Dolar 34,4874
%0.08
Euro 36,4106
%0.17
Altın 2.959,820
%0.84
Bist-100 9.344,00
%0

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

Kasten mi yapıyorsunuz'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hem 31 Mart seçimleri öncesi hem de seçimlerde yakalanan başarının ardından partinin imajına zarar vermemeleri konusunda hemen hemen her platformda başkanları hep uyardı.

CHP lideri neler dedi'

Hiçbir işçiyi çıkarmayın” dedi.

“Liyakata göre atamalar yapın” dedi.

İlk işiniz kreş açmak, yurt yapmak olsun” dedi.

“Geleceğimiz çocuklarımızı, gençlerimizi tarikatlara bırakmayın” dedi.

Şeffaf kentler yaratın... İhalelerinizde dikkatli olun” dedi.

“Hizmeti belli kişiler, zümreler, akrabalar, yandaşlar için değil, halk için üretiniz” dedi.

Partizanca uygulamalardan kesinlikle kaçınınız” dedi.

Belediyeyi adaletle yönetiniz. Hakkı, hukuku ve adaleti her ortamda savununuz” dedi.

Daha birkaç gün önce başkanları topladı 3 günlük kampta yeni yeni talimatlar verdi.

Seçimin üzerinden 4 ay geçti.

25 yılın ardından tekrar kazanılan İstanbul ve Ankara’da işler yolunda giderken, peki İzmir’de ne oluyor'

Neden işler yolunda gitmiyor.

Çünkü İzmir’in CHP’lileri, hizmetleriyle değil, “Nepotizm”le gündeme geliyor.

Kuzen, enişte, oğul, yeğen atamaları…

Başkanların birer birer skandalları İzmir dışında da yankılanıyor.

Tecrübesizlik desem, değil.

Kimisi arada AK Parti’ye kaptırdığı koltuğu bu seçimde yeniden aldı, kimisinin ilk dönemi, büyük vaatlerle, heyecanla, işbaşına geldi.

Kimisi örgütten geliyor. 

Ama şurası aşikar bazı belediye başkanları şimdiden gerçek anlamda güç zehirlenmesi yaşıyor.

Bazıları ise tam bir hayal kırıklığı yaşatıyor.

İlk kriz Çiğli’de başladı. Çiğli Belediye Başkanı Utku Gümrükçü işten çıkardığı işçilerin “bankamatik” olduğunu savundu. Ancak çıkarılanlar arasında CHP İlçe eski Başkanı Zeynel Mertoğlu, İlçe eski Gençlik Kolları Başkanı Baransel Güler ve İl eski Başkan Yardımcısı Ali Karabay’ın da olması örgütte tepki topladı. Gümrükçü İlçe eski Başkanı Mertoğlu’nun günlerce açlık grevini sürdürmesine engel olmadı. Uzlaşmadı. En sonunda genel merkez müdahale etti.

Örgütten gelen bir başkanın bunu nasıl yaptığı günlerce tartışıldı.

Karaburun Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan, henüz ilk meclis toplantısında kendisini belediye şirketine sessiz sedasız müdür olarak atamış. Başkanlık maaşının yanında müdür maaşı da aldığı ortaya çıkınca tepki topladı.

Başkan Erdoğan gelen tepkiler üzerine geri adım attı, alacağı müdür maaşını eğitime bağışlayacağını açıkladı. Bu da gelen tepkilerin önünü kesmeyince hiç huzur hakkı almayacağını açıkladı.

Daha CHP çift maaş krizini atlatamadan Torbalı Belediye Başkanı İsmail Uygur da 24 yaşındaki üniversiteli oğlu Efe'yi belediye şirketine Genel Müdür Yardımcısı olarak atadı. “Şirket batık durumda, güvenebileceğim kimse yoktu” diyen Başkan Uygur kamuoyundan gelen tepkiler üzerine oğlunun işine son verdi. Atama krizi son buldu ancak hiçbir savunması kabul edilemez bu durum partiye büyük zarar verdi.

Kamuoyunda en çok tepki toplayan isim de böylelikle Uygur oldu. Partiden ihracı için imza kampanyaları başlatıldı. Köşe yazarları genel merkezden deyim yerindeyse “kellesini” istedi.

Ara da ne mi oldu'

Kemalpaşa Belediye Başkanı Rıdavan Karakayalımekan bastı” haberleri çıktı. Başkan Karakayalı, “Mekan benim. Ortağım maddi yükümlülüklerini yerine getirmiyor” diyerek kendini savundu.

