Güven Yeşilçam'ın emektarları için harekete geçti

Kemal Sunal’un varislerinin hukuk mücadelesini kazanmasının ardından Yargıtay’ın verdiği karar CHP İzmir Milletvekili Hülya Güven’i hareket geçirdi. Güven, 12 Haziran 1995 tarihinden önce çevirdikleri filmlerin yayınından telif ücreti alamayan sanatçıların mağduriyetinin giderilmesi için kanun teklif hazırladı

Ege Postası
22.09.2012 - 15:49

İZMİR -Türk sinemasının çevirdiği filmlerinin tekrar yayını açısından rakipsiz ismi olan Kemal Sunal geçtiğimiz Ağustos ayında örnek olacak bir Yargıtay kararına konu olmuştu. Varislerinin açtığı davada Kemal Sunal filmlerini yayınlayan televizyon kanallarının sanatçının ailesine de telif ödemesi gerektiği yönündeki karar, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin kararıyla dikkatleri üzerine çekmişti. Yürürlükte olan ‘ Fikir ve Sanat Eserleri Yasası’na göre 12 Haziran 1995 tarihinden önce çevirdikleri filmleri yayınlanan sanatçıların haklarını elde edebilmeleri için önlerinde hukuki bir dayanak var. Ancak Kemal Sunal’ın ailesinin açtığı davanın Yargıtay dahil altı yıl sürmüş olması, bu konuda hak aramak isteyen sanatçıların önündeki en büyük engel olarak dikkati çekiyordu. Yeşilçam emekçilerinin mağduriyetine dur demek isteyen CHP İzmir Milletvekili Hülya Güven, yasadaki bu boşluğu doldurmak için harekete geçti.

SANATÇILARIMIZ ARTIK HAK ETTİKLERİ TELİF HAKLARINI ALSINLAR…

CHP İzmir Milletvekili Hülya Güven, 1995 yılı öncesi çevrilen filmlerde oynayan sanatçıların, günümüzde bu filmlerin oynatılması sonucunda tek tek dava açmadan telif hakkını almaları ve yoksulluk içinde ölmemeleri için kanun teklifi hazırladı.

Güven, ülkemizde, bir dönem sinemada, sahnede popüler olarak gördüğümüz ya da müziğini büyük beğeni ile dinlediğimiz özgün müzik bestecilerimizin ya da adını bilmediğimiz sinema sanatçılarımızın çoğunun sosyal güvencelerinin olmaması nedeniyle yaşlandıklarında muhtaç hale gelerek yoksulluk içinde kaybolup gittiklerini söyledi.

Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Hülya Güven, sanatçıların yoksulluk içinde ölmelerinin tüm vatandaşların vicdanını sızlattığına dikkat çekerek onları bu durumdan kurtaracak bir kanun teklifi hazırladı. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nda değişiklik yapılmasını öngören kanun teklifi, 1995 yılı öncesi çevrilen filmlerde oynayan sanatçıların filmlerinin oynatılması sonucu dava açmadan telif hakkı almasını öngörüyor. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nda 2001 yılında yapılan değişikliğin 1995 yılı öncesi çekilen filmleri kapsamaması sonucu bu filmlerin sahibinin sadece yapımcıların olmasını doğurduğunu belirten Güven, “Oysa Anayasa Mahkemesi'nin 2011'de aldığı karar ile film yapımcıları ile birlikte oyuncuların da bağlantılı hakka sahip oldukları ve herhangi bir süre ile sınırlandırılmadıkları anlaşılıyor. 1995 yılından önce çekilmiş yüzlerce sinema filmi her gün televizyon kanallarında yayınlanıyor. Ancak ne bu eserlerin gerçek hak sahipleri olarak kabul edilen yapımcı gibi kişiler ne de bağlantılı hak sahibi olan oyuncular telif hakkını alamıyor. Bunun çözülmesi için bu teklifi hazırladık” dedi.

MAHKEME KARARI VAR.

Oyuncuların bağlantılı hak sahipliği nedeniyle hak sahibi olup olmamaları konusundaki kafa karışıklığının bir oyuncunun mirasçıları tarafından 2006 yılında açılan dava ile giderildiğine dikkat çeken Güven, “Çünkü o dava sonucuna göre oyuncunun 1995 öncesi çekilen filmi üzerinde telif hakkı olduğu kararı verildi. Bundan sonra yapımcı firmalar, 1995 öncesi çekilen filmleri kullanıma sürmeden önce oyuncularından izin almak zorunda. Ancak oyuncuların telif hakkını alabilmesi için ayrı ayrı dava açması gerekmektedir. Ancak sağlıkları ve mali durumları uygun olmayan pek çok sanatçımız davalar ile uğraşamadıkları için telif hakları için savaşamayarak haklarını alamadan yoksulluk içinde vefat etmişlerdir. Mesela Yadigar Kuzu (Ejder), Yıldırım Önal, Cem Gürdap, Sami Hazinses, Cahide Sonku, gibi usta isimlerin ekonomik sıkıntılar içinde vefatlarına hatta Yadigar Ejder’in bir parkta donarak öldüğüne şahit olduk. ıSinema eserlerinin eşit değerlendirilmesi, 1995 tarihinden önceki filmlerin eser sahipliğinin yalnız yapımcıda değil, yönetmen, özgün müzik bestecisi, senaryo yazarı, diyalog yazarı ve animatör ile oyuncuları da kapsaması gerekir. Bu mağduriyetin giderilmesi için Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun Ek 2'inci maddesinde belirtilen sinema eseri sahipliği ile ilgili hükümleri, 4110 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 12.6.1995 tarihinden sonra yapımına başlanan sinema eserlerine uygulanır şeklindeki son fıkrasının yürürlükten kaldırılması gerekmektedir, bu nedenle verilen kanun teklifinde bu madde kaldırılmıştır.” şeklinde açıklama yaptı.