Dolar 34,5352
%0.16
Euro 36,0236
%-0.58
Altın 3.005,140
%1.46
Bist-100 9.550,00
%1.94

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

'İzmir'in siyasi dalgaları: Soyer, Özel ve Aslanoğlu'nun satranç oyunu'

Bugün size CHP'nin İzmir'deki 'Yılan Hikayesi'nden’ bahsetmek istiyorum. Evet, doğru duydunuz. İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı, bir Yunan trajedisi kadar karmaşık, bir Shakespeare dramı kadar entrikalı.

Parti Meclisi, bugün bu epik hikayenin son perdesi için toplanıyor. Sahne arkasında neler oluyor, neler!

Merak Edenlerinize anlatayım: Bir yanda, kurultay savaşlarında kellesini koltuğa koyarak Özgür Özel'e destek veren Cemil Tugay var. Diğer yanda ise, Özgür Özel'in karşısında 'ölümüne' mücadele eden Tunç Soyer...

Ah, Tunç Soyer...

Kendisi İzmir'in mevcut belediye başkanı…

Peki, bu siyasi arenada bir 'gladyatör' mü yoksa 'stratejist' mi?

Cevabı Parti Meclisi'nin tozlu koridorlarında gizli…

Ve tabii ki, bu siyasi düello sadece iki isimle sınırlı değil. MYK, aday olacak isimleri masaya yatırıyor.

Masada kimler yok ki? Hesaplar, planlar, stratejiler...

Siyasi satranç tahtası üzerinde her hamle, yeni bir entrika demek.

Peki, bu oyunun sonunda kim galip gelecek?

Cemil Tugay mı, yoksa Tunç Soyer mi?

Ya da belki de sürpriz bir isim, sihirli bir tavşan gibi şapkadan çıkacak?

Siyasetin renkli dünyasından yine dudak uçuklatan bir hikaye unutmayalım…. Bu kez sahne İzmir ve başrolde Tunç Soyer vardı. Hani şu, "Benim için deniz, siyasetten daha önemli" diyen belediye başkanı.

Bir yanda Özgür Özel, siyasi nezaket peşinde, İzmir'e kadar yol alıyor. Amaç ne? Tabii ki, kurultay öncesi delege seçilenlerle bir görüşme yapmak ve kendisinin neler yapacağını anlatmak… İl Başkanı Şenol Alanoğlu ve CHP’nin en büyük gücü olan Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'le görüşme yapmak.

Ama ne gezer!

Soyer, Özel'i karşılamak yerine, Körfez'de serin suların tadını çıkarmayı tercih etmiş. "Siyaset mi, deniz mi?" sorusuna verilebilecek en net cevap bu olsa gerek!

Şimdi, burada bir durup düşünmemiz gerek: Bu hareket, Özgür Özel için ne anlama geliyor? Affedilebilir bir 'rahatlık' mı, yoksa tam anlamıyla bir 'siyasi nezaketsizlik' mi?

Soyer'in bu davranışı, Özel'e karşı açık bir mesaj gibi duruyor. "Benim önceliğim sen değilsin" demek. Siyasette her hamle bir mesajdır, unutmayın.

Ve bu mesaj, Özeli'nin kulağına küpe olsa gerek.

Peki, Özgür Özel bu durumu affeder mi?

Sanmam!

Siyasette affetmek, bazen güçlü bir hafızadan daha nadir bulunan bir yetenek. Hele ki, bu kadar açık bir 'siyasi göz ardı' durumunda...

Tunç Soyer'in bu 'deniz tercihi', belki de İzmir siyasetinde yeni dalgalar yaratacak. Özgür Özel'in tepkisi ne olur, henüz bilinmez. Ama şunu iyi biliyoruz ki, siyasette nezaket bazen denizdeki dalgalar kadar geçici olabiliyor.

Tekrar edelim Tunç Soyer tarafından yapılan o ünlü 'deniz tercihi'ni Özel affetmeyecek gibi duruyor. Evet, siyasetin 'affetmeme' yönünü gösteriyor bize. Bu, sadece bir tercih meselesi değil, aynı zamanda siyasi bir strateji.

Soyer, körfezde yüzüp dururken, Özel, kara tahtada hamlelerini çiziyor. Siyasetin bu deniz-kara ayrımında, Özel, suyun altındaki akıntıları hesaplıyor olabilir.

Affetmek?

O, siyasetin bu yönünü çoktan rafa kaldırmış gibi.

Ve unutmayalım, bir de Cemil Tugay var.

Tugay, kendi siyasi kariyerinde önemli bir fedakarlık yaparak Özgür Özel'e destek vermişti. Bu tür fedakarlıklar siyasette kolay unutulmaz.

Tugay, belki de Özel'in gözünde, siyaset sahnesinin 'gerçek kahramanı'.

Soyer ve Özel arasındaki bu 'affetmeme' dansı, İzmir siyasetinde yeni bir dönemin habercisi olabilir. Özgür Özel'in bu 'affetmez' tavrı, bugün nasıl bir siyasi manevra olarak karşımıza çıkacak, merakla bekliyoruz.

Cemil Tugay'ın fedakarlığı ise, bu siyasi satranç oyununda önemli bir piyon olabilir. Unutmayın, siyasette her fedakarlık, gelecekteki bir hamlenin temel taşı olabilir.

Sonuç olarak, İzmir'in siyasi kulislerinde fırtınalar esmeye devam ediyor. Özgür Özel, Tunç Soyer, Cemil Tugay...

Hepsi bu oyunun önemli figürleri.

Siyasetin bu 'affetmeme' ve 'fedakarlık' temalı bölümünü izlemeye devam edelim.

Çünkü bu oyunun sonu, bugün yazılacak

Şimdi asıl hikayeye gelelim…

Aslında bu sahneyi daha önce görmüştük..

Bugün size İzmir'den gelen bir 'siyasi tiyatro' oyunundan bahsetmek istiyorum. Oyunun adı: "Şenol Aslanoğlu'nun Baskı Taktikleri." Yönetmen ve başrolde kim mi var?

Tabii ki, CHP İl Başkanı Şenol Aslanoğlu…

Sahne bir: Aslanoğlu, ilçe başkanlarına ve il yöneticilerine "Tunç Soyer'i yeniden aday yapalım" diye fısıldıyor. Evet, fısıldıyor; çünkü siyasette her şey açıkça söylenmez, değil mi?

Peki, bu fısıltılar ne kadar etkili?

İşte, orası meçhul.

Sahne iki: Aslanoğlu, bu sefer Ankara'ya gitmeleri için baskı yapıyor. "Ankara'ya gidin, orada işler değişsin" diye. Ama durun, bu filmi daha önce de görmüştük. Evet, kurultayda Özgür Özel'e karşı benzer bir baskı manevrası.

Sonuç?

Hüsran!

Şimdi, burada bir durup düşünmemiz gerek. Baskıyla siyaset yapmak, bir yerden sonra 'ters teper' mi? Yoksa Şenol Aslanoğlu'nun siyasi 'sihirbazlık' yetenekleri, bu sefer işe yarar mı?

Bir yanda Cemil Tugay, diğer yanda Tunç Soyer...

Ve tabii ki, kulislerde fısıldanan birçok isim daha. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı için kıyasıya bir rekabet.

Siyaset, her zaman sürprizlere açık bir sahne.

Ve İzmir'deki bu sahne, şu sıralar oldukça hareketli. Bekleyip göreceğiz, dostlar. Bu arada, popcornlarınızı hazırlamayı unutmayın; çünkü İzmir'deki bu siyasi oyun, daha uzun süre sahnede olacak gibi görünüyor.