Kılıçdaroğlu: Danıştay ve Yargıtay'a militan yargıçlar atandı
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, toplumun yargı eliyle sindirilmeye çalışıldığını savundu. Kılıçdaroğlu, “Yargı öyle bir hale geldi ki Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı ile 24 saat bile geçmeden savcılar...
- Ege Postası
- 04.05.2013 - 13:36
CHP Parti Meclisi (PM), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. Toplantının açılışında gündemi değerlendiren Kılıçdaroğlu, 1 Mayıs olaylarına değindi. 1 Mayıs’ın emek ve dayanışma günü olarak kutlandığını aktaran Kılıçdaroğlu, genci ile, yaşlısı ile çalışanı ve emeklisi ile demokratik bir şekilde özgürce bayramın kutlanması gerektiğini belirterek, “Bizde de kutlamak üzere insanlar o gün meydanlara çıktılar. Ama Taksim'de kutlamak istiyorlar. Başbakan karar aldı, 'Taksim'de olmayacak.' Vali karar aldı, emniyet karar aldı' Taksim’de kutlanmayacak' diye. Taksim'e çıkanlar AK Parti’ye karşı çıkanlar diye. AK Parti’ye karşı çıkmak ne zamandan beri suç oldu. Bir partiye karşı olmak suç m? Recep Tayyip Erdoğan, ‘Bana karşı olanlar gösteri yapamazlar, barış için de gösteri yapamazlar, çünkü onlar bana karşı oldukları için gösteri yapamazlar’ diyor.” diye konuştu.
“ADIM ADIM DİKTA YÖNETİMİNE DOĞRU GİDİYORUZ”
Anayasada tanınan toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını hatırlatan Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı: “Demek ki 12 Eylül Anayasası'nda bile toplantı ve gösteri yurttaşlar açısından bir hak olarak tanınmıştır. AKP ne yapıyor. Sizin hakkınızı sizin elinizden alacağım diyor, sizi dağıtacağım diyor. Anayasa ne yazarsa yazsın diyor, size orantısız güç kullanacağım diyor, Anayasa ne diyorsa desin. 1 Mayıs yasalara göre bir bayram. Siz yasaların verdiği hakkı kullanmasınlar diye ellerinden alıyorsunuz. Ancak korkakların yapacakları bir şeydir. Korku ile ülke yönetilmeye başlarsa şiddet gelir. Baskı ile, korku ile toplumu sindirmeye başlar. Ne zaman şiddetle toplum sindirilmeye çalışılmışsa o iktidar sonunu getirmiştir. Adım adım bir dikta yönetimine doğru gidiyoruz.”
"SİLİVRİ TOPLAMA KAMPI"
Diktanın ne demek olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, diktatör sadece kendi düşüncesinin doğruluğuna inanan, diğer insanların düşüncesine inanmayan olduğunu aktararak, bu tanıma bakınca hemen Recep Tayyip Erdoğan siluetinin ortaya çıktığını söyledi. Türkiye’nin ağır ağır ciddi bir demokrasi zemin kaybı ile karşı karşıya olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, bunun sadece 1 Mayıs ile olmadığını, önce yargının ele geçirildiğini ifade etti. Kılıçdaroğlu, özel mahkemeler eliyle siyasilerin, gazetecilerin, askerlerin, akademisyenlerin, sanatçıların 'Silivri toplama kampı'nda toplandığını dile getirdi.
“AKP’Lİ MİLLETVEKİLİ ‘ALLAH VERDİKÇE VERİYOR’ DİYOR”
Kılıçdaroğlu, toplumun yargı eliyle sindirilmeye çalışıldığını öne sürerek, şöyle konuştu: “Yargı öyle bir hale geldi ki Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı ile 24 saat bile geçmeden savcılar harekete geçiyor. 4 bin üzerinde hakim ve savcı alındı. AK Parti döneminde şaibeli sınavlarla 4 bin militan alındı. Yargıtay ve Danıştay’a militan yargıçlar atandı. Bir AKP’li bakan Allah verdikçe veriyor diyerek bu değişimi toplumla paylaştı. Bu süreç HSYK’nın siyasallaşması ile zirveye ulaştı. Toplum artık en güvensiz kurumların mahkemeler olduğuna inanıyor.”
ERGENEKON DAVASI, KAN DAVASI
Ergenekon davasına da değinen Kılıçdaroğlu, süreçle ilgili olarak 60 bin kişinin telefonunun dinlendiğini, 3 bin kişi hakkında takibat yapıldığını, bin 360 kişinin mahkemelere ifade verdiğini, 17 bin sayfalık 19 iddianame hazırlandığını söyledi. Kılıçdaroğlu, dava süresince 7 kişinin de hayatını kaybettiğini dile getirerek, bir yargıcın bu davada karar vermesi için 228 yıla ihtiyacı olduğunu kaydetti. Ergenekon davasının yargıçlarını da eleştiren Kılıçdaroğlu, yargıçların Yargıtay tarafından tazminata mahkum edildiğini hatırlatarak, davayı kan davasına benzetti.
“YASAMA ORGANI YÜRÜTME ORGANININ ARKA BAHÇESİ OLDU”
AK Parti’nin yargıyı çözdükten sonra yasama organını da kendi istedikleri gibi yönetmeye başladığını bildiren Kılıçdaroğlu, “Öyle ki Parlamento'nun toplanmasını Recep Tayyip Erdoğan yurt dışından belirledi. Halbuki buna Parlamento karar verir. Yasama organı yerine yürütme organı karar verdiyse yasama organı yürütmenin arka bahçesine dönüşmüştür. Buna da en büyük katkıyı Meclis Başkanı verdiyse ona yasama organı demeyiz.” şeklinde konuştu.
Yorum Yazın