Dolar 34,6538
%0.03
Euro 36,3333
%-0.13
Altın 2.935,830
%0.14
Bist-100 9.636,00
%0

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Bölgenin büyük düşmanları: İran ve Suudi Arabistan

Bölgenin büyük düşmanları: İran ve Suudi Arabistan

Suudi Arabistan'ın, Şii din adamı Şeyh Nemr'i 2 Ocak'ta idam etmesinin ardından İran'la yaşadığı gerilim tırmanıyor. Suudi Arabistan'ın İran'la diplomatik ilişkileri kesmesi ipleri kopma noktasına getirdi. İki ülke arasındaki 'düşmanlığın' kökleri ise oldukça eskilerde...

  • Ege Postası
  • 05.01.2016 - 11:14
Suudi Arabistan ve İran’ın bölgede izlediği politikalar hemen hemen her dönemde birbirinden ciddi şekilde farklı oldu. Suudi Arabistan ABD’nin sıkı bir müttefikiyken, İran ABD’yi düşman olarak görüyor. Riyad ve Tahran’ın Lübnan, Yemen ve Suriye konusunda tutumları birbirinden fazlasıyla belirgin farklar taşıyor. Her iki ülke de birbirlerini “terörizme” destek vermekle suçluyor. Son gelişmelerle, iki ülke arasındaki Şii-Sünni mezhep farklılığı da bir kez daha öne çıktı. Peki, Şii nüfusun yoğun olduğu İran ve büyük çoğunluğunu Sünnilerin oluşturduğu Suudi Arabistan arasında gerilim ne zaman başladı ve hangi olaylarla doruk noktasına ulaştı'

İSLAM DEVRİMİ’YLE BAŞLADI
1929’da Suudi-İran Dostluk Anlaşması’yla başlayan Suudi Arabistan’la İran arasındaki ilişkiler 1979’daki İran İslam Devrimi’nde ABD destekli Şah Muhammed Reza Pehlevi’nin devrilmesi ve yerine monarşi karşıtı Ayetullah Ruhullah Humeyni’nin gelmesiyle gerildi. Riyad ve Tahran arasında şah döneminde de tansiyonun yükseldiği olaylar olsa da ilişkilerin kopma noktasına gelmesi devrimle birlikte oldu. Devrim ve Tahran’daki ABD Büyükelçiliği’nin ele geçirilmesinin üzerine Suudi Arabistan, ABD’nin Ortadoğu’daki en yakın müttefiki oldu. Devrimden sonra İran’ı kendilerine bir tehdit olarak gören Körfez ülkeleri, Körfez İşbirliği Konseyi’ni kurdu.

İRAN-IRAK SAVAŞINDA SADDAM’A DESTEK
1980’lere gelindiğinde patlak veren İran-Irak savaşında Suudi Arabistan, Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin’i desteklediğini duyurdu ve Saddam hükümetine milyonlarca dolar yardımda bulundu. Riyad, benzer desteği Kuveyt, Bahreyn, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin de vermesi yönünde çağrı yaptı.

HAC FACİASINDAN SONRA İLİŞKİLER KESİLDİ
İran ve Suudi Arabistan arasındaki ilişkiler, 31 Temmuz 1987’de, Mekke’de İranlı hacıların düzenlediği eyleme Suudi güvenlik güçlerinin ateş açması ve sonrasında çatışma çıkması sonucu 275’i İranlı olmak üzere 402 hacının hayatını kaybetmesiyle bir kez daha kopma noktasına geldi. İran, polisin ateş açması sonucu 600 vatandaşının hayatını kaybettiğini savundu.

Olayı protesto etmek isteyenler İran’ın başkenti Tahran sokaklarına çıktı, Suudi elçiliğini işgal etti ve Kuveyt Büyükelçiliği’ni ateşe verdi. Suudi diplomat Musa el-Hamdi, elçiliğin camından düşmesi nedeniyle hayatını kaybetti. Riyad yönetimi, el-Hamdi’nin hastaneye kaldırılmasının Tahran tarafından geciktirildiğini savundu. 1988’in Nisan ayında ise Suudi Arabistan Kralı Fehd İran’la tüm diplomatik ilişkileri bitirdi. İki ülke arasında diplomatik ilişkiler 1991’de normale döndü.

HATEMİ DÖNEMİNDE İYİLEŞME
Kral Fehd, İran eski cumhurbaşkanı ve Şii din adamı Muhammed Hatemi, 1997’de seçildiğinde tebriklerini iletti. Hatemi döneminde Suudilerle ilişkileri gelişmeye başladı. 1999’da Suudi Arabistan’ı ziyaret eden Hatemi, İslam Devrimi’nden o güne kadar ülkeyi ziyaret eden ilk İran cumhurbaşkanı oldu. 2001’in Nisan ayında bir güvenlik anlaşması imzalayan iki ülke arasındaki ilişkiler iyileşmeyi sürdürdü.
Hatemi’den sonra ülkenin cumhurbaşkanı seçilen Mahmud Ahmedinejad, İran’ın nükleer enerji programı hakkında selefinden daha sert açıklamalar yapması nedeniyle Suudilerin tepkisini çekti.

