CHP’nin sessizliği: Filiz Sengel'in soğuk direnişi
Günlerdir yazıyoruz, çiziyoruz.
Efes Selçuk Belediye Başkanı Filiz Sengel, kışın soğuğunda, tek başına direniş gösteriyor. Bir belediye başkanı, halkının hakkını savunmak için sabaha karşı gelen jandarmaya, TOMA’lara, çevik kuvvetlere karşı dimdik duruyor.
Nöbet tutuyor, mücadele ediyor, hem de yalnız başına…
Peki, ya CHP?
Nerede bu partinin diğer unsurları?
Hadi yerel yöneticileri geçtim, İzmir örgütünü de es geçelim…
Genel merkez nerede?
Hani hak, hukuk, adalet mücadelesinin yılmaz savunucuları?
Yıllardır ekranlarda dile getirilen, kürsülerden haykırılan “dayanışma ruhu” nerede?
Başkan Sengel'in hak arayışında yalnız bırakılması, bu söylemlerin pratiğe yansımadığını gösteriyor. Sadece alana gelip fotoğraf çektirerek yapılan ziyaretler, gerçek bir dayanışma değil, aksine bir kandırmaca olarak görüyorum..
Parti içindeki bu sessizlik ve eylemsizlik, CHP'nin kendi değerleriyle çeliştiğini ortaya koyuyor. Sengel'in mücadelesi, sadece Efes Selçuk'un değil, tüm Türkiye'nin yerel yönetimlerinin ve halkının haklarını savunma mücadelesinin bir örneğidir…
Bu nedenle, CHP'nin tüm unsurlarının bu eyleme aktif destek vermesi, söylemlerini eyleme dönüştürmesi beklenir.
Dilruba Kayserilioğlu’nu Ziyaret Edenler Nerede?
Hadi, geçmişteki örnekleri bir hatırlayalım.
İzmir’de bir sokak röportajında söyledikleri nedeniyle tutuklanan Dilruba Kayserilioğlu için neler yapıldı? Cezaevine ziyaretler düzenlendi, televizyon kanallarında kampanyalar başlatıldı, Kayserilioğlu’nun tahliyesinde cezaevi kapısında törenler düzenlendi. Protokol sıraları ayrıldı, dayanışma mesajları havalarda uçuştu.
Çok güzel, çok doğru, hakkı teslim edelim.
Ama şimdi sormak lazım: Selçuk’ta, halkın hakkını savunmak için nöbet tutan, yeri geliyor jandarma baskısına direnen Belediye Başkanı Filiz Sengel neden bu dayanışmadan mahrum bırakılıyor?
Nerede bu ziyaretler, nerede o televizyon kampanyaları, nerede partinin “duayen” isimleri?
Sengel’in Mücadelesi Daha mı Az Değerli?
Filiz Sengel’in mücadelesi ne eksik?
Hak arıyor, halkının cebine göz dikenlere karşı dimdik duruyor.
Ama ne genel merkezden bir ses var, ne de İzmir’den güçlü bir destek. Bir kadın belediye başkanı, partisi tarafından yalnız bırakılıyor.
Oysa CHP’nin hep övündüğü bir gelenek vardı: Hak mücadelesinde yalnız bırakmama ilkesi. Ancak şimdi, Sengel gibi bir figürün bu kadar yalnız bırakılması düşündürücü. Siyaset, sadece söylemden ibaret olmamalı; dayanışma pratiği de gerekli.
Başkan Sengel’in mücadelesi takdire şayan.
Ancak bu mücadelede partinin suskunluğu, en hafif tabirle, utanç verici... CHP’nin yöneticilerine seslenelim: Ya hak mücadelesinde “herkesin yanında” olun ya da “hakkı savunuyoruz” diye slogan atmayı bırakın. Çünkü Filiz Sengel’in direnişi, partinin dayanışma iddiasını sınayan bir turnusol kâğıdıdır.
Böyle bir müdahale, yerel demokrasiyi zayıflatmaktan başka bir şey değil. Bir belediye başkanı, halkı için mücadele ederken böylesine bir güç gösterisi yapılması, sadece talihsiz değil, aynı zamanda trajikomik. Kaymakamlık ve jandarma, keşke aynı enerjiyi halkın gerçek sorunları için harcasaydı.
Filiz Sengel yalnız değil.
Efes Selçuk halkı arkasında…
Çünkü onun mücadelesi, sadece belediye bütçesiyle ilgili değil; halkın cebine göz dikenlere karşı verilmiş bir savaş. Gece yarısı baskınları, TOMA’lar, çevik kuvvetler…
Hiçbiri bu direnişi kıramayacak.
Son olarak Sengel’in sözleriyle bitirelim: “Bu halkın hakkını sonuna kadar savunacağım. Fakir fukaranın ekmeğinde gözü olanların vebali boynuna…”
Helal olsun Başkan.