MHP'li Kalyoncu, yağışın sele dönüşmemesi için acil alınması gereken 12 maddeyi sıraladı
MHP İzmir Milletvekili Prof. Dr. Hasan Kalyoncu, TBMM’de sel önlemleriyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Kalyoncu, iklim değişikliği söz konusu olunca ilk akla gelen yağış rejiminin değişimi olduğundan bahsederken, kurak geçen dönemin ardından yağışların İzmir başta olmak üzere bazı şehirlerde su baskınlarına yol açtığını hatırlattı. Kalyoncu, bu çerçevede, yağışın sele dönüşmesini önlemek amacıyla alınması gereken acil tedbirlere ilişkin 12 maddelik önerisini sıraladı. Kalyoncu, yine iklim değişikliğine bağlı olarak su sorununa karşı alınması gereken 18 maddelik çözüm önerisini sundu.
- Ege Postası
- 11.02.2021 - 17:32
EGEPOSTASI- Türkiye Cumhuriyeti ile İsviçre Konfederasyonu arasında Tarım Anlaşması üzerine MHP Grubu adına söz alan İzmir Milletvekili Prof. Dr. Hasan Kalyoncu, önemli açıklamalarda bulundu.
Türkiye ile İsviçre arasında devam eden Tarım Anlaşması'nın güncellendiğini anlatan Kalyoncu, “Milliyetçi Hareket Partisi olarak Türk tarımının gelişmesi için ikili ve çok taraflı uluslararası iş birliklerini önemsiyoruz ve bu anlaşmanın onaylanmasını yerinde buluyoruz. Ayrıca, tarım alanında Türk devletleriyle yapılacak iş birliği çalışmalarını gerekli görüyoruz. Türk dünyasının birlikte güçlenmesi için birlikte çalışmaya devam etmesi ve çalışma alan ve konularını genişletmesi lazımdır. Bu minvalde güçlenecek iş birliği, Türk'ün Türk'e dost olduğu gerçeğinin somut ve maddi sonuçlarını görmemizi sağlayacaktır. Türk dünyasının tarım alanında da yapacağı iş birliği tarihî, kültürel, ekonomik ve askerî ortak çalışmaların yanında, geleceğin dünyasına birlikte hazırlanmamıza hizmet edecektir çünkü gelecek günler, küresel ısınma ve iklim değişikliği dolayısıyla gıda güvenliğini stratejik bir sorun olarak daha belirgin şekilde önümüze çıkaracaktır. Gıda güvenliği, sağlıklı ve yeterli gıda maddesine erişimi de içermektedir. Bu sebeple, Türk dünyasının tarım ve hayvancılıkta iş birliği içinde olması kıymetlidir, gereklidir ve hayatidir.” dedi.
O UYGULAMA TİTİZLİKLE DENETLENMELİ
Ülkemizdeki tarımın verimliliğinin artırılmasına yönelik başarılı çalışmalr olduğunu vurgu yapan Kalyoncu, “Ülkemizin tarımsal üretiminin ve verimliliğinin artırılması konusunda yürütülen başarılı çalışmaların yanı sıra atılması gereken birçok adım bulunmaktadır. Örneğin, devletin mülkiyetinde bulunan tarım arazilerinin çiftçiye kiralanarak üretim sürecine katılması çok yerinde bir uygulamadır fakat bu uygulamanın titizlikle denetlenmesi, amaç dahilinde kullanılmasının sağlanması gerekmektedir. Ayrıca ülkemizin tarım arazilerinin ve su kaynaklarının sağlıklı bir envanterinin bir an evvel çıkartılması ve iklim değişikliği gerçeği göz önünde tutularak ürün desen planlamasının güncellenmesi gerekmektedir.” dedi.
YAĞIŞIN SELE DÖNÜŞMESİNİ ÖNLEMEK AMACIYLA ALINACAK TEDBİRLER!
İklim değişikliği söz konusu olunca ilk akla gelen yağış rejiminin değişimi olduğuna dikkat çeken Kalyoncu, “Bugünlerde kurak geçen bir kışın sonuna gelirken yaşanan yağışlar seçim bölgem olan İzmir başta olmak üzere bazı şehirlerimizde su baskınlarına yol açmıştır. Bu çerçevede, yağışın sele dönüşmesini önlemek amacıyla alınması gereken acil tedbirlere ilişkin önerilerim 12 madde olarak şöyledir:
1) Kuru dere yataklarından geçen yollarda köprüler yapılmalı ve kuru dere yataklarının getireceği sel hesaplanarak çevresinde önlem alınmalıdır.
