'Bozkurt Heykeli' İzmir’de: Siyasi semboller üzerinden şehre hakaret
İzmir Büyükşehir Meclisi’nde geçtiğimiz günlerde yaşanan olay, inanılır gibi değil. Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Bahadır Altınkeser, milli futbolcu Merih Demiral'ın Bozkurt işareti yaptığı gerekçesiyle heykelinin dikilmesini önerdi.
İzmir gibi köklü bir demokrasinin başkentinde bu öneri ciddiye alınır mı dersiniz?
Alındı bile!
Öneri oy birliğiyle ilgili komisyona sevk edildi.
Anlaşılan o ki, meclis üyelerimiz bu heykel önerisi hakkında uzun uzun tartışmayı planlıyor.
Bunu duyduğumda ilk aklıma gelen şey şu oldu: "Olmayacak duaya amin demek" deyimi galiba böyle durumlar için söylenmiş. Çünkü İzmir gibi özgürlüğün ve demokrasinin kalesi olan bir şehirde, bir siyasi partinin sembolünü yapan bir futbolcunun heykelini dikmeyi düşünebilmek…
Ne diyelim, ilginç bir bakış açısı.
Haydi diyelim ki bu heykel dikildi.
Yarın bir başka meclis üyesi de "Zafer işareti yapan birinin heykelini dikelim" diye öneri sunsa ne olacak?
Peki ya "Nazi selamı veren biri için anıt yapalım" diyen çıkarsa?
Mantığın ve tutarlılığın sınırlarını zorlamak bu olsa gerek.
Ama burada asıl düşündüren nokta şu: Bozkurt işareti yapan bir futbolcunun heykelinin dikilmesi, MHP’li belediye başkanlarının görev yaptığı ilçelerde neden gündeme gelmiyor?
Neden bu öneri özellikle İzmir gibi demokrat kimliğiyle öne çıkan bir şehirde ortaya atılıyor?
Bu noktada amacın, İzmir’i bir tartışma zeminine çekmek ve siyasi gerilim yaratmak olduğu açık değil mi?
Yoksa İzmir'in, tüm dünyada hoşgörüsü ve demokrasisi ile tanınan bu güzel şehrin, böyle bir öneriyi ciddiye almasını beklemek en hafif tabirle saflık olur.
Neyse ki İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, tam bir İzmirli gibi bu öneriyi ele aldı. İzmir'in ruhuna uygun olarak, bu anlamsız tartışmanın önüne geçti. Çünkü İzmir, özgürlüğü ve demokrasiyi sadece bir slogan olarak değil, günlük yaşamın bir parçası olarak yaşayan bir şehir. Ve böyle bir şehirde, herhangi bir siyasi sembolün peşine takılmak, İzmir’in özgür ruhuna hakarettir.
Sonuç olarak, bu tür öneriler, sadece boş tartışmalar yaratır. İzmir’e yakışan şey, böyle semboller üzerinden değil, birlik ve beraberlik üzerinden bir gelecek inşa etmektir. Çünkü İzmir, her şeyden önce bir demokrasi ve hoşgörü şehridir. Ve Cemil Tugay da bu ruhu en iyi yansıtan isimlerden biri olarak, bu gereksiz öneriye gerekli cevabı vermiştir.
İzmir’in kalbi, her zaman özgürlüğün ve demokrasinin yanında atacaktır.