Dolar 32,4375
%-0.15
Euro 34,7411
%-0.66
Altın 2.441,870
%0.23
Bist-100 9.916,00
%2.05

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

Yüksel, Bayraklı ve dava!

Dün Bayraklı adliyesinden 12.Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmada Belediye Başkanı Hasan Karabağ, Başkan Yardımcısı Gamze Eraslan ve diğer sanıklar hakim karşısına çıktı. Duruşmayı ilk dakikasından sonuna kadar izleme fırsatım oldu… 

İddianameyi başından sonuna kadar dinledim…

İddia makamının ortaya koyduğu deliller ve savunma makamının ortaya koyduğu delilleri dinlediğimde özelikle savunma avukatlarının ortaya koyduğu delillerin elde ediliş şekilleri mahkemenin seyrini değiştirecektir…

Zaten Belediye Başkan Yardımcısı Gamze Eraslan’ın adli kontrol şartının da kalkması mahkemede avukatların ortaya koyduğu savunmanın ne kadar etkili bir savunma olduğunu ortaya koyuyor... 

Şimdi devam eden bir mahkeme için daha fazla kanaat ortaya koymak ve fikir beyan etmek yanlış olur…

200 milyona yakın bütçesi olan bir kurumda Belediye başkanın 3500 liralık tavan tadilatı, temizlik işleri müdürünün şirketten işlerinin daha hızlı ilerlemesi için aldığı iki cep telefonunu saatlerce dinledik…

Düşünebiliyor musunuz milyonlarca liranın döndüğü kurumda yapılan yüzlerce iş içinde iki yıl boyunca dinlemeye takılan Belediye Başkanın haberinin olmadığı bir konuşma ve şirketten alınan iki adet cep telefonu…

Mahkemeden çıkan sonucu hep birlikte bekleyeceğiz…

Birilerinin hayal ettiği gibi “seçimle koltuktan indiremedikleri belediye başkanını ayak oyunlarıyla acaba indirebilirliyiz” hayalinin ben gerçekleşmeyeceğini düşünüyorum…

İşin hukuki boyutu bu…

Şimdi bazı gazetelerde yer alan “örgüt yalnız bıraktı” haberlerine gelince, vallahi örgütten kasıtları İl Başkanı, ilçe Başkanları ve belediye başkanları ise, ben salonda olan kalabalığı ve Belediye Başkanı Hasan Karabağ’ı sahiplenen binlerce kişiye haksızlık yapıldığını düşünüyorum…

Örgüt kim'

Toplasan tamamı 100 kişi eden üst düzey protokol üyelerimi yoksa Belediye Başkanını mahkemede yalnız bırakmayan Çiğli, Menenem, Karşıyaka, Bayraklı, Dikili, Foça, Karabağlar, Buca, daha sayamayacağım binlerce CHP’li mi'

Örgütü koltuklarında görev alan kişiler ile sınırlarsak işte o zaman sokakta partiyi temsil eden gerçek örgüt emekçilerine haksızlık yapmış oluruz…

Eğer bir belediye başkanı için salondan çıktıktan sonra 50-60 yaşında koca koca insanlar gözyaşı döküyorsa, Belediye Başkanı mahkeme salonundayken insanlar onun için dua ediyorsa ve mahkeme kapısında saatlerce bekliyor burada örgüt değil örgütün babası vardır…

Kim ne derse desin Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ bir lider… Kitlesi olan ve kitlesini yönlendiren, siyasi yönü çok güçlü bir belediye başkanı…

Benim dün mahkeme salonunda şahit olduğum olaylar bunlar… 

Bu insanların yaptığı parayla pulla yapılacak işler değil…

60 yaşında hayatının son evrelerine gelmiş bir insan eğer bir kişi için gözyaşı döküyorsa kimse kusura bakmasın ama o belediye başkanı halkı ile bütünleşmiş bir isimdir. Bunu İzmir’de acaba kaç belediye başkanı başarmıştır…

Şimdi gelelim siyasi boyutuna…

Kitlelerin halkın olduğu bir yerde CHP’nin İzmir’deki en üst düzeyinde siyaset yapan bir kişinin orada olmaması tam anlamıyla “SKANDAL”

Evet; CHP İzmir İl Başkanı Alaattin Yüksel, CHP'li bir belediyenin yargılandığı mahkeme salonunda yoktu…

Zaten örgütün 'ağabey’inin halkın içinde ne işi var… Yıllarca siyaset yapmış Yüksel, halk ile iç içi olmamış, Büyükşehir Belediyesinin kamu gücünü arkasına alarak 3-5 kişi ile siyaset yapmış ve yapmaya devam etmiş.

