CHP'li Çam'dan şok çıkış: Bu katliam önlenebilecekken önlenmedi
CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, Suruç'taki katliamın ardından kamuoyuna verdikleri söz gereği bölgede yaptıkları incelemeyi hatırlattı. İncelemenin ardından Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerince hazırlanan raporda Ankara katliamını öngördüklerini, dolayısıyla bu katliamın önlenebilecekken önlenmediğinin, katliamın göz göre göre geldiğini öne sürdü.
- Ege Postası
- 15.10.2015 - 14:21
Terör faciasında siyasi ve hukuki sorumluluğu bulunanların acilen görevden el çektirilmesinin zorunlu olduğunun altını çizen Musa Çam şunları söyledi:
"Hükümet ve onun yönetimindeki devlet kurumları tüm bu uyarılara ve tespitlere kulak tıkamıştır. Bunun sonucunda, barış için yürüyen, daha fazla demokrasi isteyen, emeğin hakkı verilsin diyen yurttaşlarımız hayatlarını kaybetmiş, yaralanmışlardır. Zamanında görevini ve sorumluluklarını yerine getirmeyen ve adeta katliama davetiye çıkaran Davutoğlu Hükümetleri şimdi çıkmış bu katliamın IŞİD tarafından yapıldığını itiraf gibi açıklamalarla dillendirilmektedir. Bu katliamcıların kimliği daha Suruç soruşturmasının ilk aşamasında ortaya çıkmışken ve raporumuzda açıkça IŞİD katliamcılarının ülke için oluşturduğu tehdidin büyüklüğü ortaya konmuşken, çökmüş dış politikanın mimarı AKP ve onun başındaki Sayın Başbakan tüm bu acıların yaşanmasını engelleyebilecekken görevlerini yerine getirmemiştir. Doğrudan IŞİD'i hedef almaktan çekinen başbakan görüntüsünün yarattığı acizlik ortadadır."
CHP heyetinin Suruç konusunda hazırladığı raporun başlıkları konusunda bilgiler de veren Musa Çam şu konulara dikkat çekti:
"Patlama öncesi güvenlik ve istihbarat zafiyeti söz konusudur. Bombanın etki alanında hiçbir güvenlik görevlisinin bulunmaması dikkat çekicidir. Patlamadan sonra polis, olay yerinde gaz bombası kullanmıştır. Bu kabul edilemez. Suruç'a yönelik bir IŞİD eylemi öngörülmüş olmasına rağmen katliam yapılmıştır. Yaralananların büyük çoğunluğu kullanılan patlayıcının etkisini ve ölü sayısını artırmak için kullanılan bilyelerden zarar görmüştür. Olay yerini izleyen herhangi bir güvenlik kamerası mevcut değildir. Olayda kullanılan patlayıcılar daha önce Diyarbakır'da terör saldırısında kullanılan patlayıcılarla benzerlik göstermekte ve iki olay arasında ilinti olduğu şüphesi ifade edilmektedir. Yine Raporun Suruç Katliamına ilişkin değerlendirme kısmında, olayın gelişimine neden olan temel faktörlerden birinin istihbarat zafiyeti olduğu vurgulanmıştır. Gelinen noktada istihbarat sistematiği sürekli skandallarla beraber anılır olmuştur. Emniyet istihbaratın bir cemaatin tekeline girmesinden, rakip parti mensuplarının ve şirket sahiplerinin izlenmesine, MİT'in başındaki kişinin ülke içini bombalatma açıklamasına ve daha sonrasında bu kişinin AKP'den milletvekili adaylık sürecine kadar iş varmıştır. Esasen dış istihbarattan sorumlu olması gereken ve son dönemde AKP yöneticilerince giderek siyasallaştırılan MİT'in son dönemde gerçekleşen büyük ölümlü ve yaralanmalı katliamlarda önleyici ve caydırıcı işlevini etkin biçimde yerine getiremediği görülmektedir. Tüm bu tespitler ışığında ve hepimizi üzüntüye boğan Cumhuriyet tarihinin en büyük katliamının ardından, hiç çekinmeden söylemek gerekir ki; AKP siyaseti hem içeride hem dışarıda iflas etmiştir. Türkiye Cumhuriyetinin istihbarat sistematiği çökmüştür. İstihbarat örgütleri şahsi çıkarlar için kullanılmaktan ötürü işlevlerini yitirmiş ve özellikle partizanlaştırılan MİT, 'KİT' (Kişisel İstihbarat Teşkilatı) olmuştur. Türkiye tarihinde ilk kez, bir cumhurbaşkanının vesayeti altındaki siyasal partinin hükümetleri bu kişinin kişisel çıkarları için ülke çıkarlarını hiçe saymıştır ve oluşan güvenlik zafiyeti sonucu yurttaşlarımız hayatlarını kaybetmiştir. Fakat bu karanlık günlerde dahi umudumuzu yitirmeyeceğiz. Barış isteğine yönelik bu saldırı unutulmayacak ve sorumlulardan hesap sorulacaktır."
Yorum Yazın