Dolar 34,6429
%0.25
Euro 36,4993
%0.55
Altın 2.931,280
%0.46
Bist-100 9.645,00
%-0.15

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Meslek örgütleri: Gölmarmara'daki kaza değil katliam

Meslek örgütleri: Gölmarmara'daki kaza değil katliam

İZMİR'de sendikalar ve meslek örgütleri, Manisa'nın Gölmarmara İlçesi'nde 15 tarım işçisinin hayatını kaybettiği kazanın, 'kaza değil katliam' olduğunu belirterek, yapılması gerekenler konusunda hazırlanan raporların siyasi çabaya dönüşmediğini, denetimsizliğin devlet politikası haline geldiğini söyledi. İzmir'de meslek örgütlerinden ortak görüş

  • Ege Postası
  • 08.07.2015 - 13:25
İzmir'de Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ile Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) tarafından, Manisa'nın Gölmarmara İlçesi'ne bağlı Hacıveliler Köyü'ndeki trafik kazasında, açık kasa kamyonetle taşınan, Salihli'nin Çökelek Köyü'nde yaşayan 13'ü kadın 1'i çocuk 15 tarım işçisinin hayatını kaybetmesi üzerine basın toplantısı düzenledi. KESK İzmir Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Ulus Bozkır, ölümlerin iktidarın işçi sağlığı ve iş güvenliği konusundaki tutumundan kaynaklandığını öne sürdü. Bozkır, şöyle konuştu: 

“Hemen her sektörde kanıksanan iş cinayetleri, insana verilen değer ile değil, rakamlarla değer bulmakta ve basında yer almaktadır. Barınma, ulaşım, beslenme, altyapı gibi asgari insanca yaşama koşullarının neredeyse hiç olmadığı tarım sektöründe, mevsimlik tarım işçilerinin çalışma koşulları, AKP döneminde ortaçağ kölelik koşullarına dönmüştür. Adıyaman ve Isparta Yalvaç'taki mevsimlik tarım işçilerinin, Soma'da, Ermenek'te, Şırnak'taki madencilerin, Mecidiyeköy'deki inşaat işçilerinin ya da hemen her gün bir ya da iki kişinin bir işyerinde hayatını kaybetmesi, iktidarın işçi sağlığı ve iş güvenliği konusundaki aymaz tutumunu ortaya sermektedir."

"KADER DEĞİL KATLİAM"

Bozkır, iş kazalarının kader değil katliam olduğunu belirterek, “Duble yolların, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun hiçbir şey ifade etmediğini bir kez daha gördük. Bu bir kaza değildir, bu bir kader değildir, bu bir katliamdır. Tarım işçileri, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun dışında bırakıldığı için, dışa bağımlı tarım politikaları uygulandığı için, yoksullaştırılan köylüler ucuz işgücü haline getirildiği için, güvencesiz, çok düşük ücretlerle uzun süreli çalışmaya mahkum bırakıldıkları için, bu katliamın sorumlusu iktidardır" dedi. 

"İKTİDAR KADIN DÜŞMANI"

Ulus Bozkır, iktidarın kadın politikası nedeniyle kadınların sosyal güvenceden yoksun çalıştığını öne sürerek, "Herhangi bir nedenle her gün en az beş kadının erkek şiddetine maruz kaldığı, en az bir kadının öldürüldüğü ülkemizde, katillere tahrik indirimi veren, 13 yaşındaki kız çocuğunun rızası olduğunu söyleyebilen yargı, iş cinayetlerinde de benzer tutum içinde sermayeden, patronlardan ve siyasi sorumlulardan yana kararlar verebilmektedir. Gerici zihniyetle beslenen, kadınları eğitimden, çalışma ve toplumsal yaşamdan kopararak, küçük yaşta imam nikahını meşrulaştıran, güvencesiz ve ucuz işgücü haline getirmek isteyen, ölümü kader haline getiren emek ve kadın düşmanı tüm politikaları reddediyoruz" diye konuştu. 

“RAPOR VAR AMA SİYASİ ÇABA YOK"

TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Genel Sekreteri Melih Yalçın da meslek örgütü olarak yapılması gerekenler konusunda sayısız rapor hazırladıklarını, ancak iktidarın çabasına dönüşmediği sürece hayata geçmediğini söyledi. Yalçın, şöyle konuştu:

“Meslek odası olarak iş güvenliği konusunda sayısız raporumuz var. Bu politik bir karardır. İş gücünün azaltılarak ekonominin çarkının döneceğini iddia eden büyümenin, rantın ve ekonominin güçleneceğini düşünen bir zihniyetin politikasıdır. Raporlar, tek parti hükümeti tarafından sürekli sümenaltı edildi. Bu dönem onların tek başına iktidarı son buldu. Bu hepimiz için bir fırsattır. Şu an itibariyle hem tarım hem fabrika işçilerinin hem de madencilerin çalışmalarını insanca yaşanılabilir bir seviyeye çekilmesi için çabamız yeterli değil. Rapor yayınlıyoruz, ancak bunun siyasi bir çabaya dönüşmesi gerekiyor. Büyüme ve kalkınma yalanı ile daha ucuz işgücü yaratılmak için insan yaşamı hiçe sayılıyor." 

"BİRİLERİ PARA KAZANSIN DİYE"

Melih Yalçın, tarımda asgari ücret uygulamasının getirilmesini, sigortanın zorunlu tutulmasını isterken, “Devlet isterse bazı şeylere göz yumuyor. Göz yummazsa, duble yolda giderken o kasadaki işçiler trafik polisi tarafından görülüp trafikten men edilirse bunlar yaşanmaz. Ciddi kalkınma var ama bir kısım büyüyor. Devletin derdi sadece birileri para kazansın, ekonomi dönsün ve büyüme olsun" dedi.

"DENETİMSİZLİK DEVLET POLİTİKASI OLMUŞ" 

Ziraat Mühedisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Tuncer Taneli, tarımda kamu denetiminin olmadığını, denetimsizliğin devlet politikası haline geldiğini belirterek, "Üretim deseni planlaması yok. Üretilen ürünlerin kimin tarafından alınacağı, kaç elden geçeceği bilinmiyor. İşçinin hak ettiği payı almadığı görüyoruz. Türkiye'de 500 bin gezici tarım işçisi var. Bu insanların ne tür koşullarda yaşadığı, nasıl çalıştığı bilinmiyor. Denetimsizlik devlet politikası olmuş. Naylon plastik çadırlarda yaşıyorlar, çocukların eğitimi yok" diye konuştu. (Elif Demirci/DHA)

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.