İzmir siyasetinde şaşırtan iş birliği: Akpınar'ın gölgede kalan gerçekleri!
İzmir siyasetinde dün öyle bir yayın yapıldı ki, insanın aklına istemsizce “Bayram değil seyran değil, eniştem beni niye öptü?” atasözü geliyor.
İzGazete ekranlarında eski belediye başkanı Tunç Soyer'e yakın olanlar ve yıllardır İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay ile sorun yaşayan Hüseyin Mutlu Akpınar'ın birlikteliği dikkat çekiciydi.
Şimdi durun bir dakika.
İzgazete ve Hüseyin Mutlu Akpınar’ın ne ortak noktası olabilir ki?
Biri eski başkan, diğeri ise İzmir'de uzun zamandır Cemil Tugay'a karşı olan isimlerden biri. “Ortak düşman Amerika” misali, bu iki cephe de Cemil Tugay karşıtlığı üzerinde birleşmiş durumda.
Yayın boyunca hedefte kim mi vardı?
Elbette Cemil Tugay…
Ama işin ilginci, programda seçilen konuların neredeyse tamamı Hüseyin Mutlu Akpınar’ın seçtikleri. Demek ki, Akpınar’ın konularının Tugay’a yönelik eleştirilerle dolu olması tesadüf değilmiş. Vay arkadaş, ne siyaset ama!
Şimdi gelin, şöyle bir düşünelim.
İzGazete'nin bu yayınında ne mesaj verilmeye çalışıldı?
"Bakın biz Cemil Tugay'ı sevmiyoruz ve onunla ilgili her türlü eleştiriyi ortaya koyarız!" mı?
E, zaten biliyoruz bunu.
Yeni bir şey söyleyin bize.
Sevgili okuyucular, siz siz olun, bayram değil seyran değilken enişteniz sizi öpüyorsa, bilin ki ortada bir bit yeniği vardır. İzmir siyaseti de aynen böyle işte. Bir bakmışsınız, herkes düşman ortak, hedef tek. Eğlenmeye devam edin!
Şimdi dün programda sizlere belediyeciliğin sanatını konu alan, eski başkanımız Hüseyin Mutlu Akpınar'ın altın değerindeki tavsiyelerinden bahsedeceğim. Görevde olduğu dönemde belediyeciliği adeta bir sanat formuna dönüştürmüş, günümüz başkanlarına ışık tutan bu büyük liderin sözlerine biraz atıfta bulunalım…
Sevgili okurlar, dün İz Televizyonu'nda eski Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar'ı izlerken, bir an için acaba biz başka bir yerde mi belediye başkanlığı yaptı diye düşündüm. Kendisi, belediye başkanlığı dönemini öyle bir anlattı ki, neredeyse "efsane başkan" ilan edecektik. Fakat ne demişler, eski defterler açılınca mürekkebi akarmış.
Akpınar, programda Cemil Tugay'a yönelik eleştirilerini dile getirirken adeta bir "söv" şov yaptı. Dedi ki, "Ben arsa satarak belediyecilik yapmadım."
E, ne yaptın Akpınar?
Bir telefon açmış, cevap alamamış, mesaj atmış, dönülmemiş, sekreterine not bırakmış, hâlâ cevap yokmuş. Şaka bir yana, anladık ki Cemil Tugay'ın telefon defteri dolup taşmış.
Akpınar ise mağduriyetin kitabını yazmış.
Bir diğer vurgusu da KHK döneminde belediye başkanlığı yapmanın zorluklarıydı. "Ben, 2 dudak arasının belediye başkanıydım" diyor. Tam da bu noktada insan sormadan edemiyor: Madem 2 dudak arasındaydın, bu dudaklar ne dedi, ne yaptı?
Tabii bir de sevgi dolu adam Akpınar var.
Kendisini arayıp sormayan Cemil Tugay'a sitem ediyor: "Benimle uğraşmak yerine hizmet etmesi gerekiyor. Açığımı arayacağına hizmet etmeye çalışsaydı daha iyi olurdu." Yani Tugay'ın elinde büyüteç, Akpınar'ın açıklarını arıyor.
Tugay'ı Sherlock Holmes ilan edebiliriz.
Gelelim siyasi eleştirilere.
