İzmir'de AK Parti cephesinde referandum sonucu…
Referandum geride kaldı. AK Parti'nin kalelerinde ne oldu'
Camia bu sonuçtan ne anlamalı'
MHP seçimin kaybedeni mi'
Yeni harita 'hayırcılar için bir umut mu'
Vesaire... vesaire... vesaire…
Lamı cimi yok.
Yok şaibeymiş, yok AGİT'miş, yok tencere-tavaymış...
AK Parti açısından aslolan maçı kazanmaktı.
Muhalefet tarafından bundan sonra nasıl bir yol haritası ortaya çıkacak bilmiyorum ancak; tek gerçek Tayyip Erdoğan’ın girdiği bir seçimi daha kazandığıdır…
Yorumlara baktığınızda referandumun kaybedeni yok..
CHP'nin bu seçimin kazananı olup olmadığını zaman içinde göreceğiz...
CHP’nin seçimde alınan %48.59'luk hayır oyunun tek temsilcisi gibi konuşmasının çok gerçekçi olmadığını söylemek yanlış olmayacaktır.
Ve bu düşünce CHP’yi yanlış yerlere doğru sürükler...
Çünkü özellikle Doğu ve Güneydoğu'da HDP’nin verdiği Hayır oylarını hiçe saymak AK Parti'nin güçlü olduğu yerlerde MHP ve azda olsa AK Parti tabanından gelen oyları görmezlikten gelen ve bunun tek sahibiymiş gibi davranmak CHP'yi önümüzde ki dönem yapılacak seçimde büyük bir yanılgının içine atacaktır.
Öte yandan AK Parti’nin bundan sonraki yol haritasını daha dikkatli hazırlaması gerekiyor…
Neyse şimdi Türkiye genelinde alınan sonuçları değerlendirmeyi bir kenara bırakıp… Biz dönelim İzmir’e…
CHP cephesindeki değerlendirmemi yarın yapacağım…
Öncelikle AK Parti cephesinde çıkan İzmir sonucunun değerlendirmesini yapmam gerekirse alınan sonuçların oy oranlarıyla orantılı başarılı ya da başarısız olarak değerlendirmenin yanlış olacağını düşünüyorum…
Daha önce kaleme aldığım yazılarımda AK Parti İl Başkanlığı ile teşkilatlarla ilgili büyük sıkıntıların olduğunu defalarca dile getirmiştim.
Bu düşüncemi Başbakan Binali Yıldırım ve AK Partili vekillerle yaptığım sohbetlere defalarca dile getirdim. Bu teşkilatlarla seçime gidilmesi durumunda durumun iyi olmayacağını dile getirmiştim…
Ve çıkan sonuç beni yanıltmadı…
Yaklaşık 3,5 yıldır AK Parti teşkilatları patinaj çekiyor… Teşkilatlar bırakın çalışmayı, insan örgütlemeyi, kendi içinde birlik beraberlikten uzak bir tablo çiziyor…
En son Ömer Cihat Akay’ın İl Başkanı olduğu dönemlerde hem genel hem de yerel seçimlerde alınan sonuçların geçen yıllar içinde giderek düştüğünü ve AK Partinin oyunun İzmir’de sürekli eridiğini gördük…
Bunun sorumlusu sadece ve sadece AK Parti teşkilatları ve doğal olarak İzmir’de AK Parti’nin patronu olan İl Başkanı Bülent Delican’dır…
Bunun başka bir açıklaması yok…
Bence bu kadar uzan süre İl Başkanlığı koltuğunda oturmuş ve AK Parti tarihinde başarısız bir döneme imza atmış bir ismin artık ol koltuğu AK Parti’yi yeniden yapılandıracak, İzmir’de AK Parti’yi yeniden ayağa kaldıracak bir isme bırakması gerekiyor…
Bunu sadece ben düşünmüyorum teşkilatın önemli isimlerinden çok fazla sayıda kişi de böyle düşünüyor…
Şimdi yapılan seçimin şartları ve İzmir’de oluşan havaya baktığımızda
alınan sonucun ihalesi ne Başbakan Binali Yıldırım’a ne milletvekillerine ne de AK Partili belediye başkanlarına kesilebilir bu doğru bir yaklaşım değil.
Referandum sürecinde yapılan çalışmanın bir partiye ne katacağını tahmin ediyorum bir kaç puanı geçmeyeceğini düşünüyorum…
Yani teşkilatlar içinde küskünleri bir araya getirmek onları yeniden çalışmaya katmak ve varsa kararsızların oylarına etki etmek… Bunun dışında bir şey beklemek yanlış bir beklenti olacaktır…
Örgütlenmek ve insan biriktirmek teşkilatların sorumluluğunda olduğunu düşünürsek, ihalenin tek sahibi ve sorumlusu il başkanlığıdır…
Bunun en güzel örneğinin ise 2014 yerel seçimlerinde alınan sonuçlar olduğunu düşünüyorum…
2014 yerel seçimlerinde Başbakan Binali Yıldırım’ın Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olduğu süreçte 17-25 Aralık olaylarına rağmen İzmirliler oy verdiler ve 7 AK Partili belediyeyi başkanına belediyeleri yönetmesi için oy verdiler.
