Erdoğan: Bahçeli'nin zihniyle dili arasındaki kayış koptu
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin zihniyle dili arasındaki kayışın koptuğunu söyledi. Erdoğan, "Duruşu, fikirleri, politikalarıyla hiçbir varlık gösteremeyen Bahçeli şu anda sokakları tahrik etmek, 1980...
- Ege Postası
- 19.04.2013 - 13:14
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin 84. Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada çözüm sürecindeki duruşlarından dolayı muhalefeti sert bir dille eleştirdi.. Erdoğan, AK Parti Genel Merkezinde gerçekleşen toplantıda konuşan Erdoğan, konuşmasının başında AK Parti'nin biz sadece belli etnik grupların, düşüncelerin belli bölgelrin partisi değiliz. Bize oy versin ya da vermesin herkesi kucaklayan, anlamaya çalışan, empati kuran, herkesi temsil etmenin gayreti içinde olan bir partisi olduğunu ifade etti.
Ardından çözüm sürecine değinen Erdoğan, "Çözüm sürecine ilişkin çerçeveyi her fırsatta genel hatları ve kırmızı çizgileriyle milletimizle paylaştık. Ancak yıkım yapımdan daha kolaydır, bozmak tamir etmekten daha kolaydır, dağıtmak toplamaktan daha kolaydır, çatışma uzlaşmadan daha kolaydır, öldürmek yaşatmaktan daha kolaydır, ağlatmak güldürmekten daha kolaydır. İftira doğrudan daha hızlı yayılır yalan gerçekten daha hızlı yayılır ihtilaf ittifaktan istismar samimiyetten daha hızlı yayılır." dedi.
AK Parti ve hükümet olarak en başında kolaya değil zora talip olduklarını, 2009'da milli birlik ve kardeşlik projesini başlatırken çelik gibi sinirleri olması gerektiğini ifade ettiklerini hatırlatan Erdoğan, "Muhalefet şu an kolay olanı yapıyor, biz ise zor olanı yapıyoruz. Onlar yıkmanın biz yapmanın mücadelesini veriyoruz. Onlar bozmanın, dağıtmanın, çatışmanın, savaşmanın biz ise tamir etmenin toplamanın, barış ve uzlaşmanın, kardeşiliğin mücadelesini veriyoruz. Onlar ölmenin ağlatmanın tarafında, biz ise yaşatmanın güldürmenin tarafında duruyoruz." şeklinde konuştu.
"AKİLLERİN HANGİSİ TÜRK BAYRAĞINA KARŞI'"
Dün bir ilde Akil İnsanlar Heyeti'ne yönelik protestoya değinen Erdoğan, herkesi kucaklamak için orada bulunan Akil İnsanlar Heyeti'ne karşı çıkıyor yavru muhalefetin il başkanı da içinde olmak üzere bir grup hakaret etikten sonra Türk bayrağı açıyor, İstiklal Marşı söylemeye başlıyor. Buraya gelenlerin hangisi İstiklal Marşı'na karşı, Türk bayrağına karş? Bu ne densizliktir. Dert başka, kolay olanı seçiyorlar. Barış için halkın birbirini sevmesi için adım atmadılar. Sivas'ın ötesine geçmediler, Hakkari'ye Van'a gidip bir toplantı yapamadılar, liderleri Ankara'da konuşur, Bursa'da 'vur da vuralım' diyenlere karşı 'onun da zamanı gelecek' diyecek kadar siyasetten birlikten ve beraberlikten uzak bu insanlar." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Onlar yalanla iftirayla sanal tehdit ve korkularla fitneyle tahrikle hareket ederken biz doğrularla kardeşlik ve dayanışmayla hareket ediyoruz. Akiller dün Yüksekova'ya gittiler. Salon tıklım tıklım. Herkesin birbiri ile kucaklaştığı bir tablo. Bunun arzusunda değil miyi? Ana muhalefet lideri 'barışı kim istemez' diyor. Barış lafla istenmez, icraatla uygulamayla istenir. Bir taraftan karşısında duracaksın bir taraftan da sıkılmadan 'barış istiyorum diyeceksin'. Bal bal diyerek ağız tatlanmaz balı yersen ağız tatlanır. Öyle akil insanlar görüyoruz ki kendileri hüngür hüngür ağlıyorlar. Bunlar aynı dünya görüşünü paylaşan insanlar değil ama ortak paydada birleştiler. Kan akmasın, anaların babaların göz yaşı dinsin diye. Gittikleri yaptıkları ev ziyaretlerinde hüngür hüngür ağlıyorlar. Nede? Ortada böyle bir tablo var. İşte biz şimdi bu ağlamayı gülmeye, tebessüme nasıl çevireceğiz bunun gayret içerisindeyiz. Ne ana muhalefet ne yavru muhalefet bunların böyle bir derdi yok."