2) Kapatılan dere yatakları tekrar planlanmalıdır.
3) Yağış rejiminin değişmesi nedeniyle bir ayda yağan yağmur bir saatte yağabilmektedir. Dere yatakları ve çevresi bu duruma göre yeniden planlanmalıdır.
4) Alt geçit, menfez, toplu ulaşım alanları ve benzeri alanların drenaj sistemlerinin en kötü senaryoya göre planlanması gerekmektedir.
5) Yağmur suyu toplama sistemlerinin kanalizasyondan tamamen ayrılması ve bu hatların yağış rejiminin değişimine paralel olarak planlanması, depolanabilen kısmının depolandıktan sonra şehre zarar vermeden alıcı ortama aktarılması gerekmektedir.
6) Su taşkınlarını önlemek, şehri muhtemel afetlerden korumak için sel kapanları gibi mühendislik uygulamaları yapılmalıdır.
7) Yapılan planlamalara iklim değişikliği kat sayısı hesaplanarak mutlaka eklenmeli ve imar planları bu hesaplamalara göre yapılmalıdır.
8) Dere yataklarının çevresindeki yerleşim gözden geçirilmeli ve riskli alanlar tahliye edilmelidir.
9) Şehirlerde yağmur sularının biriktiği alanlar belirlenerek drenaj sistemleriyle bu birikim tahliye edilmelidir.
10) Dere yataklarına hafriyat ve benzeri malzemelerin kesinlikle atılmasının engellenmesi gerekmektedir.
11) Şehir merkezlerinde kapalı kanallar yerine açık kanal sistemleri tercihen ıslah edilmiş doğal dere yataklarında planlanarak uygulanmalıdır.
12) Cadde, yol ve köprülerde suyun birikmesini engelleyecek drenaj sistemlerinin oluşturulması gereklidir.
SU SORUNUNA 18 MADDELİK ÇÖZÜM ÖNERİSİ
Tarımın su meselesinden bağımsız olarak düşünülemeyeceğini anlatan MHP vakil Kalyoncu, “Küresel ısınma ve iklim değişikliği su kaynaklarımızın korunması ve geliştirilmesi konusunu öncelik hâline getirmiştir. İklim değişikliğine bağlı su sorununa karşı alınması gereken önlemlere ilişkin önerilerim de 18 madde olarak şöyledir:
1) Yer altı barajlarının ve havzalarının oluşturulması. Yer yüzüne düşen yağmuru tutabildiğimiz sürece su sorunu yaşamayacağımız kesindir. Bu konuda daha önceden yapmış olduğumuz teklif Bakanlık tarafından gündeme alınmış ve Türkiye genelinde bu konuda çalışmalar başlatılarak yer altı su barajları oluşturulmaya başlanmıştır.
2) Kaçak su kuyularının bir an önce kontrol altına alınması gerekmektedir.
3) Sulama sistemlerinin kapalı hâle dönüştürülmesi gereklidir.
4) Toprağın değil, bitkinin sulanmasına yönelik sulama sistemlerinin oluşturulması gereklidir.
5) Şehirlerde, sitelerde ve yerleşim birimlerinde yağmur suyu hasadı yapılarak depo alanlarının oluşturulması gereklidir.
6) Park, bahçelerde kullanılan bitkilerin suyu az isteyen türden tercih edilmesi gereklidir.
7) Kayıp kaçak oranlarının bir an önce en alt düzeye çekilmesi zorunludur. Ülkeye baktığınız zaman kayıp kaçak oranlarının şehirlerimizde büyük bir sorun olduğu aşikârdır.
8) Şehir içi alanlarda kullanımın tam denetim altına alınması, bu alanlarda yağmur suyu biriktiren depoların kullanılması gereklidir. Bu alanlar nereler? Park bahçe sulaması, araba yıkama yerleri gibi alanların denetim altına alınması gerekiyor.
9) Tarımda buharlaşmayı önleyecek kapalı sistemler kullanılması gereklidir.
10) Tarım alanlarında sulu tarım ve kuru tarım yapılan alanların yeniden planlanması, ürün desen değişiminin bu ölçütlere göre hayata geçirilmesi gereklidir.
11) Atık su arıtma tesislerinden çıkan suyun tekrar sisteme entegre edilmesi, sağlanması gerekiyor. Atık su arıtma tesisinden gelen suların en azından tarım, park, bahçe ve evdeki kullanma suyu üzerinde kullanılabilmesi sağlanmalıdır.
12) Tuvaletlerdeki su haznelerinin yeniden düzenlenmesi ve haznedeki su miktarının yeniden ayarlanması gereklidir.
