Dolar 34,6575
%0.04
Euro 36,5728
%0.53
Altın 2.953,660
%0.75
Bist-100 9.695,00
%0

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Gül'den Meclis açılışında 'Gezi' mesajı

Gül'den Meclis açılışında 'Gezi' mesajı

TBMM’nin açılışında milletvekillerine seslenen Cumhurbaşkanı Gül, demokratikleşme paketini olumlu bulduğunu belirterek, “Bu sürecin devam ettirilmesi gerektiğine de inanıyorum” dedi. Gül, Gezi Parkı olaylarıyla ilgili de değerlendirme yaptı.

  • Ege Postası
  • 01.10.2013 - 15:45
ANKARA - Türkiye Büyük Millet Meclisi iki buçuk aylık tatilin ardından bugün açıldı. Yeni yasama yılı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Meclis Genel Kurulu'nda yaptığı açılış konuşmasıyla başladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da yasama yılının açılışına katıldı. Yeni yasama yılının ilk oturumu saat 15'te başladı.
Cumhurbaşkanı Gül'ün konuşmasından satır başları:
"Her yasama yılı başında bu kürsüden ülkemizi yakından ilgilendiren gelişmelerle ilgili fikirlerimi söylüyorum. Görev yaptığım 6 yıl boyunca Yüce Meclis'in seçtiği 11. Cumhurbaşkanı olmanın şeref ve gururunu hep taşıdım. Demokrasimizin yaşaması için yoğun mesai harcayan tüm sisyasiler ve milletvekillerimize teşekkür ederim.
Anayasa'nın bana verdiği yetki ve sorumlulukları, demokratik teamüller, hukukun üstünlüğü, kamu vicdanı ve milletimizin hassasiyetleri çerçevesinde kullanmak için azami çaba sarfettim. 2007 yılındaki seçilme sürecinde yaşanan demokratik olgunluğa yakışmayan zorlama ve tartışmaları arkamda bırakarak, Türkiye'nin normalleşmesine özen gösterdim.
Çoğulcu demokrasilerde siyasi partiler birbirleriyle yarışır neticede ülke kazanır. Sizin mücadelenizden de hep Türkiye kazanacaktır. Aktif siyasetin içinde gelen biri olarak seçimlerin belirleyeciliğine yürekten inandım. Demokratik tahammülerin zorlandığı dönemlerde dahi halkımızın milli iradesini sandığıa yansıtacağına inancım hiç bitmedi. Katılımcı çoğulcu bir demokrasi anlayışı içinde reformların gerçekleştirilmesini savundum. Bu şartlar altında, umutlarını Türkiye'ye çevirmiş kardeş halklar için yapabileceğimiz en iyi şeyin demokrasiyi korumak olduğuna inanıyorum.
Her tartışmaya siyah-beyaz, doğru-yanlış, haklı-haksız, bizden-onlardan, dost-düşman zaviyesinden bakamayız. Kutuplaşmalardan kaçınarak, demokrasimizin değer ve erdemlerine toplum olarak sahip çıkalım.

DEMOKRATİKLEŞME PAKETİ
Bir ülkede gelişme ilerleme refah ve mutluluk demokrasi çatısı altında mümkn olabilir. Son yıllarda sessiz devrim olarak nitelendirilebicek pek çok refor gerçekleştirildi. Bu süreçte iktidarın olduğu kadar muhalefetin de pek çok katkısı olmuştur.

Dün Sayın Başbakan'ın açıkladığı yeni adımları memnuniyetle karşıladığımı belirtmek isterim. Bu sürecin devam ettirilmesi gerektiğine de inanıyorum.

