CHP'li yöneticiler Alevilerden özür dilesin!
Dün köşeme taşıdığım yazımda Bayraklı'da bulunan Cemevinin yıllardır kullandığı düğün salonunun kaçak şikayeti ve akabinde çıkan mahkeme kararından sonra yıkım sürecinde CHP'li yöneticilerin kendilerine egöre çabasını ve hukuksuz davranışlarını kaleme almıştım...
Burada yaşananları yakından bilen ve yıllarca takip eden biri olarak yapılanları gördüğümde haksızlıklara karşı daha fazla sessiz kalamayacağımı gördüm ve kaleme aldım.
Dünkü yazımdan sonra CHP içindenbeni arayanlar şaşkınlıklarını dile getirdiler...
Bugüne kadar Cemevi yöneticilerini yakından tanıyan ve orada yapılanları çok iyi bilen bir olarak yaşananlarla ilgili tek bir kelime yazmadım...
Ve bu konuda bir tek söz söylemedim.
Bu konunun hassas bir konu olduğunu düşündüğüm için sorunun Cemevi yönetimi ile Bayraklı Belediyesi arasında çözülmesi gerektiğine inandım...
Ancak son günlerde CHP içindeki bazıları bu yaşananları fırsat bilerek kendilerine siyasi rant elde etmek amacı güderek “Yangına benzin döktüklerini” gördüm.
Yaşananları sakinleştirmek yerine sanki belediye “Cemevi yıkıyor” algısı yarattılar. Basit adli bir olay bir anda siyasi bir hale dönüştü...
Bunu yapanlar ise, CHP'lilerden başka kimse değil... AK Partili ya da MHP'li siyasetçiler bunu yapsa anlarım...
CHP'li yöneticilerin yaptığı yanlış kulislerin faturası yine CHP'ye çıktı.
Sonuç ne m? Alevi birleşenleri 25 Kasım Cuma günü (yarın) CHP İzmir İl Başkanlığı’nın kapısına siyah çelenk bırakacak…
Bunun tek sorumlusu bu işten nemalanmaya çalışan CHP'lilerden başkası değil.
Bugüne kadar bu işten belediyeyi sorumlu tutan dernek yöneticileri neden bir anda rotayı CHP'ye döndürdü…
İşte bunun tek sebebi CHP içinde yaşanan bu hukuksuzluk, yasaları yok sayarak Alevi toplumunun savunuculuğuna soyunan samimiyetsiz CHP yöneticileridir...
CHP Alevi, Süryani ya da Çerkez partisine dönüşürse, o işin adı siyaset olmaz, ayrımcılık olur, hizipçilik olur. Etnik veya inanç ayrımcılığı üzerinden siyaset yapmak olur. Bu da ne demokrasinin kabul edemeyeceği bir durumdur.
İşte burada yapılanda tam anlamıyla bu...
CHP'li siyasetçiler zaman zaman yaptıkları açıklamalarla ülkemizde yaşanan tüm sorunların temelinde AK Parti'nin “aşiretler, tarikatlar” üzerinden yaptığı siyasetin olduğunu ifade ediyor...
Şimdi Bayraklı’da yaşanan gelişmelere bakalım, bazı CHP'liler sosyal demokrasi ve evrensel dünya görüşlerini bir yana bırakarak “mezhepçilik üzerine siyaset” anlayışıyla aldıkları tavır AK Parti’ye yaptıkları “tarikatçı eleştirisinden” farklı bir tavır mıdır'
Oysa kaçak düğün salonunun yıkımı üzerinden kendilerine siyasi rant elde etmek isteyen grupların asıl amaçları bu hengamede yandaş toplamak istemeleri… Yandaş toplamalarının tek nedeniyse gelecek seçimde aday olabilsinler ya da oy avcılığına çıkabilsinler.
Yani anlayacağınız 2019 hesapları içinde olanlar kendilerine yandaş bulmaya çalışanlar Bayraklı'da yapılan yıkımda yaşananların asıl sorumlularıdır...
