İzmirli emekçi kadınlar 8 Mart için yürüdü
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Genel-İş Sendikası İzmir şubelerine üye kadın emekçiler, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle eylem yaptı. Türkan Saylan Kültür Merkezi’nin önüne yürüyen kadın emekçiler adına açıklama yapan Genel-İş İzmir 8 No’lu Şube Başkanı Deniz Şahin Gümüştekin, “Bizler erkek egemenliğine, eşitsizliklere, ayrımcılığa, şiddete ve tacize, nefret söylemine, karar mekanizmalarından dışlanmaya ve yok sayılmaya karşı mücadeleyi yükselteceğiz” dedi.
- Ege Postası
- 08.03.2023 - 17:53
- Güncelleme: 08.03.2023 - 18:14
DİSK Genel-İş Sendikası İzmir şubelerine üye kadın emekçiler, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle Alsancak Kıbrıs Şehitleri’nde buluşarak sloganlar eşliğinde Türkan Saylan Kültür Merkezi’ne yürüdü. Emekçi kadınlar, yürüyüş sırasında ‘Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz’, ‘Yaşasın kadın dayanışması’, ‘Kadın, yaşam, özgürlük’, ‘Karanlığa teslim olmayacağız’ sloganları attı.
Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde yapılan basın açıklaması öncesinde, 6 Şubat depremlerinin ardından yardım isteyen vatandaşların ses kayıtları dinletilirken; depremde hayatını kaybedenler için saygı duruşunda bulunuldu. Saygı duruşu sırasında bazı kadınların ağladığı görüldü.
DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı’nın da katıldığı eylemde kadınlar adına açıklamayı Genel-İş Sendikası İzmir 8 No’lu Şube Başkanı Deniz Şahin Gümüştekin okudu.
“DEPREM FELAKETİ KADINLARIN YÜKÜNÜ ARTIRMIŞ, KADINLARI TEMEL İHTİYAÇLARA ERİŞEMEZ HALE GETİRMİŞTİR”
Bu yıl 8 Mart’ı büyük bir ekonomik, sosyal ve siyasal krizin yanı sıra tüm Türkiye’yi derinden sarsan deprem felaketiyle karşıladıklarını belirten Deniz Şahin Gümüştekin, şunları söyledi:
“Tıpkı salgın döneminde olduğu gibi deprem kadınları ve kız çocuklarını daha fazla etkilemiş, kadınları sevdiklerinin acısıyla yaşamı yeniden kurmaya, geride kalanların yaşamını idame ettirmeye zorlamış ve depremin fiziksel, psikolojik yüküyle baş başa bırakmıştır. Bir doğa olayı olan deprem, hükümetin rantçı politikaları ve deprem sonrasındaki organizasyonsuzluğu nedeniyle felakete dönüşmüştür. Bu felaket kadınların yükünü artırmış, kadınları temel ihtiyaçlara erişemez hale getirmiştir. Barınma başta olmak üzere su, tuvalet ile hijyen malzemelerine erişim, aradan geçen bir aylık sürede dahi giderilememiştir. Siyasi iktidar, salgında olduğu gibi, deprem felaketinde de toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik, kadınları koruma ve destekleme mekanizmalarını hayata geçirmemiştir. Depremden etkilenen vatandaşları ve kadınları, depremin yıkıcı sonuçlarıyla baş başa bırakmıştır. Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik kamucu sosyal politikalar, bölgedeki yaraların sarılmasında öncelikli olmalıdır” dedi.
“MÜCADELEYİ YÜKSELTECEĞİZ”
Türkiye’de kadınların, geçmişten bugüne, her türlü eşitsizliğe ve ayrımcılığa karşı, eşdeğer işe eşit ücret diyerek, başta çalışma hayatında, işyerlerinde, sokakta ve yaşamın her alanında, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için mücadeleye devam ediyor. Bugün depremin açtığı yaraları sarmak için de ülkenin dört bir yanında kadınlar ekonomik kriz ve depremin getirmiş olduğu eşitsizlikleri, yoksunlukları, acıları gidermek için dayanışmayı ilmek ilmek örüyor. Kadın mücadelesi, yaşamın her alanında değiştirmeye ve dönüştürmeye devam ediyor. Bizler erkek egemenliğine, eşitsizliklere, ayrımcılığa, şiddete ve tacize, nefret söylemine, karar mekanizmalarından dışlanmaya ve yok sayılmaya karşı mücadeleyi yükselteceğiz.”
“GÜVENCELİ İŞ, GÜVENLİ YAŞAM KOŞULLARI SAĞLANMALIDIR”
Gümüştekin, açıklamalarının ardından kadınların taleplerini şöyle sıraladı:
“Çalışma hayatında kadına yönelik her türlü ayrımcılık terk edilmeli, güvenceli ve insan onuruna yaraşır işler yaratılmalıdır. Depremden etkilenen kadınların istihdama katılmaları için özel önlemler alınmalıdır. Kadın istihdamında tek seçenekmiş gibi sunulan esnek- güvencesiz ve kayıt dişi çalıştırmaya son verilmeli, güvenceli iş, güvenli yaşam koşulları sağlanmalıdır.
“KADINLARIN İSTİHDAMA KATILIMININ ÖNÜNDEKİ ENGELLER KALDIRILMALIDIR”
Kadınların istihdama katılımının önündeki engeller kaldırılmalıdır. Bakım ve ev işi yükünü alacak ücretsiz, nitelikli kreş ve yaşlı bakım evleri yaygınlaştırılmalı, erkek işçiler de kreş imkânlarından faydalanmalıdır. Bu talepler deprem bölgesinde de hızla hayata geçirilmelidir.
Barınma en temel haktır. Deprem bölgesinde hızla kadınlara güvenli barınma imkânı sağlanmalıdır. Kadınlar ve kız çocukları için güvenli yaşam alanları oluşturulmalıdır. Deprem sonrası artacak olan şiddet, taciz ve istismara karşı özel önlem alınmalıdır.
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ VE 6284 SAYILI YASA ETKİN BİR ŞEKİLDE UYGULANMALIDIR”
Kadın ve kız çocuklarının temel ihtiyaçlarından olan hijyen kiti, mama ve bez gibi ürünlerin ücretsiz, düzenli ve sürekli bir şekilde deprem bölgesine ulaşması organize edilmelidir.
İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa, etkin bir şekilde uygulanmalıdır.
ILO 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi onaylanmalıdır.
Toplumsal cinsiyet eşitliği çalışma yaşamı başta olmak üzere yaşamın her alanında hayata geçirilmelidir.
Kamu hizmetleri başta kadınlar ve kız çocukları olmak üzere, eşitsiz ve korunması gereken gruplar için yeniden organize edilmelidir.
Depremde yakınlarını kaybeden, hayatını yeniden kurmaya çalışan, depremin getirdiği bütün zorluklarla mücadele eden, depremden etkilenen başta kadınlar olmak üzere, herkesle dayanışma içinde olduğumuzu iletiyor, ‘Dayanışma Yaşatır’ diyoruz.”
Yorum Yazın