Can Radyo artık genç bir delikanlı!
İzmir'de yayın yapan Canradyo kuruluşunun 20. yılını siyaset dünyasından önemli isimlerleri ile kutladı. Geceye CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin katıldı. Gece'de Canradyo Genel Yayın Yönetmeni Gökhan Kafalı Nazım Hikmet'in Piraye için yazdığı şiirini okudu. CHP Genel Başkanı Gürsel Tekin ise, ", Türkiye’de son dönemlerde tarafsız yayın yapabilmenin zorluğuna değindi. Gece halaylar ve Türküler ile son buldu.
- Ege Postası
- 14.10.2013 - 08:58
"Radyoculuk bambaşka bir serüven. ve bu serüven bizim için 20 yıl önce başladı. Günün bir vakti tek başına stüdyo diye tabir edilen bir odada önündeki elektronik cihazlar aracılığıyla sesinle insanlara ulaşmak. Büyülü olan bu işte. Kimisi hastanede hasta yatağında, kimisi direksiyon başında, kimisi gece bekçisi, kimisi hayatın yükünden uykusu kaçmış bir anne bir baba ya da aşkın derin kuyusuna kısa ipiyle inmeye çalışan sevdiğini düşünen bir sevdalı...
"BASKILARA RAĞMEN ÖZGÜR SES OLMAYA ÇALIŞTIK"
Bazıları en yakınıyla konuşmaktan bile çekindiği sırlarını seninle paylaşıyor, bazıları sanki elinde sihirli değneğin varmış gibi sana dert yanıyor. Bazıları çalan bir ezgide kendini buluyor. Hepsinin sevincini, kederini, duygularını, düşüncelerini dolduruyorsun heybene... Onlarla sevinip onlarla üzülüyor onların sesi nefesi oluyorsun... Bunun hazzını dünyada başka hangi şey insana tattırabili? Tüm eziyetlerine, imkansızlıklarına ve içinde bulunduğumuz baskı sürecine rağmen özgür ses olmaya çalışan, sizlerin, halkın sesi olmaya çalışan Can Radyonun 20. yaşına ulaşmasının mutluluğunu sizinle paylaşıyoruz. Heyecanımı bağışlayın burada konuşmak öyle radyoda konuşmak gibi olmuyor.Orada konuğunuzu alıyorsunuz karşınıza sorularınızı soruyorsunuz. Burada bizleri yanlız bırakmayan dostlarımıza sonsuz teşekkür ediyorum.
20 YIL ÖNCE OKUDUĞU ŞİİRİ OKUDU
Evet; 20 yılı geride bıraktık, radyoculuğa başladığım ilk yılda, 20. yılın ilk gününde bir şiirle başlamıştım. Onunla devam etmek istiyorum.Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim, akar suyun, meyve çağında ağacın, serpilip gelişen hayatın düşmanı. Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına : çürüyen diş, dökülen et, bir daha geri dönmemek üzre yıkılıp gidecekler. Ve elbette ki, sevgilim, elbet, dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya,dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle : işçi tulumuyla bu güzelim memlekette hürriyet" en özgür günlere hep birlikte devem edeceğiz inşallah sizler güç verdiniz." dedi.
Gökhan Kafalı'nın konuşmasının ardından sahneye çıkan CHP Genel Başkan Yardımcısı Güsel Tekin, Türkiye’de son dönemlerde tarafsız yayın yapabilmenin zorluğuna değinerek, “Bu ülkede bağımsız, özgür yayın yapmanın ne kadar zor olduğunu hepiniz çok iyi biliyorsunuz. Devasa kuleler içinde olan radyoların, televizyonların hepsinin kaynakları kamu kaynaklarıdır. Hiçbir radyo, hiçbir televizyon kendi kaynaklarıyla plaza sahibi olmuş değiller. Tamamının geçmişine baktığınızda belediye, kamu, devlet kaynaklarını kullanarak büyümüşler. Kimle büyüyememi? O dönemki iktidarlara yandaşlık yapmamış, şerefli, namuslu, onurlu yayın politikasını milletten yana devam ederek yayıncılık yapanlar. Yaygın medyanın almış olduğu reklamları önemli kısmını İstanbul’da plazalardaki gazete, radyo ve televizyonlarda paylaşılır. Eğer biraz da dönemin iktidarına muhalifseniz, bırakın sadece gelirlerinizin kesilmesini, devletin bütün baskılarını üstünüzde hissedersiniz” şeklinde konuştu.
"Tüm bu baskıları güç birliği ile aşacağız"
Özellikle son yıllarda medyanın üzerinde kurulan baskıya vurgu yapan Tekin, “Bir haber sitesine bile tahammül edemeyen bir iktidarla karşı karşıya olduğumuzu unutmayın. Bugün haberlerde Başbakan’ı izlemişsinizdir. İstanbul’daki trafikle ilgili televizyonların nasıl haber yapacaklarına dair, agresif bir söylemi çıktı. Yayıncılık, gazetecilik, televizyonculuk; 12 Eylül’de bile yaşanmayan ciddi bir baskı ile karşı karşıya” diye konuştu. Bu baskıları aşmanın mümkün olduğunu belirten Tekin, “ Tüm bu baskıları güç birliği ile aşacağız.
Bir tarafta demokratikleşme paketi tartışmalarının olduğunu bir dönemde, bir başka sürecin sadece medyanın, gazetelerin, televizyonların susturulması değil, aynı zamanda toplumun her kesiminde ciddi bir baskının ve otoritenin olduğunu unutmamız gerekiyor. Bugün gazetelerde Gezi parkından sonra 7 tane gencimizi kaybettik. 12 tane gencimiz gözünü kaybetti. Ve binlerce insan bugün soruşturmaya tabii tutuluyor. Bütün bunlara rağmen, dünyanın sadece geri kalmış ülkelerinin kullandığı yeni bir yöntemle karşı karşıyayız. Bu silahla bizi susturmaya çalışacaklar. Ama susmayacağız. Bu yöntemler bütün darbe dönemlerinde denenmiştir. Ağır bedeller ödedik. 12 Eylül’de binlerce arkadaşımız hayatını kaybetti, işkence gördü, idam edildi. Ne uğrun? Bu mücadele demokrasi ve özgürlük mücadelesiydi. Yarın da özgürlük ve demokrasi mücadelesi için alanlarda olacağız."dedi
Yorum Yazın