Kadın cinayetlerinin gölgesinde 8 Mart
Türkiye, kadın cinayetlerinin gölgesinde 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutlamaya hazırlanıyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir Sözcüsü Sanem Deniz Kural, kanunların etkin şekilde uygulanmadığını belirterek, 2018 yılının ilk iki ayında 75 kadının öldürüldüğünü belirtti. İnternette en çok aranan sözcük feminizm
- Ege Postası
- 06.03.2018 - 10:53
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, bu yıl da kadına yönelik şiddetin gölgesinde kutlanacak. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun basına yansıyan olaylardan topladığı verilere göre, 2017 yılında 409 kadın öldürüldü. 2018'in Şubat ayında ise 47 kadın, erkek şiddeti sonucu hayatını kaybetti. Platformun yaptığı araştırmalara göre kadınlara yönelik artan şiddetin nedenlerinin başında, yasaların uygulanmaması yer alıyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir Sözcüsü Sanem Deniz Kural, 2016 yılı ile 2017'yi kıyasladıklarında aradaki farkın kendilerini ürküttüğünü söyledi. Geçen Ocak ayında 28, şubat ayında ise 47 kadının öldürüldüğünü anımsatan Kural, bu kadar ciddi rakamlara ilk kez tanık olduklarını ifade etti. Kadın haklarına yönelik kazanımların olduğu dönemlerde kadın cinayetlerinin, kadına yönelik şiddetin azalma yönünde olduğunu gözlemlediklerini açıklayan Sanem Deniz Kural, "Bunun en bariz örneği 2011 yılı. 2011 yılı kadın cinayetlerinin düşüşe geçtiği tek yıl. Çünkü bu yıl, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun tasarısı görüşüldü ve tasarı 2012 yılının hemen başında yasalaştı. Kadına yönelik şiddetin durdurulacağı söylemi bile kadın cinayetlerinin azalmasında etkili oldu" dedi.
'KANUN ETKİN ŞEKİLDE UYGULANMADI, CİNAYETLER ARTTI'
Kadınların büyük umutlarla bekledikleri 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun çıktıktan sonra kadın cinayetlerinin arttığını vurgulayan Sanem Deniz Kural, "Tasarı kanun halini aldıktan sonra cinayetler arttı. Çünkü kanun etkin şekilde uygulanmadı. Tam bir yıl boyunca kanunun yönetmeliği uygulanmadı" diye konuştu.
Kolluk kuvvetlerinin bu kanunu nasıl uygulayacaklarını bilmediklerini kendilerine söylediklerini aktaran Kural, "Kazanımların olması kadın cinayetlerini nasıl geriye doğru götürüyorsa, haklara yönelik saldırıların olması da cinayetleri arttırıyor. 2017'nin Ekim ayında 40 kadının cinayete kurban gittiği dönemde müftülük yasası çıktı. Kadın haklarının geriye gittiği dönemlerde bu tür uygulamalar kadınlara şiddet olarak geri dönüyor" dedi. Şubat ayında 47 kadının öldürülmesinin tesadüf olmadığını söyleyen Kural, Türkiye'nin şu an ölümlerin, savaşın olduğu bir ortamdan geçtiğini ifade etti.
'ÇAĞ DIŞI YASALAR KONUŞULUYOR'
OHAL başladığı günden bu yana kadın cinayetlerinin hiç azalmadığını vurgulayan Kural, toplumsal baskıların, toplumsal şiddetin olduğu ortamlarda kadına yönelik şiddetin de arttığını kaydetti. Ayrıca kadına yönelik politikaların geriye çekilmesinin de şiddetin artmasında en büyük etken olduğunu vurgulayan Kural, şunları söyledi:
"Bu dönem, hadım ve idam gibi aslında çağ dışı bazı yasa önerileri tartışılıyor. Türkiye'nin imzacısı olduğu uluslararası sözleşmeler var. Lanzarote Sözleşmesi gibi. Bunların Türkiye'deki yasalara uyarlanması gerektiğini ifade ediyorduk. Ama ne olduysa, birden bire hadım yasası gündeme geldi. Aslında çocuk istismarları olaylarında sürekli ceza indirimlerinin uygulanmaya çalışıldığı, hatta faillerin cezasız bırakıldığı, cezasızlıkla sonuçlanan çok fazla örnek görüyorduk. Ama birden önümüze hadım yasası çıktı. Oysa şu anda yürürlükte olan yasalar bile etkin şekilde uygulansa, indirimlerin uygulanmaması için ceza kanunlarında buna göre düzenlemeler yapılsa çocuk istismarının önüne geçilebilir. Biz şu an modern topluma uymayan yasalarla sürekli karşı karşıya getirilmek zorunda değiliz. Çocuk istismarı, kadına yönelik şiddet gibi suçlar aslında çok toplumsal sorunlar. Fiziki bir takım hastalıklardan kaynaklanan suçlar değil bunlar."
'EN ÇOK ARANAN SÖZCÜK FEMİNİZM'
Yaşanan çocuk istismarı ile kadın cinayetlerinin önüne geçmenin, aslında basit adımlarla mümkün olacağını vurgulayan Kural, öncelikle istismarı teşvik edecek şeylerden vazgeçilmesi çağrısında bulundu. Bu tür olayları bitirmek için çok bütünlüklü bir bakış açısının gerekliliğine dikkat çeken Kural, şunları söyledi:
"Bunun için çok bütünlüklü bir bakış açısı gerekiyor, ama ne yazık ki bizdeki bakış akışı toplumun öfkesini adeta susturmaya yönelik. Hadım, idam gibi bu çağa uymayan cezaları tartışır hale geldik. Bunların son bulması lazım. Kadın hareketi ne diyor diye kulak verilmesi lazım. Her ne kadar kadın cinayetleri, kadına yönelik şiddet arttıysa, 2017 kadın hareketinin çok yükseldiği bir yıl oldu. İnternette en çok aranan sözcük feminizm oldu. Demek ki kadınlar kıpırdanıyor. Bu bizim verilerimizde de ortaya çıkıyor. Kadınlar en çok kendi hayatlarına dair karar vermek isterken öldürülüyor. Kadınlar aslında modern topluma ayak uydurmaya çalışıyor ama karşılarında duvar gibi erkek egemenliği var. O nedenle hakları alamadıkları için şiddetin en ağır biçimiyle bedel ödüyorlar."
'ÇÖZÜM ASLINDA BASİT'
6284 sayılı yasaya yönelik ciddi saldırılar olduğunu ifade eden Sanem Deniz Kural, kadın haklarının kazanımı açısından önemli bir yere sahip olan bu kanunun sürekli 'yuva yıkan kanun' gibi gösterildiğini savundu. Oysa bu kanunun etkin şekilde uygulanması halinde birçok kadının hayatının kurtulacağını ifade etti. Bazı şeylerin bu kadar basit olduğunun altını çizen Kural, iletişim çağında olunmasına rağmen bir kadının sessini duyurmakta zorlandığını kaydetti. (DHA)
Yorum Yazın