"CHP, MHP VE BDP'NİN BU YÖNTEMLE AYAKTA KALMASI MÜMKÜN DEĞİL"
Kainatta her şeyin zıddıyla kaim olduğunu ve bilindiğini söyleyen Erdoğan, "Varlık olduğu için yokluk vardır. Beyaz olduğu için siyah vardır. Artı olduğu için eksi, kuzey olduğu için güney, doğu olduğu için batı vardır. İşte bunun 30 yıldır devam eden terör meselesinde aynen bu şekilde görürsünüz. Allah her şeyi zıddıyla yaratmıştır ki birbirinin değeri anlaşılsın. Statüko olduğu için terör, terör olduğu için statüko vardır. Yarın CHP, MHP ve BDP bu mevcut politikalarını değiştirsinler bu ülkede terör olmaz. Bu ülkede terör bitse CHP MHP ve BDP'nin bu mevcut politikaları asla ve asla ayakta kalamaz. Bunlar 30 yıl boyunca birbirlerini beslediler, birbirlerine can suyu verdiler. Birbirleri sayesinde ayakta kaldılar. Terör vurdu MHP istismar etti, sorun büyüdü. CHP o genlerine işlemiş, o ceberrut, o asimilasyoncu inkarcı zihniyeti yaşattıkça sorun büyüdü. O zihniyeti varlığını sürdürdü. Terör olduğu için BDP ortaya çıktı, BDP olduğu için terör varlığını idame ettirdi. Bu ülkenin gündeminden terörü çıkardığımızda CHP, MHP ve BDP'nin bu yöntem, söylem ve politikalarla ayakta kalabilmesi asla ve asla mümkün değildir. Bu sorun bittiğinde ne MHP ne CHP ne BDP mevcut politika ve yönetimleri asla tutunamayacak kendilerini gözden geçirmek durumunda kalacaktır. Aziz milletimin bu parti yönetimlerinin, sorunun varlığından nasıl beslendiklerini milletimin görmesini istiyorum. Terörün bitmemesi için bu nedenle çırpındıklarını görmelerini istiyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: "Türkiye'nin gündeminden terörü söküp çıkardığımızda Allah aşkına MHP'den geriye ne kalaca? Ekonomi politikaları mı, dış politika mı, iç politika mı kalacak, sosyal politikalar mı kalaca? MHP'nin koalisyon ortağı olarak 1999-2002 arasında ekonomide, dış politikada, sosyal hayatta bu ülkeye ödettiği bedeli milletim bugün bile unutmadı. Onların 3,5 yılda açtığı çukuru doldurmak için biz 10 yıldır mücadele veriyoruz. IMF'ye borçlarını ödememiz 10 yıl sürdü. Batık bankalardan doğan zararı ödememiz 10 yıl sürdü. Sadece 3,5 yıl iktidarda kaldılar, 35 yılda kapanmayacak yaralar açtılar."
"SEN BOSTAN KORKULUĞU MUYDUN'"
Bahçeli'nin iktidar ortağı olduğu dönemin soruşturulması meselesine de değinen Erdoğan, "Şimdi Bahçeli çıkmış koalisyon döneminde kendi bakanlıklarının temiz olduğunu iddia ediyor. Sayın Bahçeli sen hükümetin ortağı, başbakan yardımcısı değil miydi? Seni oraya bostan korkuluğu olarak mı koydular. Ülke hızla uçuruma sürüklenirken hangi tepkiyi gösterdin, hangi tavrı aldı? Hani milliyetçiydin, vatanperverdi? Ne iş yapıyordun orad? Şimdi kürsülerden bize ağzına geleni söylüyor, külhanbeyi edasıyla esip gürlüyor. Gerçekten de Bahçeli'nin zihniyle dili arasındaki kayış koptu. 1999'da MHP ile koalisyonu içime sindiremiyorum diyen hanımefendiye ağzını açmayan, tıpış tıpış gidip koalisyona ortak olan, o gün kuzu kesilen sayın Bahçeli bugün aslan postunda bize kükrüyormuş gibi yapıyor. Bugün bize karşı yaptığı şovu 1999'da yapamadı, bugün bize savurduğu hakaretleri 1999'da o hanımefendiye ve partisine karşı savuramadı. Bahçeli kendisine söylenenleri yutabilir ama bunu ne bize ne de millete yutturamaz." dedi.
