Dolar 34,1843
%-0.06
Euro 37,8762
%0.27
Altın 2.927,670
%-0.06
Bist-100 9.351,00
%-3.25

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Gürsel Erol: ''Yaşananların hepsi bir kurgunun parçasıdır''

Gürsel Erol: ''Yaşananların hepsi bir kurgunun parçasıdır''

Doğu ve Güneydoğu’da yaşanan olaylar hakkında Türkiye turuna çıkan CHP Parti Meclisi Üyesi ve Tunceli Milletvekili Gürsel Erol, hafta sonu Eskişehir’deydi. Türkiye’de son dönemde yaşanan hiçbir olayın tesadüf olmadığına dikkat çeken Erol, “Bunların hepsi bir kurgunun parçası. Ülkemiz şu anda bir rejim tehdidiyle karşı karşıyadır. Rejim tehdidi de parlamenter sisteminden, başkanlık sistemine geçilmesidir. Bizim cesur ve yürekli olmamız lazım” dedi.

  • Ege Postası
  • 17.02.2016 - 10:51
Bölgesinde yaşanan sorunlar hakkında kamuoyunu aydınlatmak amacıyla Manisa, Aydın, Muğla, Antalya’nın ardından Eskişehir’e geçen Erol,  İl Başkanlığı tarafından düzenlenen halkla buluşma toplantısına katıldı. 

Son dönemde Türkiye’de yaşananların hiçbirisinin tesadüf olmadığına dikkat çeken Erol, “Sizi, cumhuriyetin, demokrasinin, laikliğin, hoşgörünün ve barışın kenti olan özgürlükler şehri Tunceli’nin milletvekili olarak hepinizi sevgi ve saygıyla, sevgiyle  selamlıyorum. Tunceli milletvekili olarak, doğuda yaşanan olayları objektif bir şekilde halkın bilgisine sunmak istediğimi söyledim, bugün o amaçla bu toplantıyı gerçekleştirdik” diyerek, şu çarpıcı açıklamaları yaptı:

‘YAŞANANLAR TESADÜF DEĞİL’
Bu süreç sıradan bir süreç değil. Tesadüfen gelişen bir süreç de değil. Bakın biz, 1974 yılında CHP-MSP iktidarı döneminde, bir Kıbrıs çıkarması yaptık. 52 gün sürdü ve 488 şehidimiz var.  Savaşa girdik, Kıbrıs Zafer çıkarması yaptık ve 488 şehitle 52 günde bu işi çözdük. Kurtuluş Savaşımız dört yıl sürdü. 10 bin 888 şehidimiz var. PKK terörüne dönüyorum. İlk eylem 1984 yılında Eruh katliamı. Aradan 32 yıl geçmiş 10 binin üzerinde güvenlik ve kamu görevlisi şehidimiz var. Sivil halkı da koyduğumuz zaman 40 bine yakın insan öldü. 800 milyar dolar kaybımız var. 


 
 ‘400 BOĞAZ KÖPRÜSÜ DEMEK’
 800 milyar dolar ne deme? 400 tane Boğaz Köprüsü demek. 300 tane MARMARAY demek. 250 tane Atatürk Barajı demek. İnanılmaz bir kaynak ve bu kaynak dolaylı yoldan ülkenin ve bölgenin ekonomik yapısı için düşünüldüğü zaman müthiş bir kaynak harcaması var. 

‘6 CUMHURBAŞKANI, 11 BAŞBAKAN DEĞİŞTİ”
1984 ile 2016 yılları arasında 6 Cumhurbaşkanı değişmiş, 11 Başbakan, 11 Genelkurmay Başkanı değişmiş, 24 İçişleri Bakanı değişmiş, 17 hükümet değişmiş ama halen hangi sorunla başlamışsak sorun başladığımız yerde.

“ÇÖZÜM BATIDA”
Sorun doğuda çözüm batıda. Batıdaki annenin, çocuğunun şehit cenazesini aldığı zamanki acıyı Doğu’daki anne hissetmedikçe, Batı’daki anne, Doğu’daki annenin acısını yaşamadığı sürece bu sorunu çözme şansımız yok. 

