'Korona morana bize bir şey yapmaz'
Malum dünyanın gündemi Koronavirüs
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) pandemi, yani salgın ilan etti.
Ben de bu konu hakkında dilim döndüğünce bir iki kelam etmek istedim.
En başından söyleyeyim enfeksiyon uzmanı değilim neler yapmanız ve nelere dikkat etmeniz gerektiği konusunda sizi bilgilendiremem. Kaldı ki ülkemizde zaten yeterince uzman var ve onlar neler yapmanız gerektiğini her gün her platformda açıklıyor.
Ben sizlere bu işi neden hafife aldığımızı anlatacağım.
Virüsün ilk çıktığı günden itibaren gün gün takip ettik ve dünyaya nasıl yayıldığına şahit olduk, hala da oluyoruz.
Bu işi hafife alanlar acısını kat kat çekiyor.
Biz mi'
Ne yalan söyleyeyim biz de hafife aldık. Kimse kusura bakmasın en başından beri güldük, eğlendik, alkışladık... Yaşlılarımızın haline zaman zaman güldük zaman zaman üzüldük.
Sosyal medyayı takip ettikçe hep birlikte kahrolduk.
Kimileri için bu salgın çoktan eğlence aracı oldu.
Maniler yazıldı, espriler havada uçuştu, adına şarkılar yazıldı.
“Dışarı çıkmayın, evde kalın, evde hayat var” denildikçe
İnsanlar inadına yapar gibi çıktı.
“Sosyal mesafeye uyun” denildikçe birbirimize daha çok sokulduk.
Evinizden çıkmayın uyarılarına rağmen ...
Güneşli havayı fırsat bilenler kırlara, sahillere koştu.
Piknik yasaklandı, ertesi gün mangal yaktılar.
Hele hele asker uğurlama törenlerimiz var ki dillere destan oldu!
Düğün halayımız, balık tutma sevdamız... Bitmedi...
“Virüs yayılmasın” diye ibadete kapatılan cami önlerinde bekleyip “açın” diye kapıları tekmeleyeni görünce ve korona ile ilgili sorulara ‘korona morona neymiş yok öyle bir şey’ laflarını duyunca insan ne diyeceğini bilemiyor.
Daha sayamadığım pek çok ağlanacak halimize güldük.
Ve en çok duyduğumuz ‘bana bir şey olmaz’ söylemi var ya en çok ona bayılıyorum!
Neden mi'
HIV (AIDS) virüsünün Türkiye’de kendini iyiden iyiye gösterdiği zamanlardı...
Yaşı yetenler hatırlar bir televizyon kanalının muhabiri hayat kadını rolüne girer ve soluğu yanlış hatırlamıyorsam E5’te alır. Hemen bir araba yanaşır. Malum konuşma yapılır... Daha sonra muhabir "Bende AIDS var ama..." der. Otomobildeki oralı bile olmaz; "Atın ölümü arpadan olsun!" o zamanlarda da anlayış buydu!
Bu küçük hatırlatmayı yaptıktan sonra “Biz akıllanmayız” demekten kendimi alamıyorum.
Gelelim ülkemizin ahvaline
Sağlık Bakanlığı virüsten korunmak için 14 madde açıkladı.
Bunların kaçına uyduk'
Kaçını biliyoruz'
Yetkili makamlar bize doğru düzgün bilgi veriyor mu'
Burada kafamızda soru işaretleri var.
Nerede kaç hasta var'
Ölümler hangi bölgelerde gerçekleşti'
En tehlikeli ilimiz neresi kimse bilmiyor'
Sanki her ölüm İstanbul’daymış gibi! Bir hava esiyor yurt genelinde.
Halbuki salgınla mücadele eden diğer ülkeler rapor halinde halkına bilgi veriyor. Nerede, ne kadar hasta var herkes biliyor.
Bizim elimizde ne var!
Sadece sağlık bakanının sosyal medyadan açıkladığı rakamlar
37 can kaybı... Bin 500’den fazla aktif vaka...
Yurt dışından getirilen ve karantinaya alınan binler.
Dedim ya en başından beri yetkililerin “önlem alıyoruz, hazırlıklıyız” açıklamaları eşliğinde vatandaşların ciddi bir kısmının “Korona m? Bize bir şey olmaz!” anlayışı içinde olmaları zaten kötü giden tablonun iyiyce kararmasına neden olacak gibi.
Ayrıca milletimiz virüs futbol dünyasına sıçrayıncaya ve Fatih Terim’e bulaşıncaya kadar konuyu tam olarak ciddiye almadı.
Oysaki bunun canlı örnekleri yurt dışında yaşandı.
İtalya, Fransa ve İngiltere gibi...
Çin’de başlayan salgın Avrupa’ya yerleşti... Gitmeyecek gibi gözüküyor.
Sosyal medyada en çok konuşulan konuların başında gelen “İtalya gibi olacağız!” tartışmaları ne kadar gerçeğe döner bilemem! Böyle giderse arta kalan yanımız olmayacağı çok belli.
Allah sonumuzu hayır etsin!
Kalın sağlıcakla...