Şehit Gazetici Hasan Tahsin anıldı

İZMİR'in işgali sırasında, düşmana ilk kurşunu atarak milli mücadeleyi başlatan Şehit Gazeteci Hasan Tahsin, Konak'taki İlk Kurşun Anıtı önünde düzenlenen törenle anıldı. Son iki yıldır devlet kurumlarında yayılan, gazetecileri ve sarı basın kartını itibarsızlaştıran akreditasyon uygulamasından vazgeçilmesini isteyen İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Misket Dikmen, gazetecilere yapılan saldırıları kınadı.

Ege Postası
15.05.2015 - 13:36

İZMİR- İzmir'in işgalinin başladığı 15 Mayıs 1919 tarihinde Yunan askerlerine ilk kurşunu atan ve şehit edilen Gazeteci Hasan Tahsin, İzmir Konak Meydanı'ndaki İlk Kurşun Anıtı önünde düzenlenen törenle anıldı. Törene, İzmir Vali Yardımcısı Mustafa Harputlu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Sırrı Aydoğan, Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş, MHP Grup Başkan Vekili ve İzmir milletvekili Oktay Vural, İzmir Gazeteciler Cemiyeti eski Başkanı Atilla Sertel, Türkiye Gazeteciler Sendikası İzmir Şube Başkanı Halil Hüner, Basın Yayın Enformasyon İzmir İl Müdürlüğü Şube Müdürü Tarık Çiçek, MHP ve Vatan Partisi İzmir milletvekili adayları, Şehit Gazeteci Hasan Tahsin Ortaokulu öğrencileri, Basın Yayın Enformasyon Bölge Müdürlüğü yetkilileri, Ege Ordusu Komutanlığı adına Tuğgeneral Yılmaz Yıldırım ve gazeteciler katıldı. Anıta İGC Başkanı Misket Dikmen çelenk bıraktı. Ayrıca, DSP ve Vatan Partisi de çelenk koydu. Vatan Partisi adına çelenk koyanlar arasında İzmir'den milletvekili adayı olan gazeteciler Ümit Zileli ve Hulki Cevizoğlu da yeraldı.

Törende konuşan İGC Başkanı Misket Dikmen, Konak Meydanı'nda 96 yıl önce atılan il kurşunun gururlu bir sonun başlangıcı olduğunu söyledi. Konak Meydanı'nın ulus olma yolunda ilk kurşunun atıldığı meydan olduğunun belirten Dikmen “O ilk kurşun Türk ulusunun özgürlük simgelerinden biridir. Hasan Tahsin özgür bir ülke için, özgür bir millet için canını feda etmiştir. Hasan Tahsin sadece gazetecilerin değil, İzmir'in İzmirlilerin de onurudur. Aynı inanca sahip birçok gazetecimiz ise basın özgürlüğüne sıkılan kurşunların hedef olmuştur. Basın, düşünce ve anlatım özgürlüğüne, toplumun bilgi edinme, haber alma hakkına inancın bedelinin nice yürekli gazeteci yaşamlarıyla ödemiştir" dedi.

Dikmen, basın ve ifade özgürlüğünün önündeki engeller, sansür ve otosansür, ilerleyen teknolojiye rağmen gerileyen haklar, ağırlaşan çalışma koşulları ve ülkedeki baskılar gibi sorunlara her geçen gün yenilerinin eklendiğini söyledi. Son iki yıldır Türk basını olarak 'akreditasyon' gibi çağdışı bir uygulamayla daha mücadele etmeye başladıklarını belirten Dikmen “Hükümet'in kendinden olmayanı yok sayma anlayışından doğan akreditasyon uygulaması, halkın haber alma özgürlüğünü direkt olarak engellediği gibi gazetecilerin ve sarı basın kartının da itibarsızlaştırılması amacı taşıyor. Devletin tüm kurumlarına sirayet eden ve sıklıkla uygulanan akreditasyon basın ve ifade özgürlüğüne ağır bir darbe vurmaktadır. Bu uygulamadan bir an önce vazgeçilerek, halkın haber alma özgürlüğünün önündeki tüm engellerin kaldırılmasını istiyoruz" dedi.

Son dönemlerde meslektaşlarının sözlü ve fiili saldırılara maruz kaldığına dikkat çeken Dikmen, bunun son örneğinin Soma'da maden işletmesinin güvenlikçileri tarafından yapıldığını söyledi. Dikmen “Gazetecilere saldıranları, engelleyenleri buradan kınıyoruz. Meslektaşlarımız sahipsiz değildir. Ağır, zorlu mesleki koşullar içinde umutlarımızı yitirmeden, mesleğimizin olmazsa olmazlarından ödün vermeden, ulusça birlik ve berabelik inancıyla mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz" dedi.