Eski başkandan şaşırtan eleştiri
Dikili’de dört dönem belediye başkanlığı yapan Osman Özgüven, CHP Olağan Kurultay öncesi sosyal medya hesabından paylaştığı ‘Kurultay Üzerine’ başlıklı, önerilerini sıraladığı bir yazıda ‘Siyasi kimliği silik, parti program ve ilkelerinden, halkımızın sorun ve ihtiyaçlarından uzak ve habersiz bir kişi belediye başkanı seçildi. Evet, yapılan yanlışa ve haksızlığa karşı, yanlış bir seçime karşı, zarar vermemek adına, ben de partimizin adayına gerekli desteği verdim” ifadesiyle şaşırttı Eski başkandan şaşırtan eleştiri
- Ege Postası
- 03.02.2018 - 14:07
EGEPOSTASI-CHP Dikili eski Belediye Başkanı Osman Özgüven, yazısında 4 dönem boyunca belediye başkanlığı yaptığını ancak son dönem kendisi yerine ‘siyasi kimliği silik, parti program ve ilkelerinden uzak ve habersiz bir kişinin’ aday gösterilerek belediye başkanı seçildiğini kaydederek, partisi CHP’nin emek, demokrasi ve özgürlük temelinde siyaset yapma ilkesinden zaman zaman uzaklaştığı eleştirisini yaptı.
SİYASİ KİMLİĞİ SİLİK, PARTİ PROGRAM VE İLKELERİNDEN UZAK VE HABERSİZ BİR KİŞİ BELEDİYE BAŞKANI SEÇİLDİ
Eski Başkan Özgüven, haksızlığa uğradığını savunarak, partisine zarar vermemek adına partisinin adayına gerekli desteği verdiğini iddia etti. Özgüven, o süreçte yaşananları, “…Dünyayı ve yaşamlarımızı yöneten siyasal anlayışları anlamaya başladığım zamanlardan bugüne duruşumu emek, demokrasi ve özgürlüklerden yana belirlemeye çalıştım. CHP üyesi olarak siyasal yaşama katıldım. Dört dönem Dikili’de belediye başkanlığı görevini üstlendim. Son dönem iktidarın cezaevi dahil, her tür yol ve aracı deneyerek, beni belediye başkanlığından uzaklaştırma çabaları, parti içi kimi çevrelerin de şu ya da bu desteği ile, sonunda başarıya ulaştı. Siyasi kimliği silik, parti program ve ilkelerinden, halkımızın sorun ve ihtiyaçlarından uzak ve habersiz bir kişi belediye başkanı seçildi. Evet, yapılan yanlışa ve haksızlığa karşı, yanlış bir seçime karşı, zarar vermemek adına, ben de partimizin adayına gerekli desteği verdim. Zaman zaman parti içi platformlarda görüşlerimi dile getirmeye çalıştım. Ne var ki bugüne değin, kendi yaşadıklarım ve kimi uygulamalarda, genel parti politikalarına ilişkin gördüğüm yanlışlıklar konusunda, parti dışı platformlarda konuşmamaya özen gösterdim” şeklinde dile getirdi.
YAŞADIĞIMIZ İLÇEDE ADAY GÖSTERİLEN BELEDİYE BAŞKANIMIZDAN BAŞLAYABİLİRİM
Yazısında, “Bugün farklı bir yerdeyiz. Yarın partimizin kurultayı yapılacak. Kurultay öncesinde ve kurultay sürecince ülke sorunlarımızı ve çözümlerimizi dile getireceğiz, tartışacağız. CHP sosyal demokrat bir partidir. Emek, demokrasi ve özgürlük anlayışlarımız politikalarımızın temelini oluşturur. Peki geçmiş döneme bir göz attığımızda tüm söz, uygulama ve eylemlerimizde bu başarılabilmiş midir'” diye soran Dikili Belediye eski Başkanı Osman Özgüven, kendi sorusuna şu yanıtı verdi:
“… Ne yazık ki buna olumlu cevap veremiyorum. Yaşadığımız ilçede aday gösterilen belediye başkanımızdan başlayabilirim. Ekmelettin ihsanoğlu’nun aday gösterilmesi en başta üyelerimiz olmak üzere, etkilediğimiz kitlelerde beklenilen onayı görmemiştir. Bu tür örnekler artırılabilir. Binlerce canımıza mal olan Kürt sorununda da, şiddeti ve terörü mahkum eden, net anlaşılır, demokratik, barışçıl yöntemlerden oluşan, sonuç alıcı bir çizgi oluşturulduğu söylenemez. Geçmiş dönemi, güvenle bir özeleştiri sürecinden geçirmeli, yeni dönemin etkin, güçlü, ilkeli, mücadeleci, emeği ve demokrasiyi temel alan politik çizgimizi belirlemeliyiz.”
