Fatih Terim Bodrum'da 'mağdur' sıfatıyla ifade verdi
Yüksek karlı fon vaadiyle aralarında ünlü futbolcuların da bulunduğu 28 kişinin dolandırılmasıyla ilgili Seçil Erzan'ın yargılandığı davada Fatih Terim, müşteki sıfatıyla Bodrum Adliyesinde ifade verdi. Terim, "Seçil Erzan'ın ve Rüya Sağır'ın etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmalarına rızam yoktur. Arda ve Emre, 'Biz Fatih Hoca'nın tavsiyesiyle Seçil Erzan'a para gönderdik' demediler, toplantıda böyle bir söz söylendiğini beyan edenler yalancıdır, yalan söylüyorlar" dedi.
- Ege Postası
- 20.08.2024 - 23:34
- Güncelleme: 21.08.2024 - 10:16
Emre Belözoğlu, Fernando Muslera, Arda Turan ve Selçuk İnan'ın da aralarında bulunduğu 28 kişinin dolandırdığı iddiasıyla 252 yıla kadar hapsi istenen Seçil Erzan'la 7 sanığın yargılandığı davayla ilgili Fatih Terim Bodrum Adliyesinde müşteki sıfatıyla ifade verdi. Terim öğleden sonra saat 14.00 sıralarında Bodrum Adliyesinin ana kapısından giriş yaparak Ağır Ceza Mahkemesi Başkanına müşteki sıfatıyla ifade verdi. İfadesinin ardından Terim daha sonra protokol girişinden adliyeden ayrıldı.
'KULÜPLE ANLAŞTIK, SİZİN HESAPLARI BANKAYA TAŞIYALIM HOCAM'
Bankanın Genel Müdürü Hakan Ateş ile tanıştığını ve onun yönlendirmesiyle hesabını değiştirdiğini söyleyen Fatih Terim ifadesinde, "Yaklaşık 13 yıl kadar önce ben Galatasaray Teknik Direktörü iken Galatasaray Kulübü ile Denizbank arasında bir anlaşma yapılmış ve bu çerçevede kulüp, Denizbank ile çalışmaya başlamıştı. Buna yakın tarihlerde bir şampiyonlar ligi seyahatinde, uçak yolculuğunda bankanın genel müdürü Hakan Ateş ile tanıştım, o dönemki eşiyle birlikte bir arka sıramda oturuyordu, bana yaklaştı ve kendini tanıttı, 'kulüple anlaştık, sizin de hesaplarınızı bizim bankaya taşıyalım hocam' dedi. İlk tepkim olumsuzdu, çünkü yıllardır başka bir bankayla çalışıyordum ve çok sık hesap değiştiren etrafımdaki danışmanları, hizmet aldığım insanları ve firmaları değiştirmeyi sevmem, uzun vadeli güven üzerine ilişkiler kurarım. Hakan Ateş o esnada çok ısrar etti, bankanın sağlayacağı avantajlardan bahsetti, kulüpteki diğer çalışanların da Denizbank'a geçtiğini anlattı, bunun üzerine ben de diğer bütün kulüp çalışanları gibi bazı banka hesaplarımı Denizbank'a aktardım. Ben davaya konu olan olay meydana gelene kadar yaklaşık 13 yıl boyunca Denizbank müşterisiydim. Hatırladığım kadarıyla 2016 veya 2017 yılında sanık Seçil Erzan'la Denizbank'ın yeni Florya Şubesi Müdürü olarak tanıştım. Denizbank beni özel bir müşterisi olarak kabul etti ve hep bu şekilde muamele gördüm. Denizbank Genel Müdürü olan Hakan Ateş benim ilk ismiyle hitap ettiğim bu olaylar yaşanana kadar arkadaş bildiğim hem yazlık hem kışlık evimde misafirim olan, benim de onun evinde misafir olduğum, samimi olduğumuz, en azından öyle bildiğim bir insandı. Bu olaylardan sonra kendisiyle hiçbir ilişkim kalmamıştır. Duydum ki Hakan savcılığa verdiği ifadede kendisinin Seçil Erzan ile benim düzenlediğim bir etkinlikte tanıştığını söylemiş. Bu, akla hayale sığmayacak bir senaryodur" dedi.
