Cemil Tugay'ın 'Ben olsam ne yazar olmasam ne yazar' tavrı
Hep derim, siyasetçinin en büyük sermayesi samimiyettir, insanı sarmasıdır, kendini halka yakın hissettirmesidir. Ama gelin görün ki, bazı siyasetçiler var ki, samimiyeti adeta bir kenara bırakıp, "ben yoksam dünya durur mu sanki" moduna giriveriyorlar.
İşte böyle bir örneği son zamanlarda İzmir'de yaşadık. Evet, CHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Dr. Cemil Tugay'dan bahsediyorum.
Bu sevgili Tugay, ODTÜ Ege Mezunlar Derneği'nde bir panelde konuşmuş. Konuşmasında, "Demokrasi ortamında yaşıyoruz, halk birini tercih edecek, o kazanacak" diyor ve ekliyor: "Seçimi kazanacağım yönünde sahadan geri dönüşler alıyorum. Ama diyelim ki son anda bir şeyler yaptılar, insanları kandırdılar, kaybettik. Ben üzülürüm. Kendi boyutum kadar üzülürüm. Köşeme çekilirim, bir şekilde hayatıma devam ederim. Ama herkes şunu bilmeli; bu şehir sadece benim şehrim değil. Bu hikaye sadece benim hikayem değil.”
Şimdi bu sözleri okuyunca insanın aklına hemen şu sorular geliyor: Sayın Tugay, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?
Yani, "kaybedersem köşeme çekilirim, hayatıma devam ederim" demekle ne anlatmak istiyorsunuz?
Siyaset bu kadar basit mi sizin için?
Seçimi kazanmak için "sahadan iyi dönüşler alıyorum" demekle neyi ispatlamaya çalışıyorsunuz? Hani mücadeleci ruh, hani "ben bu şehir için varım" diyen o içtenlik?
Yahu sevgili Tugay, siyasetçi dediğin, halk için var olan, halkla bütünleşen kişidir. Seçimi kaybedersem eğer, "ben köşeme çekilirim" demek ne demek?
Bu ne biçim bir anlayış?
İnsanlar sizi destekliyor, sizin için çalışıyor, inanıyor, umut bağlıyor; ama siz "kaybedersem köşeme çekilirim" diyorsunuz.
Bu nasıl bir sorumluluk anlayışı?
Bakınız, demokrasilerde kaybetmek de var, kazanmak da... Ama asıl mesele, kaybettiğinizde bile o şehre, o insanlara olan borcunuzu unutmamaktır. İşte burada devreye giriyor o meşhur 'siyasetçi olmak'. Siyasetçi dediğin, sadece kazandığı zaman değil, kaybettiği zaman da halkın yanında olur.
Yani demem o ki, Cemil Tugay'ın bu "ben olmasam da olur" tavrı, hiç de hoş bir tavır değil. İzmir gibi bir şehir, sadece bir kişinin hikayesi olamaz tabii ki, ama o şehrin yönetimine talip olan bir kişinin de "ben olmazsam da olur" demesi, pek yüreklerde fırtınalar koparmaz. Umarım, Sayın Tugay bu sözler üzerine bir kez daha düşünür ve 'siyasetçi olmanın' ne anlama geldiğini kavrar.
Siyasetçi, seçimi kaybetti diye köşesine çekilecekse, oraya neden oturdu ki baştan?
Hadi hayırlısı...