Sokak Sanatları Atölyesi: Projeleri çok destek yok
Popüler kültürün yozlaştırdığı kalabalık insan kitlelerini sokağa çekmek ve sanatı yaşatmak kaygısından yola çıkan İzmir Sokak Sanatları Atölyesi'nin yönetmeni, aynı zamanda Canlı Heykel Projesi'nin hazırlayıcısı Erdal Çoban,yeteri kadar destek alamamaktan şikayetçi.Bir çok şehrin yakın markajında olan atölye İzmir’de kalmak için ciddi şekilde direniyor
- Ege Postası
- 31.10.2012 - 14:58
Altın Portakal’a sürekli olarak katılan ve İzmir’i temsil eden Sokak Sanatları Atölyesi Dünyanın bir çok ülkesinde gösteriler yapıyor. Konak’ta Atatürk Kültür Merkezi’nde küçük bir odadan atılmalarının ardından ceplerindeki paraları bir araya getirerek Sokak Sanatları Atölyesi’ni kurduklarını belirten Çoban ‘hala yolun başında olduklarını ve ilk günkü heyecan ile yeni projeler üretmekte olduklarını belirtti.
İZMİR’E GELDİĞİMDE SANAT ANLAMINDA KURAKTI
Konuşmasında İzmir’in kendileri açısından önemine değinen Çoban kısa zamanda kazandıkları ivmede kentin büyük etkisinin olduğunu belirtti. 1999 yılında İstanbul’dan İzmir’e geldiğinde sanat anlamında kurak bir kent bulduğunun altını çizen Çoban, “ Hayalimde olan İzmir ile bulduğum arası fark vardı. Alsancak’tan Konak’a kadar tiyatrolar sinemalar varmış eskiden. İzmir yangınından önce şuanda Paris neyse İzmir’de öyleymiş. İstanbul’dan bile önde giden Türkiye’nin kültür başkentiymiş. Burada öyle bir şehir oluşturulmuş ki cennet diyorlarmış. Ancak 99’da geldiğimde sanat anlamında kuraktı İzmir. Sanat geri plandaydı. İstanbul’dan Ankara’dan sanat getiriliyordu buraya… İzmir’in hala özel bir tiyatro kavramı yok. Var olan bir şeyi canlandırdık. Amerika’yı yeniden keşfetmedik. Osmanlı hep sokaktaydı. Kahvelerde her akşam gösteriler yapılırmış. Sonra hepsi kaybolmuş. Biz bunları yeniden oluşturmaya çalıştık. 14 Şubat’ta 2010’da canlı heykel yaptık.Sonrası da İzmirliler bizi zamanla benimseyince bizimde hayallerimiz ve projelerimiz arttı” dedi.
“Sanat alınıp satılan bir meta olmamalıdır ve bir kaygısı olmalıdır” diyen Çoban, “ Atölyem yereldeki bir gazetenin tirajından daha fazla… Biz bir fikir ortaya koyuyoruz. Madımak ile ilgili örnek. Pir Sultan Abdal performansı sırasında oradan geçen bir çocuk ‘anne bu ne'’ diye soruyor. Annesi de açıklıyor dili döndüğünce. Alt kuşaktan gelenler bir çok şeyi bilmiyor. Televizyondaki bir çok programa esir olmuş durumlar. Biz bu kuşağın aydınlanmasını da sağlıyoruz. Çıkıp askerler cezaevinde ya da gazeteciler cezaevinde diye slogan atsanız size dava açarlar. Ancak bunu sanatla verirseniz sizi alkışlar halk. Çocuk gelinler ile ilgili bir performans yaptık. Yanlış bir aksesuar ile biz özendirebilirdik. O yüzden yaptığımız ince bir çizgi üstünde.”diye konuştu.