“KADERİNE TERK EDİLDİ”
Bölgede inanılmaz şekilde hukuka uygun olmayan köy boşaltmaları var. Yaklaşık 3428 köy boşaltışmış. 4 milyon o bölgede yaşayan insan kendi kaderine terk edilmiş. O illerden göçen insanlar batı illerine yerleşmiş. Batı illerinde ne doğunun kültürünü yaşayabilmiş, ne de batının kültürüne entegre olabilmiş. Bu nedenle batı illerinde yaşanan asayiş ve yerleşim sorunları var. Kentin alt yapısı, sosyal yapısı ve kültürü müsade etmiyor. Kültür çatışmaları başlıyor batıda.

“KADERİNE TERK ETMEMELİYİZ”
Bizim devletimiz sosyal bir hukuk devletidir. Bir örnek vereyim, eğer devlet bir bölgede baraj yapmaya karar verirse, o baraj sahası içerisindeki tüm arazileri kamulaştırır. Eğer bir yerden yol geçecekse o yol üzerindeki binanız da olsa kamulaştırılır. O bölgedeki insanlara iki şey sunabilmeliydik. Ya yaşamlarını sürdürecek alt yapıyı sunabilmeliydik, ya da boşaltılan köylerin bedelini ödeyip, insanları kendi kaderine terk etmemeliydik. 

“ÜLKEMİZ REJİM TEHDİDİYLE KARŞI KARŞIYA”
Türkiye’de yaşanan hiçbir olay şu anda tesadüfü değil, kendiliğinden gelişen bir olay değil. Bunların hepsi bir kurgunun parçası. CHP’de Atatürk portresinin indirilmesi tartışması da bunun bir parçasıdır. MHP’de olağanüstü kongre tartışması da bunun bir parçasıdır. HDP’de yaşananlar da bunun bir parçasıdır. Ülkemiz şu anda bir rejim tehdidiyle karşı karşıyadır. Rejim tehdidi de parlamenter sisteminin, başkanlık sistemine geçilmesidir. Bu kaygılarımı partili arkadaşlarımla paylaşarak gelecekle ilgili yapılması gerekenler konusunda bizim cesur ve yürekli olmamız lazım. Bizler yürekli davranabilmeliyiz. 

“ACIYI AYLAŞMALI”
Doğu’da yaşanan acıyı batıdaki anlayabilmeli. Batıdaki şehit ailesinin acısını da doğudaki insan anlayabilmelidir. Bunun için de doğulu milletvekilleri oradaki acıları batıya anlatmalı, batılı milletvekilleri de şehit ailelerimizin acılarını doğuya anlatmalı. 
 
 

 
 “ACI GERÇEĞİ GÖRDÜM”
1 Kasım Tunceli’ye seçime giderken kendimi çok cesur, korkusuz bir insan olarak görüyordum. Tunceli’ye gittim, oradaki koşulları gördüm, o kadar cesur ve yürekli olmadığımı gördüm. Çünkü ölüm korkusu yaşamadan oradaki gerçekleri görmeden, o gerçeği algılamak kolay değli. Yoldan gidiyorsunuz hemen bir mayına denk gelme riskiniz var. Sürekli tehdit alıyorsunuz. Kendi hayatınızdan kaygı duymasanız bile, kampanyanıza destek veren partililerle ilgili kaygı yaşıyorsunuz. Milletvekili olacaksınız ama sizin yüzünüzden bir insanın can kayıbını ömür boyu üstünüzden atamazsınız. 
 
 

 
“TUNCELİ BOYUN EĞMEDİ”
Bölge halka asla ve asla terör örgütlerine destek vermiyor. Hendek kazma olayında PKK, Tunceli’de  de yoğun baskı yaptı ama Tunceli halkı şöyle bir tavır koydu, “Ben siyaseten oy veririm, ama senin silahlı eylem yapmana asla bu kentte izin vermem” diyerek direndiler. Niye direndile? Tunceli’nin diğer illerinden bir farkı var. En ücra köye gidin. Dağın başındaki evin içinde bir köşede Hazreti Ali’nin fotoğrafı var, diğer köşesinde Atatürk’ün resmi vardır. Cumhuriyete olan bağlılığından dolayı böyledir. Cumhuriyet olmadığı zaman bizim yaşam hakkımızın olmayacağını gördüğünden dolayıdır bu. 


