Cezaevleri doldu taştı
İzmir Barosu Başkanı Avukat Aydın Özcan, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü öncesinde yaptığı basın açıklamasında, Türkiye'de insanın insanca yaşama idealinin ne yazık ki hala çok uzağında olduğunu söyledi. Baro Başkanı'ndan karamsar tablo
- Ege Postası
- 08.12.2016 - 15:27
Türkiye'de son 10 yılda tutuklu ve hükümlü sayısının yüzde 117.7 oranında artarak 197 bin 297 kişiye ulaştığını belirten Baro Başkanı Aydın Özcan, "Cezaevinde bulunanların 186 bin 963'ü erkek, 7 bin 894'ü kadın ve 2 bin 440'ı 18 yaş altındaki çocuklar oluşturmaktadır" dedi.
İzmir Adliyesi Baro Birimi'nde yapılan basın açıklamasına İzmir Barosu Başkanı Avukat Aydın Özcan, yönetim kurulu üyeleri ile avukatlar katıldı. Tüm insanların doğuştan ve eşit bir biçimde sahip oldukları hakların güvence altına alınması, geliştirilmesi, tüm dünyada insan hakları bilincinin yaygınlaştırılmasını amaçlayan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'ne vurgu yapan Özcan, "Ülkelerindeki savaştan kaçan mültecilerin yaşadığı dram tüm dünyanın gözü önünde yaşanmaktadır. Özellikle Avrupa'da sınırları kapama yönündeki politika, sığınma prosedürü sırasında ve mülteci statüsü verildikten sonra devam eden asgari haklarının ihlallerine ilişkin hukuka aykırılıklar, hoşgörüsüzlük, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, gerilimler, ulusal, etnik gerginlik ve çatışmalar, endişe yaratmaktadır. Mültecilerin, AB ile ülkemiz arasında siyasi ve ekonomik pazarlık konusu yapılması, insan olan herkesi incitmektedir. Tüm dünyada, özellikle ABD ve Avrupa Birilği ülkelerinde 'insanlık suçu olan ırkçılık' hızla yükselmektedir" dedi.
"AVUKATLARA YÖNELİK BASKILAR ARTTI"
Özcan, 10 Aralık 2015 tarihinde itibaren paylaştıkları olumsuzluklara, ülkenin içine çekildiği terör ve şiddet sarmalına, bu yıl 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasında yaşanan OHAL uygulamalarının eklendiğini dile getirdi. Özcan, "Temel hak ve özgürlüklerin askıya alındığı, anayasaya aykırı olarak TBMM'nin devre dışı bırakıldığı, sadece olağanüstü hal ilanına neden olan olaylarla ve olağanüstü hal süresiyle sınırlı olması gereken kanun hükmünde kararnamelerle ülkeyi yönetmenin 'olağan' hale geldiği bir dönemi yaşamaktayız. Adil yargılanma hakkının ayrılmaz parçası olan savunma hakkı 'OHAL' gerekçe gösterilerek kısıtlanmakta, ortadan kaldırılmaktadır. Avukatların, görevlerini yapmaları engellenmekte, gizli olması gereken avukat-müvekkil görüşmeleri kayda alınmakta, kişilerin adil yargılanma hakkı ve savunma hakkı ortadan kaldırılmaktadır. Avukatlara yönelik baskı ve kısıtlamalar, aslında yurttaşlarımızın savunma hakkına, adil yargılanma hakkına yönelik saldırı niteliğindedir" dedi.
CEZAEVLERİ DOLDU TAŞTI
Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü verilerinden derlenen bilgilere göre, Türkiye'de tutuklu ve hükümlü sayısı son 10 yılda iki katını aşarken, cezaevi sayısının ise neredeyse yarı oranında arttığına dikkat çeken Baro Başkanı Özcan şöyle devam etti:
"Verilere göre, Türkiye'de son 10 yılda tutuklu ve hükümlü sayısı yüzde 117.7 oranında artarak 197 bin 297 kişiye ulaşmıştır. Cezaevinde bulunanların 186 bin 963'ü erkek, 7 bin 894'ü kadın ve 2 bin 440'ı 18 yaş altındaki çocuklar oluşturmaktadır. Türkiye'de 6 Ekim 2016 tarihi itibariyle yayınlanan ceza ve infaz kurumu verilerine göre, 290 kapalı, 66 müstakil açık ceza infaz kurumu, 2 çocuk eğitim evi, 6 kadın kapalı, 4 kadın açık, 4 çocuk kapalı ceza infaz kurumu olmak üzere toplam 372 ceza infaz kurumu bulunmakta. Türkiye'de yeni açılan cezaevlerine ve ek binalara rağmen tutuklu ve hükümlü sayısı kapasite aşmaya devam etmekte; cezaevlerinin toplam kapasitesi 189 bin 269 olmasına rağmen, 1 Kasım itibariyle kapasite fazlası 8 bin 28 tutuklu ve hükümlü cezaevlerinde bulunuyor. Kadınların eşit yaşam ve insanca yaşam isteği halen ölümle ve şiddetle sonuçlanmaktadır. 2016'nın ilk 11 ayında erkekler en az 260 kadını öldürdü. Kadınların yüzde 14'ü boşanmak istedikleri için öldürüldü. Yüzde 14'ü ise boşandıkları kocaları tarafından öldürüldü. Yapılan yasal iyileştirmelere rağmen, siyasal iktidarların kadına bakışı, yargı mekanizmasının ve idari yolların yetersizliği, isteksizliği ve etkisizliği, kadınların var olma mücadelesini ve yaşam haklarını ihlal etmektedir. Çocuklarımıza yönelik cinsel istismar, tecavüz vakalarına, yasadışı tarikat yurtlarında yanan çocuklarımız eklenmiştir. Çağdaş, parasız, demokratik 'eğitim hakkı' yerine, çocuklarımız 'FETÖ' gibi terör örgütlerine, yasadışı cemaat ve tarikatlara teslim edilmiştir. Daha geçtiğimiz hafta Adana Aladağ'da yüreğimiz yandı. Yasadışı tarikat yurtlarıyla çocuklarımızın 'yaşam hakkı' ellerinden alındı. İzmir Barosu olarak bu suçu işleyen sorumluların cezalandırılması için bu davanın sonuna kadar takipçisi olacağız."
BASIN YAYIN ORGANLARI KAPATILDI
Tüm bu olumsuzlukları topluma anlatmaya çalışan, bu olumsuzluklarla mücadele etmeye çalışan meslek örgütlerinin, sendikaların, demokratik kitle örgütlerinin, basın-yayın organlarının faaliyetlerinin OHAL gerekçe gösterilerek, kanun hükmünde kararnamelerle engellendiğini veya kapatıldığını belirten Baro Başkanı Özcan, "Darbe girişiminde bulunan terör örgütleriyle, polisimizi, askerimizi şehit eden terör örgütleriyle mücadele, devletin asli görevlerindendir. Ancak bu mücadele, 'hukuk devleti' sınırları içerisinde yürütülmelidir" diye konuştu. (DHA)
Yorum Yazın