'SEÇİL ERZAN BENİM YILLARDIR ÖZEL BANKACIMDI'
Seçil Erzan'ın toplu olarak getirdiği belgeleri imzaladığını söyleyen Terim, "Denizbank'ın banka tarafından ödül almış 20 senedir bankada çalışan şube müdürünü, Denizbank'ın genel müdürü ile tanıştıracak kişi ben değilim. Hatta bölge müdürü Sermin Hanım'ın benden randevu alıp, bana bizzat gelip, Florya'daki ofisimde, Seçil Erzan'ın en iyi banka şube müdürleri arasında olduğunu söylediğini de hatırlıyorum. Florya'da yapılan bu görüşme birçok insanın gözünün önünde yapıldı, gizli bir görüşme de değil, yani Sermin Hanım'ın bunu hatırlamama ihtimali olduğunu da düşünmüyorum. Sermin Hanımın mahkemede verdiği ifadede bu bilgiye rastlamadım, bu nedenle özellikle doğruları eksikleri söyleyeyim de dosya eksik kalmasın. Hakan, Sermin Hanım ve üst yönetimin de güvendiğini belirttikleri Seçil Erzan'a, bankanın özel ihtimam gösterdiği bir müşterisi olduğumu düşünerek ve özellikle Hakan tarafından bana bu şekilde hissettirilerek, ben en ufak bankacılık işlemlerimi dahi Seçil Erzan'a söyleyerek yaptırırdım. Ben finansal meselelerden çok anlamam. Yoğun ve çok seyahatli çalışma hayatım sebebiyle de çok uzun yıllardır bir banka şubesine gitmişliğim yoktur. Hatta, Denizbank Florya Şubesi'ne ve Denizbank Büyükdere Şubesi'ne bir defa dahi adım atmamışımdır, bunların yerini dahi bilmem. Çalışma hayatımın özellikle son 15-20 senesi boyunca para yatırma ve çekme işlemleri ile imzalanacak belgeler banka çalışanlarının bulunduğum yere gelmesi ile yapılmıştır. Seçil Erzan bizzat kendisi gelip kimi zaman Florya tesislerinde herkesin içinde kimi zaman evimde toplu olarak getirdiği belgeleri bana imzalatırdı, hiç okuma ihtiyacı duymadan imzalardım. Hatta, yurt dışına seyahat edeceğim zamanlarda benim Seçil Hanım ile konuşmam ya da mesajlaşmam üzerine havaalanına nakit para getirildiği dahi olmuştur. Her zaman Seçil Hanım değil başka Denizbank çalışanları da gelirdi, para getirirlerdi para götürürlerdi, bazen imza alırlardı bazen almazlardı. Seçil Erzan yıllardır benim özel bankacımdı" diye belirtti.
'SORGULAMADIM GÜVEN DUYUYORDUM'
Seçil Erzan'ın banka hesaplarıyla özel olarak ilgilendiğini söyleyen Terim, "Ben hayatım boyunca bütün ilişkilerimi güven üzerine kurdum, benim yaşantım hep böyleydi. Bundan sonra da böyle olacak güvensiz yaşanmaz. Bankadaki hesaplarımı zaman zaman Seçil Erzan'a, o yoksa onun yönlendirdiği bankacıya sorardım. Onlar da bankadaki ekranlarına bakarak bana varlık durumu ekranının fotoğrafını atarlardı. O dönemde tüm yazışmalarım SMS üzerindendir, birçok transfer işlemini SMS ile mesaj atarak istedim, onlar da bana SMS ile dönüş yaparlardı ve banka hesaplarımla ilgili bilgileri bazen mesajda yazarak bazen de ekran görüntüsü paylaşarak iletirlerdi. Nakit parayla ilgili işlemlerimi de genelde şoförüm Umut Akgöz'e vasıtasıyla yapardım. Umut Akgöz'e dışında da güvendiğim birçok kişiyle, o an yakınımda kim varsa ona güvenerek, bu tür işlemler yapmışlığım olmuştur. Seçil Erzan'ın bana finansal olarak söylediği her tavsiyeyi bankanın görüşü olarak gördüm, zira bankanın yönetimi ona güvenmiş onu o pozisyona getirmiş hatta bana da bizzat gelip 'en iyi şube müdürlerimizden biri' demişler, ben de bunun üzerine ayrıca bir teyit yapmaya ya da sorgulamaya gerek görmedim. Bana özel bankacım olarak hizmet veren Seçil Erzan, 'hocam bankada şu kadar paranız var, bu ay bu paraya dokunmadınız heba olmasın, değerlendirelim' gibi sözler söylediğinde de ben doğal olarak bunun altında kötü bir amaç aramadım, bu durumu sorgulamadım. Sorgulamadım çünkü doğal olarak güven duyuyordum. Bu tür durumlarda, 'siz daha iyi bilirsiniz, öyle daha iyi olacaksa o şekilde hareket edelim, nasıl değerlendirmeyi uygun görürseniz öyle değerlendirelim' gibi sözler söyledim" diye ifade etti.
