'Karşıyaka güzellemesi'
Mahmure Handan hanımın, “İpek siyah mantolu, beyaz beyaz yakalı / Kalbim çarpıyor, sana sana bakalı / Hem cakalısın, biraz da fiyakalı / ne yaman şeysin, ne yaman şeysin Karşıyakalı / ne yaman şeysin, ne güzel şeysin Karşıyakalı” şarkısını dillerinden düşürmeyen Karşıyakalılara, “Biz İzmirli değiliz, Karşıyakalıyız dedirten nedir?
Karşıyaka’nın havası mı? Suyu mu? Sahilindeki tarihi Levanten köşklerinin güzelliği mi? İmbat meltemiyle gelin gibi süzülen palmiyeleri mi? Yoksa sarışın menekşe gözlü genç kızın, kırmızı gülkurusu rujuyla, beyaz mini eteğiyle, Karşıyaka Çarşısında kuğu gibi süzülürken delikanlılara çığlık attıran kendini beğenmiş edası mı? “Biz İzmirli değiliz Karşıyakalıyız dedirten.”
Karşıyaka’da doğmamış olsanız bile ne zaman elinde yeşil kırmızı atkısıyla, yeşil kırmızı beresiyle KSK’nın maçına giden bir Karşıyakalı görseniz, Karşıyakalı olmanın ayrıcalığı hissedersiniz yüreğinizde. KSK’nın kutsal yeşil kırmızı rengi, tanrısal bir tutku gibidir. Karşıyakalı onsuz nefes olamaz onsuz yaşadığını hissedemez.
Bir de maç dönüşü, Karşıyaka İskelesinde vapurdan inen yeşil kırmızı taraftarların çılgınlar gibi “Kaf Kaf” çektiğini görünce, tüyleriniz diken diken olur, kendinizden geçersiniz, çılgınlar gibi “Kaf Kaf” çekmeye başlarsınız ve karşı koymadığınız bu sevgi yüreğinizde ölümsüz bir aşka dönüşür.
Gençliğinde, (1990’lı yıllardı) derin göğüs dekolteli elbisesi, uzun kirpikli kömür karası gözleriyle ve omzundan eksik etmediği yeşil kırmızı fularıyla, Karşıyaka Çarsısında herkesin yüreğini hop indiren hop kaldıran güzeller güzeli ve sosyal demokrat sevdalısı Perihan Abla ile pandemi kısıtlamasından sonra o yaşlı sevimli haliyle Karşıyaka Çarşısında torunuyla el ele kalabalık arasında ayaklarını sürüye sürüye gezinirken karşılaştık…
Ayaküstü kısa bir hoşbeşten sonra her karşılaştığımızda yaptığı gibi aklına kim geldiyse verip veriştirdikten sonra ”Bana bak meclis üyem, (Beni hala Belediye Meclis üyesi sanıyor.) kendisi daha yeni ama o yakışıklı Belediye Başkanınız Dr. Cemil Tugay’a söyle; ara sıra çarşıdaki şu kalabalığın arasına girsin, esnafları dolaşsın, hal hatır sorsun; ‘Yoksa size bir daha oy vermem”