Bozdağ: ODTÜ’de yaşanan olay faşizmin, yobazlığın göstergesidir
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde (ODTÜ) başörtülü öğrencilere yönelik çirkin saldırının yobazlık, barbarlık ve faşizmin göstergesi olduğunu belirtti. Bozdağ, eğitim ve öğretim hakkının temel...
- Ege Postası
- 07.09.2013 - 18:59
Yozgat Yerköy Belediye Başkanı Mehmet Ağaoğlu’nun, Yozgat Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi Uygulama Oteli'nde düzenlenen düğün törenine katılmak üzere şehre gelen Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, düğünde nikah şahitliği yaptı. Nikah sonrası çıkışta gazetecilerin sorularını cevaplayan Bozdağ, ODTÜ’de başörtülü öğrencilere yönelik saldırıyla ilgili bir soruya, "Öncelikle şunu ifade etmekte fayda var; eğitim ve öğretim hakkı temel bir insan hakkıdır. Bunun engellenmesi kabul edilemez. Hiç kimse, hiçbir güç, insanların eğitim ve öğretim hakkını kullanmasını engelleyemez. Hukuk devleti, bu hakkın kullanımının teminatıdır. Türkiye’de üniversitelerde okumak isteyen veya başka öğretim kurumlarında ne kadar insanımız varsa, bunların eğitim ve öğrenim hakkını Anayasa içerisinde, hukuk içerisinde kullanması bir haktır. Bu hakkı kullanması da devletimizin teminatı altında olacaktır. Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde (ODTÜ) yaşanan bu çirkin olay, esasında bir yobazlığın göstergesidir, bir gericiliktir, faşizmdir, barbarlıktır. Kabul edilemez, izah edilemez bir yaklaşımdır." dedi.
"ÜNİVERSİTELER HÜR BİLİM YUVASIDIR"
Bozdağ, üniversitelerin bilim yuvası olduğunu, insanların özgürce eğitim görmesi gerektiğini ifade ederek, “Üniversiteler, hür bilimin yuvasıdır. Orada insanlar özgürce eğitim görmeli ve bilim, bütün boyutları özgürce ifade edilebilmeli, özgürce tartışılabilinmelidir. Ora özgürlük alanıdır. Ama öyle görünüyor ki bu özgürlük alanından rahatsız olanlar var. Zira birtakım ideolojilere aklını ve ruhunu esir etmiş kişiler var. Dolayısı ile bunlar hür değil. Hür olamadıkları için de içinde başkalarının hür olmasına da itiraz ediyorlar esasında, Türkiye’de üniversiteleri özgürleştirmenin yollarından bir tanesi üniversiteleri bir takım yasa dışı radikal grupların, yapıların tesirinden ve ideolojilerin esaretinden kurtarmak lazım. Bir ideolojinin esiri olan, onun dışındaki fikirlere karşı, onun dışındaki kişilere karşı maalesef olumsuz yaklaşımlarda bulunmaktadır.”
"TÜRKİYE, DÜNÜN TÜRKİYESİ DEĞİL"
Türkiye’nin, dünün Türkiyesi olmadığını kaydeden Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, şöyle devam etti: "Başı örtülü diye veya başka tür kıyafet giyiyor diye veya başka tür düşünüyor diye insanların dışlandığı, okullarından atıldığı, cezalandırıldığı bir ülke artık değil. Geçmişte başı örtülü öğrencileri üniversiteye almamak, onların üniversite eğitim haklarını almasını engellemek, öğrenci olanları üniversitelerden atmak birileri tarafından yiğitlik ve kahramanlık olarak görülüyor olabilir. Bazı toplum kesimleri de bunu alkışlıyor olabilir. Ama artık Türkiye buraları çoktan geride bıraktı. Bugün gelinen noktada Türkiye’de eğitim ve öğretim hakkını engellemek çok büyük bir çirkinliktir. Çok büyük bir gericiliktir. Çok büyük bir yobazlıktır. Çok büyük bir bağnazlıktır. Faşistliktir. Bir yandan özgürlük diyeceksiniz, bir yandan kendiniz gibi olmayanlara karşı her türlü zorlu kullanacaksınız. Bir yandan gericilik diyeceksiniz, bir yandan gericiliğin en alasını hürriyet adına yapacaksınız. Bunların kabul edilmesi, doğru görülmesi, hoş görülmesi asla mümkün değildir."
