Çelik: Kandil'in teklif ve temennisinin haddi hesabı olmaz
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, Kandil'den yapılan tekliflerinin, temennilerinin haddi ve hesabının olmayabileceğini vurgulayarak, " Mühim olan onların bu söylediklerinin hangisi hükümet tarafından makbul...
- Ege Postası
- 27.04.2013 - 15:15
Hüseyin Çelik, Kocaeli'ndeki basın mensuplarıyla bir araya geldi. Çelik, yaptığı konuşmada, herkesin bu fitnenin ortadan kaldırılması, ateşin sönmesi için büyük bir çaba içerisinde olması gerektiğinin altını çizdi. Çelik, bu sorunun çözülmesi halinde, 76 milyonun kazanacağını, çözülmediği takdirde de ülke çocuklarının geleceğinin kaybedileceğine belirterek, şunları kaydetti: "Tahrip etmek, yıkmak, küstürmek, rencide etmek kolaydır ama gönül yapmak zordur. Öldürmek kolaydır, yaşatmak zordur. Biz bu zora talip olduk. Bütün bunları yapıyoruz, bununla ilgili ne kadar meşru, makul, mantıklı vasıta varsa bunlara başvuruyoruz. Fakat birileri şehitlerin kanı üzerinden siyasi rant devşirmeye çalışıyor, başkalarının çocuklarının kanı üzerinden siz ideolojik hesaplarının gerçekleştirmeye çalışırsanız, bu ülkeye yazık edersiniz."
Çelik, Akil İnsanlar heyetinin, AK Parti'nin arka bahçesi olmadığını, heyette yer alan insanların farklı görüşlere sahip insanlardan oluştuğunu ifade etti. Çelik, Akil İnsanlar Heyeti'nin para, şöhret beklemediğini, zaten şöhretli insanlardan oluşan heyettekilerin, herhangi bir para ya da madalya almadıklarını dile getirdi. Çelik, heyette yer alan isimlerin işini gücünü bırakarak, toplumda, huzura, sükunete, kardeşliğe, kanın akmamasına katkı sunmak için çalıştıklarını vurguladı. Çelik, bir partinin genel başkanın, ‘bayramlık ağzını açarak’, Akil İnsanlar Heyeti'nde yer alan insanlara saldırdığını, bu insanları hedef gösterdiğini, tehdit ettiğini kaydetti.
Çelik şöyle devam etti: "Böyle bir şey olabilir m? Siz Hülya Koçyiğit'i hangi hakla tehdit ediyorsunuz. Orhan Gencebay katılmamış.' Bu kadar güzellik içerisinde, sayın Orhan Gencebay son derece naif, son derece zarif bir insandır. Bu ülkeye mal olmuş bir sanatkarı, değeri, bu şekilde hırpalamak kime ne kazandıracak. Orhan Gencebay'a bu teklifi ilk yaptığımız gün, 'ben kalp hastasıyım, doktorlar bana asla İstanbul'un dışına seyahat etme diyorlar. Ben buralara gidemem ama İstanbul'da çalışmalara katılırım. Bu ülkenin huzuru adına ne yapmam gerekiyorsa, ben buna hazırım' dedi. Bu durumu Başbakan Erdoğan'a da aktardık. Son olarak beni 2-3 gün önce aradı. 'Eğer mümkünse ben Marmara Bölgesi'nde çalışayım. Yani karayoluyla kısa mesafelerde gidip gelebileceğim yerlere gideyim. Ben uçakla, uzak yerlere seyahat edemem. Doktorlarım buna asla müsaade etmiyor' dedi."
