Bu konser engelsiz
Yaşar Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi (YÜSEM) bedensel ve zihinsel engelli bireylerin toplumsal uyum yeteneklerini geliştirmek için 3 yıl önce kurduğu "Engelsiz Müzik Okulu" yaz konserini verdi.
- Ege Postası
- 08.07.2016 - 12:27
Perküsyondan kemana, piyanodan gitara kadar birçok enstrümanı başarıyla çalan "Engelsiz Müzik Okulu" öğrencileri, konserin sonunda sevinçlerini aileleriyle ve dinleyicileriyle paylaştı. Yaşar Üniversitesi akademisyenleri öğrencilerle sahneye çıkıp birlikte şarkılar seslendirdi.
Yaşar Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Müzik Bölümü ile birlikte engelli bireylerin toplumsal ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olarak yola çıkan YÜSEM, 3 yıl önce, engelli bireyler için üniversite bünyesinde hizmet veren Türkiye'nin ilk müzik okulunu kurdu. Kurulduğunda bir öğrenciyle yola çıkan ve otizmli, bedensel veya zihinsel engelli 20 öğrenciye ulaşan Engelsiz Müzik Okulu, geçen hafta Yaşar Üniversitesi Konferans Salonu'nda bir konser verdi.
Dede Efendi'den Mozart'a engelsiz notalar
Dede Efendi'den Mozart'a, Blues’dan türkülere kadar birçok eseri, eğitimini aldıkları müzik aletleriyle çalan Engelsiz Müzik Okulu öğrencileri, Cem Vardarcı, Ateş Güldoğan, Batuhan Kil, Berkay Soy, Arda Sertöz, Özgür Alaiye, Refik Arda Güngör, Bora Teker, Tuna Akbulut, Ceren Gökçe Aydın, Berkay Subaşı, Sercan Berk Vardar, Mehmet Sarıkurt, Oğuz Ali Bahar ve Özge Çeltik büyük beğeni kazandı. Müzik Eğitmeni Zafer Gülenç, müziğin engel tanımadığını vurgulamak için okullarının ismini "Engelsiz" koyduklarını belirterek, "Müziğin engelli bireylere sayısız faydaları var. Çalışmalarımızla, engelli bireylerin kendilerine olan güveni ve paylaşma duygusunu ön plana çıkarmayı amaçlıyoruz. Dolayısıyla kendi sınırlarını aşıp ne kadar başarılı olabileceklerini fark ediyorlar. Öte yandan müzik okulumuz engelli bireylerin yalnızca hobi faaliyetlerini gerçekleştirebilecekleri bir yer olarak hizmet vermiyor. Bizim nihai hedefimiz, temel ritim ve müzik eğitimlerinin ardından yetenekli bireyleri keşfedip bir engelliler orkestrası kurmaktı, bunu da başardığımız için çok mutluyuz" dedi.
Akademisyenler öğrencilerle birlikte söyledi
Yaşarlı akademisyenler de Engelsiz Müzik Okulu öğrencileri ile sahneye çıkıp şarkılar seslendirdi. Batuhan Kil'in piyanoda eşlik ettiği YÜSEM Müdürü Doç. Dr. Sabah Balta, "Aşk bu değil mi'" isimli parçayı seslendirdi. Sercan Berk Vardar ile sahneye çıkan Meslek Yüksekokulu Gıda Teknolojisi Programı Öğretim Görevlisi Dr. Seda Genç "Katibim" şarkısını söyledi. Turizm İşletmeciliği Bölümü Öğretim Üyesi Arkeolog Prof. Dr. Recep Meriç ise Özge Çeltik ile birlikte sahneye çıkarak "Ağlama değmez hayat" şarkısını seslendirdi.
Açılış Cem Vardarcı'dan
Konserin açılışını ise üniversiteden mezun olmayı başaran bilinen ilk otizmli olan Cem Vardarcı yaptı. Yaşar Üniversitesi Müzik Bölümü'nde burslu olarak eğitim gören ve bu yıl bölüm üçüncüsü olarak mezun olan otizmli Cem Vardarcı, keman, klavye, ut ve ritim gösterisi sundu. Otizmli bir bireyin neler başarabileceğini kanıtlayan Cem Vardarcı'nın ardından yine müzik bölümü 2. sınıf öğrencisi olan Ateş Güldoğan piyona dinletisi sundu.
Konuşamıyordu cümle kurmaya başladı
İki yıl önce YÜSEM Engelsiz Müzik Okulu'nda eğitim almaya başlayan ve perküsyon çalan 10 yaşındaki oğlu Berkay Subaşı'nın, eğitime başlamadan önce çok agresif, asosyal bir çocuk ve konuşma haznesinin dar olduğunu belirten annesi Nezaket Subaşı, "Bir yılda Berkay'da çok fazla gelişmeler oldu. Kelime dağarcığını genişletip cümle kurmaya başladı. Çevresiyle daha rahat iletişim kurup sosyalleşmeye ve kendini daha iyi ifade etmeye başladı. Berkay'ın bu gelişimini sevgi, sabır ve özveriyle verilen müzik eğitimi sağladı. Bu akşam oğlumu sahnede gördüğümde mutluluğum kat be kat arttı" ifadelerini kullandı.
Müzikle terapi
Engelsiz Müzik Okulu Psikologu Aslı Yıkgeç ise müziğin engelli bireylerin gelişimi için önemini anlattı. Yıkgeç, şunları söyledi: "Müziğin, bireylerin ruhsal, duygusal ve toplumsal gelişimine katkı sağladığı gibi, dikkat ve konsantrasyonun artması, iletişim yeteneklerinin gelişmesine de olumlu etkileri var. Bunun yanında bu çalışmalara katılan öğrencilerimizin kendisine olan güveni ve paylaşma duygusu ön plana çıkıyor, dolayısıyla kendisi sınırlarını aşıp ne kadar başarılı olabildiklerini fark ediyorlar. Tabii ki bu çalışmalar nihayetinde katılımcıların ailelerinin, çocuklarının başarılarını görmüş olmaları, onları bir kez daha hayata bağlıyor ve pozitif yönde etkileşim oluşturuyor. Bu ihtiyacın giderilmesinde üniversite olarak katkı sağlamak istedik."
Yorum Yazın