Demirtaş'tan Erdoğan'a: Hem onu hem küçüğünü çağırıyorum
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin Bitlis'te düzenlediği mitingde konuştu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'na çağrı yapan Demirtaş, "Ona ve küçüğüne çağrı yaptım. Ey Davutoğlu, kendine güveniyorsan televizyonda canlı yayında tartışalım. Hodri meydan. İstersen 100 danışmanını al gel." Demirtaş, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a da, "Açık çağrı yapıyorum; gel heyet oluşturarak birlikte Mısır'a gidelim. Mursi'nin idamını durdurana kadar çıkmayalım. Biz hazırız. Gel birlikte Gazze'ye gidelim" çağrısında bulundu.
- Ege Postası
- 01.06.2015 - 17:00
Büyüklük Yaradan'a mahsustur. Bizler ancak halkın hizmetçisiyiz. Değerli kardeşlerim, arkadaşlarım. Bitlis'in bu coşkusu yiğitlerinin gençlerinin bu mücadelesi inşaallah 7 Haziran seçim zaferinin de müjdesidir.
"BÜTÜN PARTİLERİN MECLİS'TE OLMASI GEREKİYOR"
Elbette bir kez daha, daha güçlü bir şekilde Meclis'e gideceğiz. Olmamız gerekiyor. Türkiye'nin bütün renklerinin Meclis'te olması gerekiyor. Sadece HDP değil, küçük büyük demeden bütün partilerin Meclis'te olması gerekiyor. Biz özgürlüğe, adalete inanmış bir parti olarak sadece HDP'yi değil herkesi parlamentoya taşımaya çalışıyoruz. Bunlar, ne yapıyorlar sizler bizden daha dikkatlice izliyorsunuzdur.
"SİZE SÖZ VERİYORUZ KARDEŞLERİM"
Siz Meclis'e daha güçlü bir şekilde gitmeye hazırsınız. Bizim yapmamız gereken sizleri mahçup etmeyecek bir zafer çıkarmak. Bu sözü buradan sizlere veriyoruz değerli kardeşlerim. Bu akşam aynı zamanda mübarek Ramazan'ın müjdecisi Berat Kandili. Sizlerin duası, sizlerin inanarak ellerini yaradana açarak ettiği dualar kabul olacak. Hem barışa, hem kardeşliğe hem de özgürlüğe vesile olsun istiyoruz. Allah dualarınızı kabul etsin inşaallah.
"GREVDEKİ SAĞLIK ÇALIŞANLARININ YANINDAYIZ"
Bir de bugün sağlık çalışanları grevdeler onların da yanındayız. Çünkü 2 gün önce Samsun'da bir doktor vahşice katledildi. Biz de sağlık çalışanlarının yanındayız, selamlar olsun onlara da.
"TÜRKİYE'DE BARIŞ VE KARDEŞLİK İSTİYORUZ DEDİNİZ..."
Değerli kardeşlerim dikkatlice, heyecanla, sabırsızlıkla seçime hazırlanıyoruz. Asıl akıllı olan sizsiniz, biz sizin aklınıza güveniyoruz. Sizler ortak akılla, vicdanla karar verdiniz. Türkiye'de barış ve kardeşlik istiyoruz dediniz. Siz bu kararı verdiniz biz onun gereğini yapıyoruz.
"BEN GARİBAN BİR MÜSLÜMANIM"
Bizler kimi? Bizler Türküz, Kürtüz, Çerkeziz. Ama bizler insanız, o yüzden bizler Meclis'e hep birlikte gideceğiz. Biz insani değerleri Meclis'e taşıyacağız. Öylesine eşitlikçi bir yönetim var edeceğiz ki, başörtüye, sakala dil uzatmayacak. Herkesin yaşamı herkesin inancı kendine diyeceğiz. Bunu da HDP icat etmedi. Bu nereden geliyor biliyor musunu? İslam'ın ilk anayasası Medine Sözleşmesi'nden geliyor. Medine Sözleşmesi'ni Bitlis'in alimleri daha iyi bilir. Ben gariban bir Müslümanım. Fakat Peygamber Efendimiz kendi elleriyle yazmıştır bu sözleşmeyi.