Erdoğan, Bahçeli'ye eleştirilerini şöyle sürdürdü: "Bahçeli'nin 1999'da nasıl kuzu kuzu koalisyona ortak olduğunu, 28 Şubat politikalarını nasıl kuzu kuzu uyguladığını, 2001'de ülkeyi nasıl bir gecede yoksullaştırdıklarını unutmadık. Kalkıp da benim partimden değildi diyerek kimseye yutturamazsın. Sen o iktidarın günah ortağısın. Hiç bir yere kaçamazsın. Bahçeli; ekonomide, dış politikada, iç politikada bu milletin başını öne eğdiren, bu ülkeyi mahcup duruma düşüren kişinin ta kendisidir. Bu millete en ağır bedelleri, en ağır faturaları ödetmiş bir kişinin bugün milliyetçilik pozları vermesi oldukça ironidir trajikomiktir. Duruşu fikirleri politikalarıyla hiçbir varlık gösteremeyen Bahçeli şu anda sokakları tahrik etmek, 1980 öncesi manzaraları bugüne taşımak için elinden geleni yapıyor. Bir avuç çapulcunun saldırılarını çeşitli illerde akil insanlara yönelik saldırılarını sabırla takip ediyoruz. Bu ülkede bir terör biterken başka bir terörün sokakları esir almasına asla izin vermeyiz. Terörün bitmesiyle altındaki zemini kayan Bahçeli'nin can havliyle gençleri sokağa salmasına asla müsaade etmeyiz. Bahçeli şunu iyi bilsin; kim ki 1980 öncesi manzarayı bugüne taşımaya kalkışırsa bedelini hukuk karşısında en ağır şekilde öder. Dağdaki terör biterken şehirde eşkiyalığın türemesine ve türetilmesine göz yummayız. Valilerimizin, emniyet müdürlerimizin, şehirlerimizdeki tahrik ve tehdiş olaylarına karşı daha duyarlı daha dikkatli olmalarını da buradan hatırlatmak istiyorum."
Muhalefetin kışkırtmalarının ve istismarının iki soru etrafında şekillendiğini belirten Erdoğan, bu soruların birincisinin "Nasıl çözecksiniz veya çözüyorsunuz'" olduğunu, ikincisinin ise "Terör bitince ne olacak" olduğunu söyledi. CHP ve MHP'nin sürekli bu iki soruyu gündeme getirerek milletin zihnini bulandıracaklarını zannettiklerini belirten Erdoğan, "Kırmızı çizgilerimizin asla aşılmayacağını defaatle anlattık. Hiçbir pazarlığın içinde değiliz olmayız. Üç beş çapulcu köşe yazarının yazısı benim milletimin beklentisi olmamalıdır. Millet benim ne dediğime baksın, onların derdi bariyer oluşturmaktır, onlar hiçbir zaman ülkede barışı istemediler." dedi.
"TERÖR BİTİNCE GÜZEL OLACAK, GÜZELLİK OLACAK"
Başbakan Erdoğan, ikinci soruya cevaben ise şöyle değerlendirmelerde bulundu: "Terör bitince ne olaca? Terör bitince güzel olacak, güzellik olacak. Şunu herkesin bilmesini hatırlamasını bunu üzerine etraflıca düşünmesini rica ediyorum. Terörün olduğu yerde sağlıklı bir düşünme, diyalog zemini olabilir mi, terör olduğu yerde sağlıklı bir siyaset olabilir m? Terörün olduğu yerde sağlıklı, istikrarlı bir kalkınma, büyüme, refah olabilir m? Terör bittikten sonra ne olacak diyorlar. Sağlıklı düşünme zemini olacak, sağlıklı istişare, diyalog ve muvazene zemini olacak. Daha fazla kalkınma büyüme refah ve istikrar olacak. İşsizliğin azaldığı yoksulluğun gerilediği bir ortamda daha fazla demokrasi olacak. Göreceksiniz terör bittiğinde geride bıraktığımız 10 yıldan çok daha hızlı ve sağlıklı bir şekilde Türkiye sıçramasını yapacaktır. Tekrar ediyorum terör bitsin işte o zaman Türkiye'yi tutabilene de aşkolsun. CHP'nin de MHP'nin de terörün bitmesi sonrasına ilişkin tüm iddiaları yalandır, iftiradır asılsızdır. Terörün bitmesiyle Türkiye'de bitecek olan istismar siyasetinden başkası değildir. Kutlu doğum haftasına geleceksin, orada yapacaksın bir konuşma, altına dört dörtlük imzamı atarım, ama ondan sorna ertesi gün bu milleti birbirine nasıl vurdururum onu konuşacaksın. İşte bu istismar siyasetidir. Dürüst olacaksın dürüst. Siyaset dürüstçe yapılır. Orada başka burda başka olmaz. Allah'ın ayeti Resul'ün hadisini saptıracak halin yok tabi. Ama uygulamada ne yapıyorsun mesele bu. Uygulama yok. Sadece söz. Niy? Oraya gelenlerin tavrı beklentisi belli. Ona göre konuşuyor. Bu şekilde bu iş olmaz. Bunun adı istismar sanatıdır. AK Parti iktidarı olduğu sürece Türkiye'nin birliği, bütünlüğü ve kardeşliğine asla halel gelmez. Milliyetçilik vatanseverlik konusunda birliğimiz bayrağımız konusunda ne CHP ne de MHP AK Parti'nin eline su dökemez su."
Yorum Yazın