13) Musluklarda süresi ayarlanmış sensörlü muslukların yaygın şekilde kullanılması sağlanmalıdır.
14) Su tasarrufu için bilgilendirme ve kamu spotları yapılması gereklidir.
15) En önemli konulardan bir tanesi, eğitim müfredatında su tasarrufu ve çevre eğitimine ağırlık verilmesi gereklidir. Çünkü eğitimle beraber çocuklarımıza bu alışkanlıkları ve çevre sevgisini, su tasarrufunu kazandırdığımız zaman, ileriki zamanlarda bu ülkeye artı olarak geri dönüş sağlayacaktır.
16) Dirençli tarım kentleri oluşturulması gereklidir. Bunu daha önceki konuşmalarımızda ayrıntılı bir şekilde anlattık.
17) Şehirlerimizin dirençli şehir hâline getirmek üzere yeniden planlanması yapılmalıdır. Dirençli şehirler dediğimiz zaman sadece su bağlamında değil tüm afetlere karşı dayanıklı, insanımızın can ve mal kaybını korumaya alacak yapılanma şeklinde karşımıza çıkmaktadır.
18) Su kanununun gecikmeden, bir an önce Meclis tarafından çıkarılması gerekmektedir.
Bu önerilerimizin bir kısmı bakanlıklar tarafından uygulanmaya konulmuş, bazı belediye meclislerinde de gündeme getirilmiştir. Ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanlığının, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nde yaptığı değişiklikle de yağmur hasadı zorunlu hâle getirilmiştir. “
YAŞANAN OLUMSUZLUKLARA ‘AFET’ DEYİP GEÇEMEYİZ
Küresel ısınma ve iklim değişikliği birçok farklı sorunla birlikte kendisini gösterdiğini ifade eden Kalyoncu, “Bugüne kadar yapılanlar da yetersiz kalmaktadır. Yaşanan olumsuzluklara ‘afet’ deyip geçemeyiz veya sadece suçluyu arayarak çare bulamayız. O sebeple, öncelikle Türkiye nüfusunun büyük bölümünün yaşadığı şehirlerimizin birer dirençli kent hâline getirilmesi gereklidir. Şehirlerimizin imar planları, iklim değişikliği katsayısı hesaba katılarak yenilenmelidir. Yaşanan ve bundan sonra yaşanması beklenen fırtınalara karşı mevcut çatı sistemlerimiz gözden geçirilmeli, çatı üzerine monte edilmiş güneş enerji sistemleri ile televizyon antenleri ve tabelalar, yeni gerçeklere uygun hâle getirilmelidir. Bugün alınacak tedbirler maliyet gerektirmektedir, ancak bu tedbirler alınmazsa yaşanan afetlerin zararının giderilmesi emin olun daha pahalıya mal olacaktır.” diye konuştu.
ÖNLEM ALABİLMEK ELİMİZDEDİR
Yaşanacak fırtına, su baskını veya susuzluk, birer afet hâlinde yaşandığında parasal maliyetin yanı sıra insanımızın can ve mal güvenliği ile hayat kalitesini de tehdit ettiğini belirten Kalyoncu, “Tarımsal üretimin sürekliliği sağlanırken verimliliğinin artırılması ve çiftçilerimizin hayat standartlarını yükseltmek amacıyla dirençli tarım kentleri modelinin uygulanması gerekliliğini de yeniden ifade etmek istiyorum. İklim değişikliği dünyamızca yaşanan küresel bir sorun durumunda olup çeşitli olumsuzlukları beraberinde getirmektedir. Bu sorunları ülke olarak tek başımıza çözmemiz mümkün değildir. Fakat meydana gelecek olumsuzlukları öngörerek önlem alabilmek elimizdedir. Bu sebeple yağış rejimindeki, fırtınalardaki ve sıcaklıklardaki değişimler felaket olarak nitelendirilerek geçiştirilmemeli. Tüm bu olumsuzluklar birer risk olarak öngörülerek önlem alınmalıdır. Unutmayalım ki halk için afet olan potansiyel tehditler, yöneticiler ve ilgili kurumlar açısından önlem alınması gereken risklerdir. Tedbirler buna göre planlanmalıdır.” dedi.
ÇEVRECİLİK VATAN SEVGİSİYLE OLUR!
Kalyoncu, “Çevreciliği her türlü yatırıma karşı çıkma şeklinde anlamadan, vatan sevgisiyle ve gelecek nesillere havası, suyu ve toprağıyla sağlıklı bir ülke bırakma sorumluluğu ile ele almalıyız! Çünkü çevrecilik milliyetçilik!” dedi.
Yorum Yazın