'HİÇ KİMSEYİ FİNANSAL YATIRIM YAPMASI İÇİN YÖNLENDİRMEDİM'
Hiç kimseyi yönlendirmediğini söyleyen Terim, "Ben bu işlemlerin aslını hiçbir zaman özel olarak kontrol etmedim, etmem de ve hayatımda hiçbir bankada etmedim. Hesapların takibi genel itibarıyla şube müdürü olarak ondaydı, o yerinde olmadığı veya müsait olmadığında da beni uygun gördüğü diğer banka çalışanlarına yönlendirdiği olmuştur. Rüya Sağır da bunlardan biridir. Şimdi anlıyorum ki Seçil Hanım'ın bana yazdığı saklama hesabına yattığını söylediği paralar, böyle bir hesaba yatmamış. Bana hiçbir zaman özel olarak bir fona para yatırılacağı, bu fondan yüksek getiri elde edileceği, Hakan adına veya Mehmet Aydoğdu adına bir fon olduğu veya benim adımla bir fon kurulacağı gibi sözler söylemedi. Bana söylediği, paramın bankanın saklama hesaplarında değerleneceği, bankadaki birçok yöneticinin de bundan yararlandığı idi, ben de bunu sorgulamadım ve benden nakit olarak göndermemi istediği tutarları nakit olarak gönderdim. Başkalarına yönelik benim adımı kullandığından ise haberim bu olaylar ortaya çıktıktan sonra oldu. Kendisi yıllardır bende önemli bir güven oluşturdu ve oluşturduğu güven çerçevesinde yüzlerce, bazıları yüksek bazıları düşük tutarda bankacılık işlemleri yaptık. Hiç kimseyi herhangi bir finansal yatırım yapması için de yönlendirmedim. Bu davada benim tanıdığım müştekiler var, tanımadığım da müştekiler var, hatta daha çoğunu da tanımam. Bu 30'dan fazla müşteki ve sanıklardan tek biri dahi, benim birini bir sözde fona yönlendirdiğimi, aradığımı, arandığımı söyleyebilecek tek bir insan dahi olamaz. Varsa, lütfen gelsin çıksın söylesin, mahkemede söylesin, başka yerde söylesin. Benim bir yerlere para yönlendirdiğimi iddia eden tek biri vardır, o da bankadır ve bankanın reklam alanlarıdır. Davaya taraf olmayan bankanın böyle yapmasının tek sebebi de kendi iletişim stratejisidir. Ben 1,5 senedir bunları konuşmak istiyordum, fakat devam eden bir yargı süreci vardı ve ona saygımdan dolayı bugünü bekledim" dedi.
