Dolar 34,5344
%0.21
Euro 36,4303
%0.22
Altın 2.965,350
%1.03
Bist-100 9.154,00
%0

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

'Postacı, CHP'nin kapısını 3. kez çalacak mı?'

1972’de Bülent Ecevit’in CHP Genel Başkanı seçilmesinden sonra yapılan 1973 Milletvekili Genel Seçimlerinde, yüzde 33 oyla birinci parti olan CHP’nin MSP ile kurduğu koalisyon hükümeti Kıbrıs Barış Harekâtı'nı gerçekleştirmesine rağmen kısa ömürlü olmadı.

1977 Milletvekili Genel Seçimlerinde adı dağa taşa, “Karaoğlan” ve “Umudumuz Ecevit” diye yazılan CHP Genel Başkanı Sayın Bülent Ecevit’e halkın gösterdiği sevgi sonucu yüzde 44 oyla ve 213 milletvekiliyle yeniden birinci parti olan CHP’nin kapısını ilk kez çalan postacı, “Tek başına hükümet kurma şansını iyi kullan; bu fırsatı kaçırma.” diye uyarıda bulunmuştu.  

Seçimden sonra CHP’nin kazandığı 213 milletvekili gücünü arkasına alan Sayın Bülent Ecevit, her ne pahasına olursa olsun tek başına bir hükümet kurmak tutkusuyla, siyasi tarihimizin unutulmazları arasına giren ünlü Güneş Motel’de günlerce süren pazarlıklar sonucu, 13 bağımsız milletvekiline altın tepsi içinde bakanlık payesi vererek hükümet kurması, ülkemizdeki sosyal demokrasinin yoluna yıllarca sökülemeyecek bir taş koymuştur.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın istifasıyla 22 Mayıs 2010’da yapılan 33. CHP Olağan Kurultaya günler kala, sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanlığına aday olduğunu açıklaması, kamuoyunda beklenmedik büyük bir heyecan yaratmıştı. Ulusal medyanın önemli bir bölümü, adeta ağız birliği etmiş gibi CHP’nin oy oranının bir anda yüzde 40’ların üstüne tırmandığını ve 'Gandi' gibi büyük bir liderin ayak seslerini manşetlerine taşıyınca, postacı CHP kapısı ikinci kez çalmış, “Bu kez, tek başına iktidar olma şansını iyi kullan; bu fırsatı da kaçırma.” diye yine uyarıda bulunmuştu.

33. Kurultayda, milyonların beklentisine cevap verecek özenle hazırlanmış manifesto niteliğinde yazılı bir metinle bir konuşma yapması beklenen sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Yırtık ayakkabı” ile başladığı ve “Recep Bey” muhabbetiyle bitirdiği irticalen konuşması, kurultay öncesinde CHP’nin yüzde 40’lara fırlayan oy oranını ve sosyal demokrasiye özlem duyan milyonların umutlarını bir balon gibi söndürmüştür. 

Dünya medyasının ve ulusal medyanın olağanüstü bir ilgi gösterdiği bu kurultaydan önce CHP’nin yüzde 40’ların üstüne çıkan oy oranının, kurultaydan sonra birdenbire yüzde 25’lerin altına düşmesinin gizemi nedir? Aradan onca yıl geçmesine rağmen kimse bu sorunun cevabını verememiştir.

O günlerin CHP’li siyaset bilimcileri ve deneyimli kurmayları, Türkiye’de sosyal demokrasinin gerçek anlamda yerleşmesine katkıda bulunacak böylesine önemli bir kurultayda sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na, Türkiye’nin yarınlarını sosyal demokrasi ışığıyla aydınlatacak yazılı bir metinle konuşma yapmasını önermemeleri ya da önemsememeleri, sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun, bu kurultayda kasten yalnız bırakıldığının resmidir. 

Günümüze gelirsek, Haziran 2023 Milletvekili Genel Seçimlerine aylar kala, kurulduğu günden beri sisler içinde bir labirente benzeyen '6’lı Masa'nın cenderesinde, yakasından paçasından çekilerek taca atılmak istenen Sayın Kılıçdaroğlu, bu badireyi atlatabilirse ve de masadakilerin samimi desteğini alabilirse, bakalım CHP’nin kapısını postacıya üçüncü kez çaldırabilecek mi? Bekleyip göreceğiz.