GEZİ MESAJI
Gezi Parkı'nda çevre duyarlılığı sergileyen gençliğin eylemlerini demokrasinin tezahürü olarak gördüm.
Uzun yıllar yargısız infazlarla, işkenceyle ve vahim insan hakları ihlalleriyle anılmış olan ülkemizin, bu kez, gelişmiş demokrasilerdekilere benzer kaygı ve taleplerle gündeme gelmesinden çekinilecek bir husus yoktu.
Bu nedenle, gerek ben gerek hükümet yetkilileri, iyi niyetli mesajların alındığını eylemlerin hemen ardından ifade ettik.
Ne var ki, bazı aşırı gruplar, şiddet kullanarak ve vandalizm sergileyerek barışçı gösterileri istismar etme teşebbüsünde bulunmuşlardır. İyi niyetle başlayan bu eylemler zamanla kamu düzenini bozan, yanlış bir niteliğe bürünmüştür.
Neticede, talihsiz olaylar yaşanmış ve maalesef bu süreçte biri polis altı vatandaşımız hayatını kaybetmiştir.
Bu eylem ve olaylarda hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, acılı ailelerine başsağlığı dilerim.
Millet olarak bu olaylardan gerekli dersleri çıkartmalı, yapılacak ayrıntılı sosyolojik çalışmalarla özellikle genç kuşakların hissiyatını anlamak için duyarlılık göstermeliyiz. Demokrasilerde, farklı düşünceler, itirazlar, şiddete bulaşmadan, hukuk ve meşruiyet sınırları içinde ifade edilebilir. Böylece, yetkililerin ve kamuoyunun dikkati çekilebilir.
Ne var ki yapılacak bu eylem ve gösterilerin toplum hayatının genel akışını engellememesi ve diğer vatandaşların hak ve özgürlüklerini zedelememesi gerekir. Şiddet yoluyla demokratik mesaj ve taleplerin dile getirilmesi de, bu mesajların alınması da sözkonusu olamaz. Toplum düzeninin illegal şekilde bozulduğu durumlarda ise yetkililer elbette görevlerini yerine getirmek zorundadırlar.

ÇÖZÜM SÜRECİ
Bu olayları arkamızda bırakarak, artık ileriye doğru bakmalı ve bu tecrübeden demokrasimizin katılımcı ve çoğulcu vasıflarını güçlendirme yolunda yararlanmalıyız. Unutmayalım ki farklılıklarımız milli kumaşımızın renk ve desenleridir. Esasen bu renkler ve desenler bir bütün olarak 'milletimizi' oluşturmaktadır. Bu nedenle, tüm kimliklere, inançlara ve hayat tarzlarına saygıyla yaklaşmak ve sorunlarını çözüme kavuşturmak toplumsal barışın vazgeçilmezidir.
Çözüm sürecinde mevcut sükunet ortamının kalıcı kılınması için gerekli adımlar kararlılıkla atılmalı. Bu elbette bir pazarlık süreci olamaz. Sorunun özü de çözümü de demokrasimizin standartlarının daha da yükseltilmesinde yatmaktadır.
Mili birlik ve beraberliğimiz pekiştirmenin yolu tüm vatandaşlarımızın inanması ve sahiplenmesinden geçer. Demokratik sahiplenme şiddetle ve tehditle olmaz. Herkes sorumluluk duygusu içinde hareket etmeli.

DIŞ POLİTİKA
Geçen yıl bu kürsüden küresel ve bölgesel değerlendirmelerden karamsar bir tablo çizdiğimi hatılayacaksınız. Maalesef bu tablo bugün çok daha kötü durumda. Suriye'de geçtiğimiz yıl binler olan kayıp sayısı yüzbinlere çıkmıştır. Irak'ta son 10 yıldır devam eden terör ve şiddet dalgası sadece geçen Ramazan ayında 1500 ölümle sonuçlanmıştır. Dünyanın çeşitli yerlerinde yoksulluk ve huzursuzluklar devam etmektedir.
Yaklaşık yüzyıl önce yasaklanmış kimyasal silahlar kullanılmakta; Orta Çağ'da Hıristiyan aleminde yaşanan mezhep çatışmalarının benzeri, maalesef bu sefer bizim bölgemizde Müslümanlar arasında cereyan etmektedir. Ardımızda bıraktığımızı düşündüğümüz soğuk savaşın ideolojik rekabet ve vekalet savaşlarının benzerleri, bugün Suriye'de sahnelenmekte; radikalizm ve aşırılık küresel düzeyde yayılmaktadır. Arap dünyasında yönetenler ile yönetilenler arasındaki meşruiyet bağını sağlamlaştıracak demokratik dönüşüm süreci sancılı bir döneme girmiştir. Bahsettiğim küresel ve bölgesel konjonktür, doğal olarak ve belki de en fazla ülkemizi çetin dış politika tercihlerinde bulunmaya zorlamaktadır.
Tüm bu olumsuz tabloya rağmen ülkemiz, işleyen demokrasisi ve gelişen ekonomisiyle bölgesinde bir istikrar adası ve umut kaynağı olmayı sürdürmektedir. Esasen bizim açımızdan en temel dış politika önceliğinin de bize yumuşak ve erdemli güç olma özelliği sağlayan bu konumumuzu korumak ve bugüne kadar elde ettiğimiz kazanımları muhafaza etmek olduğu kanaatindeyim. Türkiye ancak bu yolla, çevresinin demokratik değişim ve dönüşümüne katkı sağlar. Dolayısıyla, önceliklerimizi bu şekilde belirlemek, halkımıza karşı sorumluluğumuzun ve ülkemizin yüksek menfaatlerinin bir gereğidir." (NTV)

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.