 
“YAŞANANLARIN HEPSİ KURGUDUR”
Şimdi 52 günde Kıbrıs’ı aldığımız, 4 yıl İstiklal Savaşı verdiğimiz bir süreçten, Diyarbakır’da Sur ilçesinde 6 aydır güvenlik güçlerinin PKK’lılar ile çatışması var. 80 gündür. Daha da bitmedi. Neyin ne olacağı da belli değil.  Bunların hepsi bir kurgudur. Türkiye rejim sorunuyla karşı karşıya, bunların hepsi başkanlık sistemine geçişinin bir oyunudur.

 

 
 “DEDEM DİYAP AĞA ATATÜRK’Ü SUİKASTTEN KURTARDI”
Geçen HDP önergenin lehinde konuşma yaptım. O konuşmanın içeriğiyle ilgili tekrar sizleri bilgilendirmek isterim.  Yıl 1919, İstanbul Sarayı, Elâzığ Valisi Ali Galip Paşa'dan Atatürk'ün, Erzurum Kongresi'nden Sivas'a geçerken Dersimli milisler tarafından yolunun kesilip suikast düzenlenmesini ister. Elâzığ Valisi de yüklü miktarda altın karşılığında bu görevi, Rus harbinde, Ruslara karşı sivil milislere albaylık rütbesiyle savaşan Diyap Ağa'ya verir. Diyap Ağa, milisleriyle Atatürk'ün, Erzurum'dan Sivas'a geçerken yolunu keser. Emir subayı "Paşam, çatışalım mı'" diye sorduğunda Atatürk, "Dersimlilerden bize zarar gelmez" diyerek çatışmayı önler. Diyap Ağa, Atatürk'ün arabasının yanına gider, kapısını açar ve "Bu altınları size suikast düzenlemek için aldık ama İstiklal Savaşı'nda ihtiyacınız olur diye size getirdik" sözleriyle kendisine teslim eder. Bununla da yetinmez Atatürk'e Sivas'a kadar eşlik eder. Atatürk bu iyiliği unutmaz. Meclis açıldığı zaman Diyap Ağa'yı o günkü adıyla 'Dersim Milletvekili' olarak, ilk kurucu Meclis'e çağırır. Diyap Ağa Dersim'i temsilen Ankara'ya gelir. 


 
Diyap Ağa’nın görev yaptığı süre içerisinde iki tane önemli konuşması var. Diyap Ağa çok konuşan birisi değil. Yunan ordusu Polatlı sınırlarına geldiğinde başkentin Ankara’dan Kayseri’ye taşınmasıyla ilgili Meclise önerge verilir. Bu önergeyle ilgili tartışma çıkınca Diyap Ağa söz isteyerek “Beyler, biz buraya savaşmaya mı, kaçmaya mı geldik'” diyerek ulusal mücadeleye verdiği ruha ve katkıya destek vererek başkentin Ankara olarak kalmasını sağlar. İkinci konuşması Kürt sorunu konusunda yapıyor. “Beyler, dinimiz bir, diyanetimiz bir, mezhebimiz bir, Kitabımız bir, Peygamberimiz bir, biz kardeşiz ve bu ayrılık ne'” diyerek o günkü bakış açısıyla bugünkü soruna müdahale eder.



Ben Diyap Ağa’nın anne tarafından torunuyum. Yani Atatürk ve cumhuriyet kültüründen gelen bir ailenin bireyiyim. Kendi seçim bölgemde HDP’ye karşı en keskin mücadeleyi vererek seçilen milletvekilliyim. 7 Haziran seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi Tunceli’den milletvekili çıkaramadı, 2-0 HDP almıştı. 1 Kasım’da benim talebim üzerine bir tek Tunceli’de ön seçim yapıldı. Ön seçimde birinci oldum ve bugün karşınızda o Cumhuriyet’ten, barıştan, laiklikten yana olan her zaman taraf olan Tunceli milletvekili olarak aranızdayım.

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.