Ama bir belediye başkanı ,ortağı da olsa öfkelense de görüntülere yansıyan gibi davranamaz, hukuki yollara başvurur. Karakayalı, haklıyken haksız duruma düştü.

Derken İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, turizmcilerle buluşmasında Antalya ile İzmir’e gelen turist sayısını kıyaslarken, “İzmir bu tabloyu hak etmiyor” dedi. Burada bir sıkıntı yok.

Ancak sonrası tam bir felaket...

Soyer, “Bugüne kadar bu potansiyel yokmuş gibi yaşandı. Sanki Sivas’ta yaşıyormuşusuz gibi, sanki Bitlis’te yaşıyormuşuz gibi yaşadık. Oysa İzmir bambaşka bir yaşam kalitesi veriyor” sözleri hem Bitlislileri hem de Sivaslıları ayağa kaldırdı. Muhalefete çok büyük koz verdi. Günlerce tepki aldı geri adım attı. Hem Sivaslılardan hem Bitlislilerden özür diledi. Şimdilik tatlıya bağlandı.

Ancak Soyer bu sefer EBSO toplantısında pot kırdı. Seferihisar ile Büyükşehir belediye başkanlığını kıyaslarken, İzmir’de kendisine zaman yetmediğini ifade etti, “Seferihisar’daki belediye başkanlığı ‘Lay Lay Lom’muş” dedi.

Muhalefet durur mu'

Durmadı.

AK Parti İzmir Milletvekili Atilla Kaya hemen cevabı yapıştırıverdi. “Lay Lay Lom galiba sana göre sevmeler” isimli şarkıyı gönderdi. Şimdilik Başkan Soyer cephesinden çıt yok.

CHP’de olay biter mi bitmez...

Dün ne oldu'

Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy muhtarlarla bir araya gelmiş. İddilara göre; Orada Halk Meclisi’ne tepki gösteren muhtarların üzerine yürümüş, muhtarlar da “Bizi pasifize etmeye yönelik” diyerek tepki gösteriyorlarmış. Bir de başlarına atanan muhtarlardan sorumlu müdürlüğe tepki gösteriyorlarmış. Seçilmişin başına atanmış mı olur'

Sonuç; İzmir’de bu aralar CHP açısından işler yolunda gitmiyor.

Cuma günü İl Başkanı Deniz Yücel, belediye başkanları ile bir araya gelecek ve onlara uyarılarda bulunacak. Bence bu toplantı için geç bile kalındı. Testi kırıldıktan sonra işe yarar mı bilinmez. Bu aralar CHP’de saatler değil dakikalar çok önemli... Dedim ya hemen hemen her gün bir iki vukuat var. Böyle giderse 4,5 yılda neler görür, neler yaşarız.

Ancak olaya şöyle değinmek istiyorum.

İstanbul ve Ankara’da her şey güzel olurken, İzmir’de neden her şey toz duman

CHP İzmir’de bölünmüşlük var.

Kimisi bu yaşananlara bakıp bakıp avuçlarını ovuşturuyor.

Milletvekillerinden ses çıkmıyor.

Büyükşehir Belediye Başkanı siyaseti sevmiyor, sevmeyebilir ama İzmir’i bilen tecrübeli bir siyasi danışmana ihtiyacı var. Varsa da mevcut yetersiz gibi görünüyor şimdilik.

CHP benim şahit olduğum hiçbir dönem bu denli krizi üst üste yaşamamıştı.

O zaman burada bir yanlış var ve bu yanlıştan herkes sorumlu.

Kılıçdaroğlu boşuna demiyor “kongrelere tek aday ile gidilsin” diye. Çünkü galiba aksi taktirde taraflar birbirlerini boğazlayacak.

İzmir, CHP’yi yıllarca ayakta tuttu. İzmir CHP belediyeciliği için rol modeldi. Ve sonunda İstanbul ve Ankaralılar İzmir gibi olmak istedi, partiyi 25 yıl sonra iktidara taşıdı. Gelin görün ki o rol model İzmir tel tel dökülüyor izlenimi veriyor.  Bu olanlardan sonra İzmir böyle mi olacaktı demekten kendimi alamıyorum.

Birlik ve beraberliğin daha da artmasının gerektiği bir dönemde, halkın umudunun büyüdüğü bir dönemde...

Kasıtlı yapsalar ancak bu kadar başarılı olurlardı.