'MADDİ VE MANEVİ ZARARLARIM VAR'
Yatırdığı paralar ve çektiği paralar arasında ciddi eksik olduğunu söyleyen Terim, "7 Nisan 2023 günü Emre Belözoğlu ile Arda Turan bu konuda eşimle temasa geçene kadar, olayları duyana kadar da haberim olmadı. Bu olayla ilgili maddi ve manevi zararlarım var. Ben bu olay ortaya çıktıktan sonra hesaplarımı incelettim. Yapılan incelemeler neticesinde de Denizbank'a yatırılması için gönderdiğim ve Denizbank'tan çektiğim tutarlar arasında ciddi bir eksiklik olduğunu tespit ettik. Zaten banka çalışanı Rüya Hanım'dan yine SMS ile aldığım bilgiye göre bir saklama hesabım olmalı ve orada 3 milyon dolar civarında para bulunmalı. Bana verilen bilgi buydu. Ama sonra Denizbank bana böyle bir paranın olmadığını söyledi. Denizbank ile olan ilişkim uzun yıllara dayandığı için hesaplarımda oluşan zararımın tam tutarını henüz bilmiyoruz, bu hususta açmış olduğumuz davalar da mevcuttur. Emre ile Arda'nın benimle temasa geçmelerinin sebebi, benim banka genel müdürü Hakan Ateş'e olan yakınlığımdır. 2023 yılı Nisan ayında bir Cuma akşam, eşimle temasa geçmişler, ben Bodrum'daydım, daha sonra öğrendiğime göre oruçlu olduğum için olayı önce bana anlatmak istememişler. Ben zaten o gün uçakla İstanbul'a gelmek üzereydim. İstanbul'a geldiğimde yaşananları bana anlattılar. Ben de bunun üzerine hemen Hakan Ateş'i aradım, randevu istedim. Hakan bu randevu talebine karşılık önce beni Zorlu'daki evine davet etti ve orada görüşebileceğimizi söyledi. Aynı akşam İstanbul'a geldikten sonra SMS yoluyla ne zaman gelmemizin uygun olacağını Hakan'a sordum. Daha sonra Hakan beni aradı ve 'hocam siz gelirseniz bina girişinde sizi tanırlar, en iyisi ben sizin eve geleyim hocam' dedi. Ben de Arda ve Emre'nin bizim evde olduğunu söyledim ve beklerim dedim. Bu konuşmadan sonra, Hakan'dan uzun bir süre ses çıkmadı. Hakan'ın durumunu merak ettiğim için tekrar aradım. Hakan, mümkünse yarın saat 10'da genel müdürlüğe gelin, orada görüşelim dedi. Şu an geriye baktığımda, Hakandan ses çıkmayan süreçte arka planda ne organizasyonlar yapıldığını daha iyi anlıyorum. 8 Nisan Cumartesi sabah, sadece Hakan'la görüşeceğimizi sanarak beraberce banka genel müdürlüğüne gittik. Hakan bizi binanın girişinde karşıladı, daha önceki nezaketen yaptığım ziyaretimde de öyle yapmıştı, öyle saygı gösteren ve alakalı özenli bir insan olarak tanımıştım onu, ama bir anda bizi yukarı çıkardığında karşımıza hatırladığım kadarıyla 10-15 kişi çıktı, bankanın tüm üst düzey yönetimi oradaydı. Çok şaşırdık ve ben Hakan'la konuşmaya olayı anlamaya ve Arda ile Emre'nin mağduriyetleri için ne yapılabilir diye konuşmak üzere gittiğimizi sanırken, bana da soruldu bir kaybım olup olmadığı. Ben, "ben şu an bilmiyorum, bir hasar tespiti yapmadım, mümkünse hasar tespitimizi yapalım sonra net bir şey söyleyelim" gibi bir şey söyledim. Arda ve Emre, "Biz Fatih Hoca'nın tavsiyesiyle Seçil Erzan'a para gönderdik" demediler, toplantıda böyle bir söz söylendiğini beyan edenler yalancıdır yalan söylüyorlar. Orada konuşurken, Seçil Erzan'ın neler yaptığıyla ilgili bilgileri duyunca şaşırdım, şaşırdığımı da belli etmişimdir. Şunun da merakı içindeyim, benim tüm mesajlarım hatta banka kredilerim hesaplarım TC numaram telefon numaran ailemin ev adresi birilerine servis ediliyor, birileri de benden izin almadan bunları vicdansızca kullanıyor. Banka yöneticilerinin mesajları ise deşifre edilmiyor. Reklam verenlerin hedef saptırma stratejileri, 1.5 senedir kendilerini bu davanın hakimi ve savcısı olarak gören reklam alanların dedikodu değerini aşmayacak yorumlarına malzeme oluyor. 70 yaşımdayım, bunca yıldır en iyi öğrendiğim husus şudur: Gerçeklerin yenemeyeceği yalan, tuzak, karalama yoktur. Seçil Erzan'ın ve Rüya Sağırın etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmalarına rızam yoktur. " (DHA)
Yorum Yazın