Tugay ve dönemin ilçe başkanının kadeh tokuşturarak "Onu da bitirdik" demesi, Akpınar için dramatik bir anekdot olmuş. Beş yıl sonra ekranlara çıkıp kendi döneminde yaşananları anlatıp ardından büyükşehir belediye başkanını kamuoyu önünde eleştirmek, siyasetin hangi kitabında yazıyor, bilmiyorum. Ama şu bir gerçek ki, Akpınar uzun zamandır ortalıkta yokken, siyasete üst perdeden girmeyi büyükşehir belediye başkanıyla polemiğe girerek deniyor gibi.
Sevgili okurlar, bu açıklamalarla birlikte Akpınar'ın siyasete geri dönüş sinyalleri verdiğini görüyoruz. Ancak bu dönüş, eleştiri oklarını kendi partisine yönelterek mi olacak?
İzleyip göreceğiz.
Fantastik Hayatın Perde Arkası
Hüseyin Mutlu Akpınar’ın belediye başkanlığı döneminde nasıl bir yaşam sürdüğünü ve sonrasında artan servetinin nereden geldiğini sorgulamak oldukça önemli... Özellikle, belediye başkanlığı yaptığı dönemde, Mavişehir’de açılan ünlü alışveriş merkezlerindeki yakınları adına aldığı ve büyük gelir kaynağı olan "oto yıkama ve vale" işlerinin başkanlık döneminde neye karşılık ve nasıl alındığını açıklaması gerekmiyor mu?
Bu tür ticari girişimlerin etik olup olmadığını da tartışmak lazım…
Akpınar’ın, belediye başkanlığı sırasında yakınları adına aldığı oto yıkama ve vale işlerinin büyük bir gelir kaynağı haline gelmesi, ciddi soru işaretleri yaratıyor. Bu işlerin hangi koşullar altında ve ne karşılığında alındığı, kamusal görevini kötüye kullanıp kullanmadığı konusunda net bir açıklama yapması gerekmiyor mu?
Akpınar’ın bu ticari faaliyetlerle ilgili hesap vermesi, halkın güvenini kazanmak açısından önemlidir.
Etik mi, değil mi?
Belediye başkanlığı sırasında yakınları adına ticari işler almak ne kadar etik? Bu tür işlerin kamu göreviyle nasıl bir ilişkisi var? Akpınar, bu sorulara net ve şeffaf bir şekilde yanıt vermelidir. Halk, kamu görevlilerinin özel çıkarlar uğruna kamusal görevlerini suistimal edip etmediğini bilmek ister. Bu tür durumlar, etik kuralların ihlali anlamına gelebilir ve kamu güvenini sarsar.
Sonuç: Akpınar'ın Cevaplaması Gereken Sorular
Hüseyin Mutlu Akpınar’ın, İz Televizyonu’ndaki açıklamaları birçok soruyu yanıtsız bıraktı. Akpınar, belediye başkanlığı döneminde ve sonrasında yaşadığı "fantastik" hayat ve artan serveti konusunda net açıklamalar yapmalıdır. Mavişehir’deki alışveriş merkezlerinde yakınları adına aldığı oto yıkama ve vale işleriyle ilgili tüm detayları açıklamalı ve bu işlerin etik olup olmadığını kamuoyuna anlatmalıdır. Bu tür soruların cevapsız kalması, kamu görevlilerinin hesap verebilirliği ve şeffaflığı konusundaki endişeleri artırır. Akpınar’ın, geçmişteki yönetim tarzı ve ticari faaliyetleri konusunda dürüst ve açık olması, halkın güvenini yeniden kazanmak için atılması gereken ilk adımdır.
Not: Eski Başkan Akpınar, kendisinden önceki başkan Cevat Durak'a karşı son derece saygılı olduğunu, ona hiçbir zaman düşmanlık yapmadığını ifade ediyor. Bu kadar saygılı ki, Cevat Durak'ın belediye başkanlığı yaptığı dönemde kullandığı hattın belediye adına olduğunu ve cep telefonu hattı kullandığı için kendisine verilmesi rica etmiş ama bir de ne görelim? Bu hattın verilmemesi için direnen biri var: Akpınar. Evet, doğru duydunuz. Akpınar, Durak'ın kullandığı hattı vermeyerek kapatmış.
Bu olay, Akpınar’ın belediye başkanlığını devraldığı dönemde yaşandı. Demek ki, belediye başkanları arasında da hat savaşları olabiliyormuş. Akpınar’ın, kendisinden önceki başkanla ilgili tavrını bu olay üzerinden daha iyi anlayabiliyoruz.