Ne işi varki adliye binasında.

Peki; Yüksel’in açıklaması neydi'

Kendisine yakın olan bir haber sitesinde "Biz operasyonda belediye başkanının zaten yanındaydık. Gittik gördük. İçi boş bir iddianame var.” Bu nedenle katılmadığını ifade ediyor…

Tamamda sen İl Başkanı olarak madem CHP’li bir belediyeye haksız yere operasyon yapılmış diyorsun, giderek destek vererek bunu görüntüyle de ortaya koyman gerekmez mi! 

Hani yeni CHP diye bir slogan çıkmıştı ya… İzmir’de Alaattin Yüksel'ci olan CHP’liler ve olmayan CHP’liler diye CHP ikiye ayrılmış durumda…

Şimdi Yüksel’in kendisine yakın olan Büyükşehir Belediyesi'ne yapılan operasyonda ve Bayraklı operasyonunda neler söylediğine bakalım..

İzmir Büyükşehir Belediyesine yapılan operasyonda;

Yüksel, İzmir Büyükşehir Belediyesi çalışanlarının evlerine baskın yapıldığını, bu sabah saat 06.00'da kapıyı sütçünün değil, “eşkiyanın” çaldığını öne sürdü. Bunu “eşkiyalık” diye nitelendirdiklerini belirten Yüksel, CHP’li belediyelerde sürekli baskı olduğunu, denetim adına taciz boyutunda bir süreç yaşadıklarını savundu. Yüksel, bütün yaşananları, “ileri faşizm” olarak değerlendirmişti.

CHP’li Bayraklı Belediyesine yapılan operasyonda ise,

“Biz operasyonda belediye başkanının zaten yanındaydık. Gittik gördük. İçi boş bir iddianame var. Kimsenin özeline yapılmış bir uygulama ve olumsuz bir durum yok. Bu tur söylentileri çıkaranlar öküzün altında buzağı aramasın” dedi.

Şimdi Yüksel’in açıklamalarına bakarsanız, Büyükşehir Belediye Başkanlığına baskın yapan polisler “eşkiya”  ve yaşananlar “ileri faşizm” ama Bayraklı Belediyesine yapılan baskını yapan polisler için tık yok…

Ve Bayraklı Belediyesine yapılan operasyon demokrasinin gereği olsa gerek…

Neden İzmir İl Başkanı Alaattin Yüksel’in kendi partisinin belediyesine yapılan baskına tepki göstermesi için kendisine  biat etmiş belediye başkanı mı olması gerekiyor…

Oysa şartlar ve koşullar ne olursa olsun, CHP İl Başkanı orada olması gerekiyordu... Yüksel’in en büyük handikabı ve yıllarca CHP’lilerin karşısından olmasının en büyük nedenlerinden biri olan “kindar” siyaset anlayışı ona çok şey kaybettiriyor…

İzmir İl Başkanı Yüksel Bayraklı adliyesinden yapılan ve CHP’li Belediye Başkanı ve onun bürokratının yargılandığı davaya katılmayarak kongre hesabının devam ettiğini ortaya koyuyor… 

Bunun hesabı 2019 yılında yapılacak seçimlerde görülecektir… 

Kim bilir beklide Karşıyaka’da Cevat Durak ve Bornova’da Kamil Okyay Sındır’a yapılmak istenen operasyon Bayraklı'da yapılamak isteniyor…

Aslında bu hesap bugünün değil. İl Başkanı Alaattin Yüksel’in CHP Genel Başkan Yardımcısı olduğu dönemde Bayraklı'da bulunan işyerinin kaçak bölümlerine göz yummayarak yıkan belediye başkanına karşı olan tutum.

Yüksel bunu birçok yerde dost sohbetinde dile getirmişti. Bugünde gelinen noktada İl Başkanı olma nedeniyle onun verdiği yetkisi İlçe Belediyesi üzerinde kullanmaya çalıştığını ancak; burada taban bulamadığı için başarılı olamadığını ifade etmek isterim…

Dün adliyeye gelmeyen İl Başkanı Alaattin Yüksel’in Bayraklı Belediyesi'nden ayrılan eski disiplin kurulu Başkanı Necat Yılmaz’a randevu vermesi de çok manidar… Bu görüşmeyi mercek altına almak lazım…