Yarımada’ya Bir Darbe Daha!
CHP’li Güler, “yeni taş ocağı izni ile Çeşme’nin doğal güzelliklerine ve turizm değerine bir darbe daha vurulmaktadır!”
- Ege Postası
- 28.05.2014 - 10:51
İşletmesine izin verilen taş ocağının, Yarımada’nın su gereksinimini karşılayan Kutlu Aktaş Barajı’nın koruma alanı içerisinde olduğunun altını çizen Güler, “yeni taş ocağı izni ile Çeşme’nin doğal güzelliklerine ve turizm değerine bir darbe daha vurulmaktadır” dedi.
Su kaynakları ve zeytinlik alanlar tehdit altında!
Taş ocağına ilişkin projenin bir çok eksiklikleri ve soru işaretlerini barındırdığını belirten Güler şöyle dedi: “Reisdere ve Germiyan Mahallesi’nde üçüncüsü açılacak olan taş ocağı maden izni başta yöre insanı olmak üzere kamuoyunda büyük endişelere neden olmuştur. Projede ÇED raporuna gerek görülmemesi, açılacak madenin Kutlu Aktaş Barajı’nın koruma alanı içerisinde bulunması nedeniyle DSİ görüşünün olmaması akla ilk gelen sorular. Yine tozluluğun ölçüm hesaplanmasında Çeşme Meteoroloji İstasyonu yerine söz konusu alana çok daha uzak mesafedeki Selçuk İstasyonu verilerinin kullanılması gibi pek çok konu kamu vicdanında yanıt bekleyen sorulardır. İzin verilen taş ocağının Yarımada’ya içme ve kullanma suyu sağlayan Kutlu Aktaş Barajı’nı tehdit etmesi vahim bir sorun. Çünkü bu yıl yağışsız geçen kış ayları ve kurak geçeceği öngörülen yaz ayları göz önüne alındığında, Yarımada’nın içme ve kullanma suyu kaynaklarını tehdit edecek böyle bir girişimin sonuçları çok daha vahim olacaktır. Ayrıca tesisten gerek patlatma gerekse ocaktan çıkan kalkerin, kırılıp elenmesi, stoklaması, yüklenmesi ve taşınması sırasında çıkacak tozdan zarar görecek zeytin alanları var. Konu tüm yönleriyle yöre insanını ve kamu vicdanını rahatsız etmiş, akıllara kuşku düşürmüştür. Konunun, projenin kamu yararı – çıkarı lehinde titiz ve eksiksiz bir şekilde incelenmesi, soruna telafisi mümkün olmayan sonuçlar yaşanmadan çözüm bulunması zorunludur.”
İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler’in Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığına verdiği yazılı soru önergesinde yanıt bekleyen sorular şunlar:
Projesine onay verilen maden ocağının Kutlu Aktaş Barajı koruma alanı içerisinde kaldığı ve bu anlamda içme ve kullanma suyu kaynaklarını tehdit ettiği doğru mudur'
Konuya ilişkin Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nün(DSİ) görüşü alınmış mıdı? DSİ’nin raporu varsa ne yöndedi? Yoksa bu bir eksiklik değil midir'
Projede, tesisten gerek patlatma sırasında gerekse ocaktan çıkan kalkerin kırılıp elenmesi ve taşınması sırasında ortaya çıkacak tozumanın hesaplanmasında; bölgenin hemen yanı başında bulunan Çeşme Meteoroloji İstasyonu yerine çok uzakta bulunan Selçuk İstasyonu verilerinin kullanılmasının nedeni nedir'
Proje onayı verilen tesisin kurulacağı yerin 1. derece yangına hassas bölge olması bağlamında ne gibi tetkik çalışmalar yapılmış buna göre ne gibi önlemler alınmıştı? Bunlar nelerdir'
Kurulması öngörülen tesisin Germiyan ve Reisdere mahallelerinde, mera alanında olduğu doğru mudur'
Eksiklikleri ve kusuru bulanan projeye onay veren, iş ve işlemlerde imzası bulunan yetkililer hakkında ne gibi işlemler yapılacaktır'
Yargıya intikal eden konu sonuçlandırılıncaya kadar yapılan iş ve işlemleri durdurmayı planlıyor musunuz'
Çeşme'nin suyunu tehtid eden kalker ocağı yargıya taşındı
İZMİR'in Çeşme İlçesi'ndeki, yarımadanın içme suyu ihtiyacını karşılayan Kutlu Aktaş Barajı'nın koruma mesafesindeki 27 hektarlık alana yapılmak istenen kalker ocağı tepkilere neden oldu. Köylüler konuyu yargıya taşırken alanın mera olduğu, rüzgar yönü hesaplamalarında Çeşme değil Selçuk'ta bulunan meteoroloji istasyonundan veri alındığı ortaya çıktı.