"BUNLAR HZ. MUHAMMED'İN DEĞİL, YEZİD'İN YOLUNDAN GİDİYORLAR"
Kendine İslam partisiyiz diyenler kendi mitinglerinde bizleri yuhalatıyorlar. Bize dinsiz deyip hakaret ediyorlar. Her gün meydanlarda inançlarımızı yuhalatarak oy toplamaya çalışıyorlar. Ben zaten defalarca bunların kimin yolundan gittiğini anlatmaya çalıştım. Bunlar Hz. Muhammed'in yolundan değil, Yezid'in yolundan gidiyorlar. İsrafın yolundan gidiyorlar. Bitlis kararını verirken vicdanına danışarak karar vermeli. Bana diyorlar ya batıda başka doğuda başka konuşuyorlar. Bak burada sevdaların şehrinde tekrarlıyorum; Bizim nazarımızda, bir müslüman ile bir hristiyanın asla farkı yoktur. O da insandır, o da insandır. Biz hepsinin hakkını savunacağız. Hepsine sahip çıkmak bizim insanlık borcumuz, görevimizdir.
"BAKARA, MAKARA DİYEN BAKANI DANIŞMAN YAPTILAR"
Bir Kürt seydası bana birşey söyledi, ismini vermeyeyim. İlle miting meydanında söyleyeceksin dedi. De ki; Sen Kürtçe Kuran-ı Kerim meali getirmişsin ama okullarda Kürtçe öğrenmeyi yasaklamışsın. Peki Kürdün dili yasakken Kürtçe meali nasıl okuyacak hele ona da bir cevap versin. Kendi kazdıkları kuyuya düştüler. Hatırlar mısınız bilmem, bunun yanında bir AB Bakanı vardı, Kuran'ın ayetleriyle dalga geçmiş Bakara, makara demişti hatırlar mısınız. Bizlerden birisi söylemiş olsa bizi dar ağacına çekeceklerdi. Ne yaptılar bu bakanı, sarayın danışmanı oldu. Öyle cumhurbaşkanına öyle danışman, öyle başa öyle tarak. Hırsızı rüşvetçiyi yanına alacak ki ekip tamamlansın.
"EY DAVUTOĞLU İSTERSEN 100 DANIŞMANINLA GEL"
Ona ve küçüğüne çağrı yaptım. Televizyonda canlı yayında tartışalım. Hodri meydan. Ey Davutoğlu kendine güveniyorsun, Bilgine, ilmine güveniyorsan ister ikimiz çıkalım ister yüz tane danışman al. Canlı yayında açık açık tartışalım. Eğer yalancı değilsen ve söylediklerin doğruysa yüzüme bakarak söyle bakalım. İnsan bundan çekinir m? Çekiniyorlar, gelmiyorlar. Canlı yayına bizimle çıkmaya korkuyorlar. Göreceksiniz başaracağız. Dağlardan kurşun sesi değil, kuş sesi gelinceye kadar uğraşacağız. İlk işimiz barış olacak.
"CUMHURBAŞKANI'NA ÇAĞRI YAPIYORUM; GEL BİRLİKTE MISIR'A GİDELİM"
Cumhurbaşkanına sesleniyorum. Gece gündüz bize hakaret ediyorsun. Yine de açık çağrı yapıyorum gel heyet oluşturarak birlikte Mısır'a gidelim. Mursi'nin idamını durdurana kadar çıkmayalım. Biz hazırız. Gel birlikte Gazze'ye gidelim. Biz hazırız. Sen samimiysen beraber yollara düşelim. Rabia diyerek insanları kandıracağına Mısır'da da, Filistin'de de direnişin öncüsü olalım.
Yorum Yazın