“ÜLKENİN TANITIMINI YAPIYORUZ DESTEK ALAMIYORUZ”
“Biz İzmir’de hiç kimseden destek almadan dünya sanatçısı olmayı başarabildik” diyen Çoban, farklı ülkelerde Kanuni Sultan Süleyman, Cumhuriyet Devrimleri gibi ülkenin tanıtımına katkı koyacak performanslara imza attıklarını belirtti. Bakanlıkların ve müdürlüklerin tanıtım açısından kullandığı bütçeler sanata ve sanatçıya akmadığının altını çizen çoban yerel yönetimlerden destek alamamaktan şikayetçi. Alsancak’taki bir çok büyük dükkandan daha fazla vergi ödemek zorunda kaldığını belirten Çoban’ın ‘destek’ ekseninde Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve yerel yönetimlere sitemi oldu. Çoban içinde bulundukları durum ve alamadıkları destek ekseninde şunları söyledi “Kafamızda sürekli bir giyotin var. Bu elektrik su ve kira…Ödeyemediğimiz gün kapıdayız. İstanbul ve Ankara’da da atölyeler açtık ancak İstanbul’un ticari yapısı Ankara’nın da siyasi yapısı kapamamıza neden oldu bu atölyeleri…Bireysel olarak aldığım bir tek kuruş yok. Biz hep iş yaparız onun karşılığında bize boya kostüm alınır. İddia ediyorum Alsancak’taki bir çok büyük dükkandan daha fazla vergi ödemişimdir. Atölyemizin bir şirketi var. Bir kuruş borcumuz yok. Böyle giderse İzmir’de vergi rekortmenleri içine gireriz.Biz kültürel aktivite yapıyoruz çok vergi veriyoruz. Kültür Müdürlüğü’nden bizi bugüne kadar kimse aramadı. Kültür ve Turizm Bakanı İzmir Milletvekili Ertuğrul Günay ile iletişime geçtik. Sinema Festivali Projesi vardı desteklediği... İzmir’e gelmişti ben kart uzattım. Destekleyeceğini söyledi ancak ya kartı unuttu ya da bizim Cumhuriyet Devrimleri Projemiz fazla geldi. Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan vizyonu ile sanata önemli katkılar yapıyor ancak yapabilirlik gücü şuanda fazla değil. İnkar edemeyiz belirli dönemlerde atölyenin var olmasında bizleri festivallere çağırarak etkinlikleri organize ederek desteği vardı ancak bu destek son 6 aydır hiç yok. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kültür ve sanat vizyonunu beğenmiyorum. Sadece bir kez birlikte çalıştık. Onların desteği de sıfır…”
“ÇÖZÜM BULAMAZSAK GİDECEĞİMİZ ÇOK YER VAR”
İzmir’i bir çok festivalde organizasyonda başarı ile temsil eden Sokak Sanatları Atölyesi 2008’de kurulduğu kenti bir gün terk etmek zorunda kalmak istemiyor. İstanbul ve Ankara’dan ciddi teklifler aldıklarını belirten Çoban “ Biz İzmir’e aidiz. Ancak son olarak 29 Ekim’de İzmir’de değildik. İzmir’de hiçbir belediye bize sahip çıkmadı çağırmadı. Parasında değiliz. Bize deselerdi ki bir şey yapalım yapardık. Ancak Bursa’dan 2 yıldır çağırıyorlar. 100 bin kişinin katıldığı organizasyonda keyifli performans yaptık. İzmir’de de binlerce kişi yürüdü. Aralarında olmak isterdik. Şimdi 10 Kasım’a hazırlanıyoruz. Şuanda şehir dışından teklifler var. Bizden onay bekliyorlar. Ancak biz 10 Kasım’da İzmir’de olmak istiyorum. Özellikle Zübeyde Hanım’ın mezarı başında canlı heykel performansı yapmak istiyoruz. Elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. İzmir’de hayallerimiz var. Tahta bacak gösterisi, balonlar ile tiyatro bu projeleri de İzmir’de yapmak istiyoruz. Ama bir gün çözüm bulamazsak gideceğimiz çok yer var… Ancak gitmek zorunda kalmayı istemiyoruz” dedi.
KARTPOSTALLARA HAYAT VERMEK İSTİYOR
İzmir’de ilk olarak Kemeraltı’nda 13 canlı heykel ile Cumhuriyet Devrimleri Projesi’ni gerçekleştiren ve büyük ses getiren atölyenin yeni projeleri de heyecan verici. Önlerinde önem verdikleri iki projenin olduğunu belirten Çoban , “İzmir’in nasıl kurulduğundan büyük yangına gelen süreye kadar kuşaktan kuşağa sembol isimleri üzerine bir projem var. Birde kartpostallar…İnsanların eskiden birbirlerine attıkları kartpostalları yurt içi ve dışından toplamaya çalışıyorum. O kartpostalları birebir canlı heykel olarak sokakta sunmak istiyoruz” dedi.
“200 GÖNÜLLÜYE EĞİTİM VERDİK”
Bugüne kadar 200 gönüllüye eğitim verdiklerini belirten Çoban, “ Sokak sanatçısının yetişme süresi 3 sene... Eğitimler dışarıdan görüldüğü gibi değil. Biz burada öncelikle gözlem, sokağı tanıma, sokağa saygı duyma gibi derslerin yanında vücut dili ve diksiyon gibi derslerde veriyoruz. Yoldan geçen birini alıp oraya koymak değil amacımız… Atölyede bir felsefe kazanması gerek topluma sanatçı gözüyle bakabilmeli, toplumun sorunlarına duyarlı olmalı ve etrafına ışık verebilmeli” dedi.
“HEMEN FARKEDİLİRİZ”
Dünya çapında gösteriler yapan ve herkes tarafından ilgi ile izlenen canlı heykel performanslarını taklitlerinden ayırt etmenin kolay olduğunu belirten Çoban, kendilerini farklı kılan özellikle şu sözler ile anlattı “ Fark edilmemiz kolay olur. Birincisi performanstan... Sokak sanatçısı sadece boyanıp giyinmek sokağa çıkmak değildir. Bu dilenciliktir. Eğer bir felsefesi ve alt yapısı yoksa hemen fark edilir. Kullandığımız boyadan fark edersiniz. Üzerimizde bir iğne başı kadar bile açık bir yer olmaz. Anlattığımız konudan fark edersiniz. Nedenselliği olmayan hiçbir konuyu sokağa çıkartmayız”
Yorum Yazın