AHMEDİNEJAD’I KRAL ABDULLAH KARŞILADI
ABD’nin Irak işgaliyle 2003’te Saddam Hüseyin’in devrilmesinin ardından Riyad’a komşu olarak Şiilerin öncülük ettiği bir hükümetin gelmesi, krallığı bir kez daha endişelendirdi. Ülkenin politikalarının İran’ın eksenine kaydığını savunan Suudilerle İran’ın arasında ipler gerildi. 
2007’nin Mart ayında ise dönemin cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, Riyad’ı ziyaret etti ve havalimanında Kral Abdullah tarafından karşılandı.

WIKILEAKS BELGELERİ
2010’un Kasım ayında WikiLeaks tarafından yayınlanan belgelerde aralarında Kral Abdullah’ın da bulunduğu Suudi Arabistanlı yetkililerin Washington’a, İran’a karşı daha sert bir tutum izleme konusunda baskı yaptığı ortaya çıktı. Suudiler, görüşmelerde İran’a karşı askeri güç seçeneğinin de izlenebileceğini söyledi.

SUUDİ ARABİSTAN BAHREYN’E ASKER GÖNDERDİ
2011’de, ‘Arap Baharı’ adı verilen süreç başladığında, Şiilerin İran’la birlik olacağı korkusuyla Suudi Arabistan, Bahreyn’de demokrasi yanlısı barışçıl gösterileri bastırmak amacıyla komşusuna asker gönderdi. Bahreyn ve Suudi Arabistan bu olayın sonrasında Tahran’ı polise karşı güç kullanmaya teşvik etmekle suçladı.

İRAN SUİKAST İDDİALARINI REDDETTİ
Krallık, 2011’de eylemlerin başlaması üzerine ülkenin doğusundaki, aralarında Şeyh Nemr’in de yer aldığı Şiileri İran’la işbirliği içinde olmakla suçladı. Aynı yıl Washington, ellerinde İran’ın, dönemin Suudi Arabistan Büyükelçisi Adil el-Cübeyr’e suikast düzenlemeyi planladığına dair kanıtları olduğunu öne sürerken, Riyad açıklamanın üzerine Tahran’ın “bedel ödeyeceğini” savundu. İran suçlamaları şiddetle reddetti.
SURİYE VE YEMEN KRİZLERİ
Suudi Arabistan, Suriye’de krizin başladığı 2011’den bu yana Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın devrilmesini desteklerken, İran Esad’ın ana müttefiklerinden biri olarak öne çıktı. Suudi Arabistan’ın Suriye’de Esad karşıtı örgütlere destek sağladığı biliniyor. Riyad, Suriye liderini “soykırımla” suçlarken, Tahran, çeşitli örgütlere destek veren krallığın “terörizmi desteklediğini” birçok kez vurguladı.

2015’in Mart ayında Suudi Arabistan, Yemen’de Şii Ensarullah Hareketi’nin ilerleyişini durdurmak amacıyla bir koalisyonun kurulmasına önderlik etti ve ülkeye bombardımanlar düzenlemeye başladı. Suudi jetlerinin saldırılarında yüzlerce sivilin hayatını kaybettiği bilinirken, Riyad, Husi hareketini de İran’la işbirliği yapmakla suçladı.

NÜKLEER ANLAŞMA GERİLİMİ
2 Nisan 2015’te İran ile P5+1 ülkeleri arasında imzalanan nükleer anlaşmanın ardından Suudi Arabistan, İran’ın bölgede Şiilere desteği artıracağından ve “genişleme politikasını” uygulamak amacıyla nükleer silah edinimine hız vereceğinden endişe ediyor.

BİR HAC FACİASI DAHA
24 Eylül 2015’te Mina’da meydana gelen hac faciasında izdiham sebebiyle 769 kişinin hayatını kaybetmesi iki ülke arasında karşılıklı sert sözlerin söylenmesine yol açtı. Tahran, kendi vatandaşı olan en az 464 kişinin yaşamını yitirdiğini açıklarken, krallığı ölü sayısını yanlış aktarmakla suçladı. Amerikan haber ajansı Associated Press, faciada ölü sayısını 2 bin 400 olarak duyurdu.

BARIŞÇIL DİN ADAMINA İDAM
Son olarak, 2 Ocak’ta Suudi Arabistan’ın Şeyh Nemr’i idam etmesiyle iki ülke arasında bir kez daha diplomatik ilişkiler kesildi. Silah karşıtı olması ve ülkedeki Şii azınlığın haklarını savunmasıyla bilinen Nemr’in idamına İran’dan çok sert tepki geldi ve krallığın “bedel ödeyeceği” vurgulandı. İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney'in internet sitesinde ise kraliyet ailesinin "Beyaz IŞİD" olarak nitelendirildiği bir karikatür yayınlandı.

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.