötüden ayrılabilmesi içindir. Mahkemeler, hakimler, savcılar hakkı haksızlıktan, haklıyı haksızdan, iyiyi kötüden ayırt etmek için vardır. Meclis mahkemelerin yerine geçemez, siyasi partiler ve genel başkanları hakimlerin yerine geçemez. Özellikle de medya, gazeteler, yazarlar, yorumcular hakimin, savcının yerine geçemez. 9 gündür bir operasyon yürütülüyor. İlk gün adı konuldu “Büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonu.” Ardından bir sıfat daha takıldı: Tarihin en büyük yolsuzluğu. Daha ikinci günde doğrudan infaz yapılmaya başlandı. Bu arada içeriden dışarıya sürekli bilgi sızıyor. Gizlilik kaydı olmasına rağmen bu adımların atıldığı sistemde başka şeyler var.

Yürütmenin uzantısı ya da yargının içindeki bir sapası burada servis yapıyorlar. Bize düşen nedir, burayı da temizlemektir.



'O kutunun Halkbank Genel Müdürü'nde olduğunu nereden biliyorsunuz''


Her gün garip garip montajlar. Bunlar bunu bundan sonra da yapabilecek kabiliyet ve karaktedirler. Böyle yetiştirildiler.

Eğer kararı muhalefet verecekse, medya verecekse, hakime, hukuk süreçlerine ne gerek var. Halkbank Genel Müdürü’nden çıkan kutudan bahsediliyor. Bu kutunun bilgisini size kim sızdırdı, o kutunun neden orada olduğunu nereden biliyorsunuz'



Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na Sinan Aygün sorusu


CHP’nin Genel Müdürü’ne soruyorum. Evinden 2.5 milyon Euro çıkan şahsı siz neden milletvekili yaptınız. Hani çok temizdini? Niye milletvekili yaptını? Bu operasyon başlayıncaya kadar CHP, hukuk sistemine, hakimlere, savcılara, polislere demediğini bırakmadı. Yaptığı hakaretleri hepiniz biliyorsunuz.

CHP’nin Genel Müdürü hakkında mahkemeye hakaretten fezleke hazırlandı. Aynı CHP Genel Müdürü çıkmış bu savunmayı yapıyor. CHP’nin milletvekili polisimize kameralar önünde ana avrat sövdü. Buna karşı ne yaptı, hiç. CHP’nin bir milletvekili elindeki taşı polisimize fırlattı. Ne yaptılar, hiç. Barikatların en önünde durdular, ne yaptılar, koca bir hiç.

Hukuk sisteminde aksayan bir şey varsa, biz onun üstüne gideriz. Yetkisini kötüye kullanan varsa, biz onun üstüne gideriz ve gideceğiz.

Anayasayla, yasalarla hareket edeceğiz. Devlet kurumlarının hiçbirini topyekün töhmet altında bırakmayız.



'Operasyon uluslararası'


2013’te çok farklı bir Mayıs ayı yaşadık. Küresel finans krizinin etkileri tüm dünyada devam ederken, Mayıs’ta biz Türkiye olarak, tarihte örneği olmayan başarılara, rekorlara imza attık. Şu olay, ulusal bir operasyon değildir. Bu olayın uluslararası boyutu vardır. Uluslararası boyutta en tepe noktası vardır, bunun altında da bunun çeşitli yerlerdeki taşeronları vardır. Bu AK Parti iktidarının Türkiye’nin büyümesine olan öncülüğü sebebiyle yapılan operasyondur.

1- 46 milyar dolarlık 3. havalimanı ihalesini gerçekleştirdik, dünyanın en büyük havalimanını yapmak için kolları sıvadık. Bu çeşitleri mahfilleri ciddi şekilde rahatsız etmiştir. Her türlü olumsuzluğu her an yapabilirler, bilmenizi istiyorum.

2- Ankara’da Japonya Başbakan'ını ağırladık, nükleer santral kurulmasıyla ilgili ilk adımı attık. Bunu engellemek için de her şeyi yapabilirler.

3- İstanbul’da 3. köprünün temelini attılar. En başından beri bunu da engellemeye çalışıyorlar.

4- İstanbul borsası 93 binin üzerine çıkarak tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı. Bunu da hazmedemediler.

5- Merkez Bankası rezervini biz 2002’de 27.5 milyar dolar olarak devralmıştık, mayıs ayı içinde 125 milyar dolara ulaşarak bir rekor. Şu anda 136 milyar doları yakaladı.

6- Gösterge faizi… Biz yüzde 63 seviyesinde devralmıştık, Mayıs ayı içinde gösterge faizi tarihinin en düşük seviyesine düştü. Yüzde 4.6. O gidiş devam etseydi bu 2.5’a kadar düşebilirdi. Tahammül edemediler, oradaki müdahaleyle bir anda çıkmaya başladı ve 9,5’a kadar tırmandı.

7- Dört kredi derecelendirme kuruluşu, Türkiye’nin kredi notunu Mayıs ayında artırdı.

8- IMF ile ilişkilerimizde tarihi bir gelişme yaşandı. 23.5 milyar dolardan devraldığımız borcu 19 Mayıs’ta ödedik, defteri kapattık. Uluslararası güçler devreye girdi ve “Sen her zaman borçlu olacaksın” dedi.