PARTİSİNİN GENEL POLİTİKALARINI ELEŞTİRDİ, ÖNERİLERİNİ SIRALADI
Sağlık sorunları nedeniyle partisinin Ankara’da bugün gerçekleşen kurultaya katılamayacağını, görüşlerini bu nedenle yazılı olarak kaleme aldığını kaydeden eski Başkan Osman Özgüven, partisinin genel politikalarını da eleştirmekten geri durmadı:
“..Unutmayalım ki, eleştiri ve özeleştiri kendine güvenen herkese, her kuruma güç katar. Sağlık nedenlerime bağlı olarak kurultaya katılamayacağım. Bu nedenle görüşlerimi yazmak istedim. Kurultayımız otoriter bir rejimin toplumsal yaşamın tüm alanlarını teslim aldığı bir zamanda yapılıyor. Hak, hukuk, adalet yok edildi. OHAL sürekli kılındı. Emek örgütleri baskı altına alındı. En temel hakları olan grevleri yasaklanıyor. Demokratik kitle örgütlerinin basın açıklaması türü eylemleri sürekli engelleniyor. En küçük demokratik bir muhalif söz ya da eylem tutuklanmayla sonlanıyor. İktidarın uygulamaları eleştirilemez, dokunulmaz kılındı. Türk Tabibler Birliği (TTB) yöneticilerinin yayınladıkları masum barış açıklaması sonrası tutuklanmaları en son örneklerden biridir. Bu olağanüstü koşullarda gerçekleştirilecek olan CHP Kurultayı tarihsel bir önem taşıyor. Her şeyden önce, emek eksenli, özgürlükçü bir parti olduğumuz güçlü bir şekilde vurgulanmalıdır. Bu noktada sorunun özü, uzun yıllardır muhafazakar kitlelerden oy alabileceğimiz hesaplarıyla bazı durumlarda onlara hoş görünen politikalar izlenmesiyle ilgilidir. Oysa bu tutum bizi kitleler nezdinde güvenilir olmaktan ve kendi tabanımızdan uzaklaştırmaktadır. Artık bu görülmelidir. Ayrıca artık kabullenilmeli ki politik etki, sosyal alanda yaşanan haksızlıklara karşı çıkarak, çözümler üreterek ve halkımızın büyük çoğunluğu olan işçi, işsiz, köylü, memur, emekli, esnaf, küçük ve orta sanayicinin çıkarlarını ardıcıl bir şekilde savunularak, söz ve eylemlerimiz sürekli kılınarak sağlanabilir. Programımızda da belirtildiği gibi biz emek, demokrasi barış ve özgürlükler yanlısı, evrensel insan hakları savunucusu bir politik partiyiz. Partimizin programı büyük çoğunluğun çıkarlarıyla uyumludur. Yeter ki ilkeli bir tutumla bu doğrultuda söz ve eylem üretilebilsin.”
ÖZGÜVEN’DEN SOSYAL BELEDİYECİLİĞİN 10 ŞARTI ÖNERİSİ
CHP Kurultayı’nda yerel yönetimler ve sosyal belediyecilik sorununun de ele alınması ve yönlendirici kararlar üretilmesi gerektiğini vurgulayan eski Başkan Osman Özgüven, kendisinin de uyguladığı sosyal belediyecilikle ilgili 10 şartı tek tek sıraladı:
“Kurultayımız yerel yönetimler ve sosyal belediyecilik sorununu da ele almalı tartışmalı ve yönlendirici kararlar üretmelidir. Bizim belediyecilik süreçlerimizde uygulama çabası içinde olduğumuz sosyal belediyeciliğe ilişkin ‘10 şart’ın da tartışılmasının yararlı olacağı kanısındayım. Yerel yönetimlerde amaç yaşamdır, yoksul ve ezilen kesimlere öncelik tanınmalıdır. Emeğe- sosyal adalete saygı gösterilmelidir. Su-ekmek-barınma-eğitim-sağlık- ulaşım insan hakkıdır. Kentin ve kent insanının her sorunu yerel yönetimin de sorunu olarak görülmelidir. Doğaya-çevreye ve tüm canlılara saygılı olunmalıdır. Rüşvetin-kayırmacılığın-yolsuzluğun olmadığı, eşitlikçi-özgürlükçü-demokratik-katılımcı, açık-durüst-temiz bir yönetim oluşturulmalıdır. Hizmette eşitlik…barış içinde farklılıklarımızla bir arada yaşama ortamı sağlanmasına katkı koymalıdır. Çocuklar-gençler-kadınlar –yaslılar ve emekliler her alanda olumlu ayrımcılığa tabi olmalıdırlar. Engellilerimizi sosyal-gündelik yaşama katmak insanlık görevidir. Kurultayımızın tüm bu sorunları ele alması ve kararlar üretmesi, iktidarı ve politikalarını geriletecek, etkisizleştirecek, emek ve demokrasi değerleriyle yüklenmiş bir politik hattı yaşama geçirecek bir anlayışla yoluna devam etmesi gerektiği inancındayım.”
Yorum Yazın