"ODTÜ YÖNETİMİ VE YÖK'ÜN TEDBİR ALMASI LAZIM"
Üniversitelerin, bilimin özgürce öğrenildiği, öğretildiği yerler olduğunu, OTDÜ yönetimi ve YÖK’ün bu tür olaylara karşı tedbir alması ve ortak tavır ortaya koyması gerektiğini söyleyen Bozdağ, "Tabii ODTÜ yönetiminin ve YÖK’ün de burada tedbir alması lazım. Üniversiteler, bilimin özgürce öğrenildiği, öğretildiği ve her türlü tartışmanın yapıldığı yerler olduğu gibi öğrencilerin de her türlü tehditten, baskıdan, zordan uzak bir şekilde eğitim ve öğretim alabildiği bir yer olmalıdır. Birileri, üniversitenin bahçesinde kalkıp başka öğrencilere karşı meydan okuyorsa, onları tehdit ediyorsa, hatta güvenlik nerde, güvenlik gelsin bunları dışarı çıkarsın diyerek, adeta patronuymuş edasıyla güvenliği çağırıyorsa, güvenlikleri cebinde gelip burada yaşanan çirkinliği seyrediyorsa, o zaman orada üniversite yönetimi ne yapıyor diye herkesin sorma hakkı vardır. Nerede üniversite yönetiminin ortaya koyduğu öğrenciden, bilimden yana irade, üniversitenin bahçeleri birtakım sol grupların, birtakım terör gruplarının etkisi altına girmiş, adeta ODTÜ bugün bazı radikal grupların arka bahçesi haline gelmiştir. Bilimin bahçesi, bilimin yuvası olması gereken yer, birilerinin arka bahçesi haline dönüştü. Bu bahçeyi temizlemek ODTÜ yönetiminin görevidir. Onların vazifesidir. Orada özgür ortamı sağlamak, bütün öğrencilerin her türlü hakkını hukukunu teminat altına almak onların vazifesidir. Eğer bu vazifeyi yapamayanlar varsa, o zaman onlarla ilgili tedbirler almak da yönetimin vazifesidir." diye konuştu.
"BÖYLESİ YOBAZLIKLARA GÖZ YUMMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR"
ODTÜ yönetiminin, böylesi olayların tekerrür etmemesi için gerekli tedbiri alması gerektiğini kaydeden Bozdağ, şöyle devam etti: "Böylesi yobazlıklara, böylesi gerici, faşist anlayışlara, böylesi çirkefliklere, böylesi gayri insani yaklaşımlara kimsenin göz yumması mümkün değildir. Göz de yummamalıdır. O yüzden ben ODTÜ yönetiminin bu noktada bundan sonraki süreçlerde bir daha böylesi hadiselerin tekerrür etmemesi için tedbir alması gerektiğini düşünüyorum, alınan tedbirler belli ki yeterli değil, onun üzerinde yeni tedbirleri değerlendirmesi lazım. YÖK’ün de bu noktada üzerine düşenleri yapması lazım, sadece kınamak değil, böylesi eşkiyalığı yapanlara karşı hukukun cevabını vermek lazım, hukuku onlara tanıtmak lazım. Aksi takdirde gücü olan, sesi çok çıkan, bağıran, şiddet uygulayan, hakaret edenin borusunun öttüğü bir üniversite ortamında bilimin varlığından, özgür bir eğitim hayatından bahsetmenin imkanı olmaz. Onun için de bunlara karşı da mutlaka yönetimlerin tedbir alması lazımdır. Buna karşı ortak tavır koyması lazımdır. Türkiye’de kendisini liberal kabul eden, özgürlükten yana olduğunu söyleyen herkesin de bu faşizan tutum karşısında samimilerse ortak tavır koymaları lazım. Türkiye’nin hiçbir yerinde böylesi bir hadiseye göz yumulması mümkün değildi. Biz hükümet olarak böylesi eşkıyalıklara, böylesi yobazlıklara, bağnazlıklara, çirkefliklere asla göz yummayacağız. Milletimizin evladının, eğitim ve öğretim hakkını kullanılmasını kim engellemek istiyorsa onun karşısında hukuk mutlaka gerekeni yapacaktır. Bu noktada herkes emin olsun. Onun için de herkesi görevini yapmaya davet ediyorum. Zira eğitim ve öğretim hakkının kullanılmasını engellemek Türk Ceza Kanunu anlamında suçtur. Bu noktada, bizim savcılara şikayette bulunmamıza gerek yoktur. Bunlar, takibi zorunlu suçlardır. Bildiğim kadarı ile bütün bunlarla ilgili de gereken yasal prosedürlerin de işletilmesi lazım. Birisi bir eşkıyalık yaptığında, birisi bir suç işlediğinde, birisi hukuku ayaklar altına aldığında, onun karşısında hukuku uygulamakla görevli olanlar, tereddüt etmemelilerdir. Hukuk ne diyorsa onu yapmalıdır. Bir daha böylesi çirkeflikler, çirkinlikler, böylesi yobazlıklar böylesi faşizanca yaklaşımları sergilemek isteyenler, imkan ve fırsat bulamasınlar, umarız ki bir daha böyle bir hadise olmasın."
Yorum Yazın