9- Enflasyonda, sanayi üretiminde, dış ticarette yeni rekorlara şahit olduk. Buna da katlanamadılar.



'Gezi'de ulusal, uluslararası ve sosyal medya ihanet etti'


Peki sonra ne old? Gezi olayları denilen sokak eylemleri başladı. Uluslararası medya İstanbul’a, Ankara’ya adeta kamp kurdu. Bir yandan uluslararası medya, bir yandan ulusal medya, bir yandan sosyal medya Türkiye’yi karalamaya başladı. Bu ihanettir, bu vatana ihanettir. Bunu açık söylüyorum, apaçık bir ihanete, apaçık bir ekonomik suikasta bu dönem şahit olduk.

Türkiye’nin kaybı 2 milyar doları aştı. Gezi’de istedikleri başarıyı elde edemediler. Türkiye’ye daha ağır bedeller ödetemediler. Ekim ayından beri Türkiye yine çok parlak bir dönem yaşıyor. Turizmde rekorlar kırdı, ihracatta rekorlar kırdı. MB rezervi 136 milyar dolara çıktı. Orada da rekor kırmış oldu.

Daha da önemlisi şu: Diyarbakır’da heyecanlı, coşkulu, umutlu bir açılış yaptık. Unutulmaz bir Diyarbakır tablosu ortaya çıktı. Diyarbakır’da insanlar o meydan da ağladılar. Ekranları başında 81 vilayette insanlar gözyaşı döktü. Çözüm sürecinin nasıl hızlı gittiğini görenler sevindiler, heyecanlandılar. Geçen hafta başından itibaren, en başta çözüm sürecine yönelik bir suikast girişimine başladılar. Gezi’de Mayıs ayının başarıları gölgelenmek istendi, 17 Aralık’ta Diyarbakır tablosuna suikast düzenlendi. Burada hedef sadece çözüm süreci de değil. Bir paket hazırladılar, birbirinden farklı, ilgisi olmayan dosyalara koydular. Kamuoyunu etkilemek için yolsuzluk ambalajıyla sundular. CHP’yi, MHP’yi, TÜSİAD’ı, sermaye kuruluşlarını yolsuzluk üzerinden sahaya iteklediler. Arka planda, Diyarbakır’ın, Mavi Marmara’nın, Oslo’nun 7 Şubat’ın, Halkbank’ın intikamını almak için tezgah kurdular.

Halkbank’ın değeri 25 milyar dolara çıktı. Belli mahfilleri rahatsız ediyor. İçerideki taşeronlar, bu görevi ihanet içinde yaptılar. 9 gün içinde Halkbank’ın uğradığı değer kaybı 1 milyar 625 milyon dolardır. Buna ne diyeceğiz'



'9 gün tam bir turnusol kağıdı'


14 ay izlenecek, bu sürede, yargıda, yürütmede, emniyette birkaç zatın haberi olacak; onların bağlı olduğu birimlerin haberi olmayacak. Böyle bir şey olabilir m? Bunun karşısında, kalkıp da atılan adımlara, yapılanlara karşı, başta ana muhalefet ve yavru muhalefet ağzına geleni söyledi.

Halka açık şirketlerimiz, 9 gün içinde 20 milyar dolar değer kaybetti. Faizlerde artış var, Türk lirasının düşüşünde bir miktar düşüş var.

Hadisenin başka bir boyutu, acı tarafı şudur. Türkiye içinde birtakım örgütler, odaklar ve merkezler maşa olarak kullanıldılar. Şu yaşadığımız 9 gün tam bir turnusol kağıdı olmuştur.



'Casusluk yapan medya, sermaye çevreleri ve çeteler var'


Bu medyayı, bu sermaye çevrelerini, bu örgütleri çok yakından tanıyoruz. Şu süreçte bunların ne oldukları, nereye hizmet ettikleri, kimin değirmenine su taşıdıkları açık şekilde ortaya çıkmıştır. Son olay gösterdi ki, Türkiye’de kendi ülkesinin değil, başkalarının çıkarlarını düşünen, kendi milletinin değil, başka çevrelerin rantını düşünen, vatana ihanet içinde ajanlık, casusluk yapan medya kuruluşları var, sermaye çevreleri var, örgütler ve çeteler var. Bu kadar açık konuşuyorum.

Devlet içinde böyle maşalar, taşeronlar var. Hükümet olarak hukuk içinde kalarak mücadele edeceğiz. Demek ki çetelerle yaptığımız mücadele yetmemiş, çok farklı halkaları varmış. Devlet içinde devletin, paralel yapıların oluşmasına kesinlikle göz yummayacağız. Bir dava en başta ahlak sahibi olmak zorundadır. Her yolu meşru gören, mübah gören bir hareket başarılı olamaz.



Erdoğan'dan Fethullah Gülen'e


Bir taraftan ayet, hadis, Allah, peygamber diyeceksin ama adın kasetlerle, komplolarla anılacak. Hiç kimsenin bu aziz dine bunu yapma hakkı yoktur."

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.