Çeşme'nin bir süre önce mahalleye dönüştürülen 240 hane, 1020 nüfuslu Germiyan Köyü'ne 3 kilometre mesafedeki Kutlu Aktaş Barajı havzasındaki dere yatağına kalker ocağı açılması izni verildi. Yıldan 300 bin ton kalker çıkartılması planlanan ocağa valilik tarafından verilen 'Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) gerekli değildir' raporu köylüleri isyan ettirdi. Germiyan Mahallesi Muhtarı Şadan Kaya, mahallerindeki merayı hem kendi hem de komşu Reisdere Mahallesi'nin ortak kullandığına dikkati çekip, "Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü'nde kayıtlı, sadece mahallemizde 1348 küçükbaş 241 de büyükbaş hayvan var. Ayrıca mahallemizde zeytincilikle uğraşılmakta. Kalker ocağının neden olacağı toz hem tarım ve hayvancılığı bitirir. Her şeyden önemlisi ocağın neden olacağı tozlar Çeşme Yarımadası'nın içme suyu ihtiyacını karşılayan Kutlu Aktaş Barajı'na karışacak. Bu mahallemizde verilen üçüncü izin. Diğer iki kalker ocağı için daha önce hukuk mücadelesi başlatmıştık. O iki ocak şimdi kapalı. Bu yeni verilen kalker ocağı izni nedeniyle geçen 13 Mart'ta, İzmir 2. İdare Mahkemesi'nde dava açtık. Hukuk mücadelemizi sonu kadar sürdürmekte kararlıyız" dedi.
"RÜZGAR ÖLÇÜM RAPORU NEDEN ÇEŞME'DEN ALINMIYOR'"
Yeni faaliyete geçecek kalker ocağının rüzgar ölçüm değerlerini Selçuk Meteoroloji Müdürlüğü'nden aldığına da dikkati çeken Muhtar Kaya, "Bunu insanları yanıltmak için yapıyorlar. Çeşme'nin rüzgarı sürekli değişen bir yapıya sahip. Sürekli rüzgar alan bir bölge. Neden Çeşme'den bu raporu almıyorlar da Selçuk'tan alıyorla? Buradan çıkan atık pisliği, toz hepsi baraja gidecek. Bu işletme hem baraj havzasında hem de mera alanımızda. Bu işletmelerin mantığı 'Para gelirse gelsin. Nasıl gelirse gelsin. Bunun başka adı yok" diye konuştu.
TOZU BASTIRMAK İÇİN GÜNDE 174 TON SU GEREK
ÇED gerekli değildir kararının iptal edilmesini isterken yargılamanın duruşmalı yapılmasını talep ettiklerini vurgulayan Muhtar Kaya, resmi kayıtlarda "Ali Tekin Kalker Kırma Eleme Tesisi" olarak geçen ocaktan çıkartılacak kalkerin kırılıp elenmesi, stoklama, kamyonlara yüklenmesi ve nakliyesi sırasında çıkacak tozluluğun, alınacak tedbirler ile tamamen veya kabul edilebilir değerlere çekilmesi mümkün olmadığını da savundu. Kaya, bu tesisteki tozun bastırılması için günde 174 ton yani 6 tanker su ihtiyacı olduğunun raporda belirtilmiş olduğunu ancak yöredeki zaten kıt olan su kaynaklarıyla bunu sağlamanın mümkün olmadığını da savundu.
"ÖLÜMLE TEHDİT EDİLDİM" İDDİASI
Kalker ocağına karşı bugüne kadar açtıkları davalarda nedeniyle avukata 15 bin lira borçlandıklarını da aktaran Muhtar Kaya, şöyle devam etti:
"Herhalde mücadelemize devam edebilmek için bundan sonra halkımızdan avukatlık ücreti talep edeceğiz. İsyanımız, burada yaşayan halka danışılmadan, fikirleri alınmadan verilen işletme ruhsatları. Bunlara karşı çıktığım için, ölümle tehdit edildim. 'Seni gömeriz, kimse bulamaz' dediler. Ama bu tehditler bizleri yıldıramaz. Mücadelemize gücümüz yettiği kadar devam edeceğiz."
KÖYLÜLERDEN TEPKİ
Köylülerden Nihat Ünler (62), kalker ocağı mera alanına yapılacağından tarım ve hayvanlıkla uğraşan üreticilerin perişan olacağını ileri sürüp, "Ocağa giden kamyonların neden olduğu toz ve dumandan zaten yetirince etkileniyoruz. Kalker ocağında dinamitlerle yapılan patlatmalar nedeniyle zaten evlerimizde çatlaklar oluştu. Bu patlatmalar evlerimizde neredeyse depremden daha büyük zarara neden oluyor. Acılacak yeni maden ocağı barajı etkileyecek. Ocağın açılacağı yer, baraja giden su yataklarının üzerinde yer alıyor. Reisdere Mahallesi yakınında zeytinliğim var, iki hafta önce gititğimde gördüm, bütün toz o bölgeye gidiyor. Rüzgar genelde güneyden ve kuzeyden eser. Mahallemizdeki çoğu kişinin zeytinliği de kuzeyde. En büyük zarar bu ocaktan gelecek. O söz konusu ocak daha failiyete geçmeden önlem alınmalı" dedi.
Germiyan Mahallesi eski Muhtarı Zafer Çırak (57), "Yeni açılacak taş ocağında lodos havayla birlikte her türlü tozu köyümüze getirecek. Poyraz havada ise şu anda Çeşme Yarımadası'nın kullandığı baraj suyunun üstünde olacak. Biz yıllardır buradaki taş ocaklarıyla mücadele ettik. Ben bu tozun bu kadar zarar vereceğini düşünemiyordum. Kalker ocakları kapanmadan önce klimamın filtresini ayda iki kez temizlerken şimdi yılda bir temizler oldum. Bu ocakların bize hiçbir faydası olmadığı gibi sağlığımızı da etkiliyor" diye konuştu.
Yorum Yazın