Şimdi dün köşeme taşıdığım olayların temelinde belki de buna benzer siyasi rant elde etmekten başka bir şey değil...
Alevi toplumu üzerinden “Kahraman olmak, ya da olmaya çalışmak” CHP'nin tüzüğüne aykırı bir tavırdır.
CHP'de yasaları yerine getirmeye çalışan bir belediye başkanı kendi partilileri tarafından siyasi linç edilmeye çalışılıyor... Burada hesap başka bana sanki kongre hesaplaşması gibi geliyor...
Bu yaşananlardan sonra CHP'de hakim olan algı bu...
Belediye Başkanı Hasan Karabağ kongrede Aziz Kocaoğlu ve Alaattin Yüksel ekibiyle birlikte hareket etseydi, acaba İl Başkan Yardımcıları Okan Karlıdağ, Ednan Arslan, Esin Doğan ve Serpil Yıldırım yine aynı tavır içinde olabilecekler miydi'
Hiç sanmıyorum...
Ya da İl Başkanı Asuman Ali Güven İl WhatsApp grubuna “Arkadaşlar ben Trabzon’dayım yarın bu yapılanı 81 il Bşk. huzurunda Genel Bşk. ve MYK’nın bilgisine sunarak ilçe belediye başkanının cezalandırılmasını isteyeceğim.” Der miydi'
İl Başkanı bu mesajı atarsa İl yöneticileri neler yapmaz ki…
Şimdi CHP cephesinde kendi belediye başkanıyla ilgili bu gelişmeler yaşanırken Alevi toplumuna şirin gözükmek için “Hülle gibi bir istifa düzmecesi planlayan” İl Başkan Yardımcılarının hala o koltukta oturmaları ne kadar etik.
Alevileri verdikleri desteklerle kendi belediye başkanlarına karşı kışkırtan bu kişiler Cemevi yönetimiyle yaptıkları görüşmede İl WhatsApp grubundan yapılan yazışmaları dernek yöneticilerine göstererek yıkıma nasıl tepki gösterdiklerini belirtmişler… Ve onlara karşı şirin gözükmek için takla atan İl Başkan Yardımcıları düzmece istifa kurgulamışlar ve dernek yöneticilerini kandırmaya çalışmışlardır. Bence bu kişilerin artık toplum gözünde itibarları kalmamıştır.
Bu kişiler Cemevine bundan sonra nasıl gidecekler ve gitseler bile bu insanların yüzüne nasıl bakacaklar...
Kaçak düğün salonunun yıkımına tepki göstererek “Belediye başkanının cezalandırılmasını isteyeceğim” diyen İl Başkanı Güven Alevi toplumunu kandırmaya çalışan il Başkan Yardımcılarına karşı nasıl bir tavır içinde olacak...
İl Başkanı Güven'in bu olayı acilen gündemine alıp “Yalan istifa ile Alevi toplumunu kandırmaya çalışan” yöneticilerinin istifasını alması gerekmez mi'
Onurlu bir insanın yapacağı bir davranış olmaz mı' Böyle bir eylem içinde olan kişilerle çalışmaya devam ederse acaba bu kişilere bundan sonra nasıl güvenecek...
İl Başkanı Güven bu konuda bir adım atmazsa Alevi toplumunun yüzene nasıl bakacak...
Ben bu konuda İl Başkanı Güven’in bir hamlede bulunması gerektiğini ve aksi halde kendisinin de töhmet altında kalacağını düşünüyorum.
Ve bir çift sözümde bu kişilere inanan Alevi toplumuna size şirin gözükmek için “Yalan istifa tezgâhı kuran” bu yöneticilere itibar etmeyin. Çünkü kendi partilisi belediye başkanını solun tabiri ile “kendi yoldaşını gammazlayan” kişiler size ne yapmaz ki…
NOT: Bu konuda Alevi vatandaşların hassasiyetleri üzerinden siyaset yapan ve onlara şirin gözükmek için “düzmece istifa kurgulayan” İl Başkan Yardımcılarının özür dilemelerinin gerektiğine inanıyorum...