Çelik, bu detayları Gencebay adına açıklamak istemediğini dile getirerek, kendisinin de Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ı arayarak Gencebay'ın Marmara Bölgesi'ne aktarılmasını istediğini kaydetti. Çelik, Orhan Gencebay'ın, kendisinin bu bölgede faydalı olacağını düşündüğünü kaydederek, şöyle devam etti: "Yok Karadeniz'e gitmedi, Samsun'a gitmedi' İnsanların hastalığını bile istismar etmek hangi ahlaka sığar. Bu hoş bir tavır değil. Bu Akil İnsanlar Heyeti, bu toplumun sivil iradesini, sivil gözlem gücünü ortaya koyan, halkın nabzını tutan, halkın yüreğine dokunan, halkın bu konudaki duygularını hükümete iletecek olan, 'bu çözümde bizim de bir katkımız olabilir mi'' çabasında olan insanlardır. Siz hangi hakla bu insanlara hakaret ediyorsunuz"
“Türkiye'nin üniter yapısı asla sorgulanmayacaktır, asla kimseyle pazarlık konusu değildir. Asla kimseyle müzakere konusu bile olamaz.” diyen Çelik, şunları söyledi: “Türkiye'nin üniter yapısından taviz vermek, kimsenin aklına gelmemelidir. Bu ülke bir millettir. Farklı etnik unsurlardan oluşan bir millettir. Bizim bir devletimiz var. Türkiye Cumhuriyeti vatanımız, ay yıldızlı bayrağımız, müşterek bayrağımızdır. Bunların hiç birinden asla taviz söz konusu değildir. Bunun aksini düşünmek bile bizim aklımızın köşesinden geçmez. Terörü bitirirken, milli haysiyetimizi ve onurumuzu korumak, bizim namus borcumuzdur. Bunu yapan Bir Başbakan'a, bir ekibe siz, sabah akşam hainlik ve ihanet içerisinde olmakla itham edeceksiniz. Bu şimdi ara, namusa sığır mı'"
Çelik, konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı. "Çözüm sürecine karşı olan bir grup, biz Mustafa Kemal'in askerleriyiz', diğer bir grup da 'biz Türkeş'in askerleriyiz' diyor. Bu durumda AK Parti kimin askerleri'" şeklindeki bir soru üzerine Çelik, 76 milyon halkın askeri ve hizmetkarı olduklarını, milletin iradesinin emrinde çalıştıklarını kaydetti. Çelik, "Biz bu sloganlara kilitlenirsek, bir adım ileriye gidemeyiz" dedi ve farklılıklar ve marjinal grupların olabileceğini anlattı. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, Kandil'de yapılan açıklamaya ilişkin, "Onların tekliflerinin, temennilerinin haddi hesabı olmayabilir. Mühim olan onların bu söylediklerinin hangisi hükümet tarafından makbul ve makul kabul edileceği. Mühim olan budur." İfadelerini kullandı. Çelik, "Çözüm süreci sonunda ülkenin bölünüp bölünmeyeceği" şeklindeki bir soru üzerine, terör örgütü ele başı Abdullah Öcalan'ın "bağımsız Kürdistan" amacıyla yola çıktığını, daha sonra federasyon ve demokratik özerlik istediğini belirtti. Öcalan ile yapılan görüşmelere bazı kişilerin tepki gösterdiğine dikkati çeken Çelik, MİT'in Öcalan'la terör konusunu konuştuğunu dile getirdi. Çelik, "Öcalan zaten terörist başı olduğu için onunla konuşuluyor. 'Mehter başı' olsaydı kimse gidip onunla konuşmayacaktı herhalde. Böyle bir şey olabilir m? Bu kadar sakat bir mantık olabilir mi'" ifadelerini kullandı.
Barış sağlandıktan sonra, kaybedilen şeylerin kaybedilmeyeceğini vurgulayan Çelik, şöyle devam etti: "Önce bu ateşi söndürmemiz lazım. Sıkılı yumrukla kimseyle el sıkışamazsınız. Silahların, namluların uzandığı bir yerde huzurdan söz edemezsiniz. Biz diyoruz ki; arkadaş şu salonun içini yeteri kadar oksijenle doldurursak, burada Müslim de gayri Müslim de sağcı da solcu da, Alevi de Sünni de kadın da erkekte rahat nefes alır. Burayı herkesin rahat nefes alabileceği bir oksijenle dolduralım. Efendim PKK'nın ileri gelenlerin de biri demiş ki; 'çekildikten sonra anayasa, reform olacak' PKK'lıların, PKK'nın ileri gelenlerin ne söyleyeceğini benle siz tayin edemeyiz. Onların tekliflerinin, temennilerinin haddi hesabı olmayabilir. Mühim olan onların bu söylediklerinin hangisi hükümet tarafından makbul ve makul kabul edileceği. Mühim olan budur."
Çelik, bir gazetecinin, "T.C. tabelaları neden kaldırıp yerine tekrar konuldu'" şeklindeki sorusuna, bu ülkedeki her şeyin Türkiye'ye ait olduğu yanıtını verdi. "T.C. yazılmadığı zaman bu okul, Panama Cumhuriyeti'ne mi ait olacak'" diyen Çelik, "İzmit Hastanesi dediğimiz zaman bu Libya Cumhuriyeti'nin mi olacak'" ifadesini kullandı.
"Kandil'de yapılan basın toplantısından sonra Türkler, 'Kürtler kazandı', Kürtler ise 'biz kazandık daha ne alabiliriz' düşüncesi oluştu. Neler söyleyeceksiniz" demesi üzerine Çelik, şunları kaydetti: "Biz kazandık, siz kaybettiniz' noktasına getirirsek, biz bu memlekete yazık ederiz. Bir tane biz var, o da 76 milyonluk Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıdır. Eğer ne kazandık, ne kaybettik, ne verdik, ne aldık meselesine gelirse, hiç kimseye bir çekirdek de verilmiyor, hiç kimse de böyle bir hakka sahip değil. Masanın bir tarafından PKK, Apo, BDP diğer tarafından AK Parti hükümeti, devlet oturup pazarlık yapmıyor. Böyle bir şey söz konusu değil."
Yorum Yazın