Peki, neden referandumda oy vermediler…
Oysa Sayın Başbakan Binali Yıldırım 2014 yerel seçimlerinde olduğundan daha güçlü, çalışan vekillerin çoğu 2014’ten daha güçlü ve belediye başkanları 2014’te olduğundan daha güçlü…
Yani anlayacağınız koşullar 2014’ten daha iyi durumda…
Çünkü ortada bu geçen süreçte AK Parti’yi ve yaptıklarını anlatacak ve vatandaşlarla iletişim kuracak bir teşkilat yok…
Bu nedenle referandumda alınan sonuçların ihalesini sadece iki aylık bir çalışmanın içinde olan vekillere ve belediye başkanlarına yüklemek yanlış bir değerlendirme olacak diye düşünüyorum…
Oysa AK Partili Torbalı, Menderes, Kınık, Kemalpaşa, Ödemiş, Kiraz, Menderes ve Selçuk’ta milletvekillerinin ve belediye başkanlarının gece gündüz kapı kapı dolaştığı ve vatandaşlarla bir araya geldiği ilçelerde çıkan sonuçların önümüzdeki dönem için yapılacak seçimlere yönelik bir fikir yürütmek “ahmaklık” olacaktır.
Çünkü siyasette bir günün bile ne kadar önemli olduğunu düşünürsek, 2019’a kadar kim öle kim kala…
Yani anlayacağınız bu köprünün altından daha çok sular geçer…
Şimdi gelelim referandumda AK Parti’de önemli çabaları olan isimlere…
Çalışanın hakkını da vermek gerekiyor…
Başta Başbakan Binali Yıldırım olmak üzere İzmirli vekiller Atilla Kaya, Kerem Ali Sürekli, Hüseyin Kocabıyık, Hamza Dağ’ın kampanya sürecinde etkili çalışma yaptıklarını düşünüyorum…
Bu isimlerin alanda aktif olduğunu ve kampanyayı sürüklediklerini gördük…
Bu isimler içinde Kerem Ali Sürekli ve Mahmut Atilla Kaya’nın alanda çalışkan ve sahanın yıldızı olduğunu söyleyebilirim…
Çıkan sonuçları bir önceki seçim sonuçlarını incelerseniz bu vekillerin çalışma yaptığı İlçelerde oyların nasıl yükseldiğini göreceksiniz…
Referandumda en az sorumluluğu olan ancak; çıkan sonuçlardan sonra baskı altına alınan belediye başkanlarına haksızlık yapıldığını düşünüyorum…
Belediye başkanlarından ise, Kemalpaşa Belediye Başkanı Arif Uğurlu, Torbalı Belediye Başkanı Adnan Yaşar Görmez, Menderes Belediye Başkanı Bülent Soylu, Kınık Belediye Başkanı Sadık Doğruer’in olağanüstü bir çaba ile çalıştıklarına şahit olduğumu kesinlikle ifade etmek isterim…
Bu nedenle belediye başkanları içinde AK Parti bayrağını hiç çekinmeden sallayan ve bu nedenle muhalefetin hedefinde olan iki isme dikkatinizi çekmek istiyorum…
Bu iki belediye başkanı AK Parti kimliklerini ortaya koyarak canla başla sahada çalıştı… O isimler Kemalpaşa ve Menderes Belediye Başkanları. Bu çabalarının takdir edilmesi gerektiğini düşünüyorum…
Kendi ilçelerinde aldıkları sonuçların referandum sürecinde “partizan” tavırları nedeniyle oylarının biraz etkilediğini ancak; 2019 için bir sıkıntı yaratmayacağını düşünüyorum…
Çünkü ilçelerden gelen tepkilere baktığımızda vatandaşla aralarında bir sorun olmadığını görüyoruz. Bu nedenle yerel dinamiklerin çok farklı işleyeceğini düşünüyorum…
Kemalpaşa’da çıkan %47’lik oranın çok önemli olduğunu ve bu oylara 5 puan belediye başkanın kişisel oylarını sayarsak önümüzdeki seçimlerde çok büyük sıkıntıların yaşanmayacağını söyleyebilirim…
Menderes’te çıkan % 37.00’lik sonucun önemli bir oran olduğunu düşünüyorum… Çünkü Menderes’te özellikle belediye başkanının yalnız kaldığı kanısındayım…
Menderes Belediye Başkanı Bülent Soylu’nun yaptığı icraatlar önemli, Menderes’te kalan sürede bunları vatandaşalar tarafından görüleceği ve yapılacak seçimlerde oyunu Başkan Soylu’dan yana kullanacaklarını düşünüyorum…
Bu nedenle bu ilçelerde alınan sonuçların kimseyi yanıtlamaması gerekiyor…
AK Partili belediye başkanları içinde beni en şaşırtan isimse Ödemiş Belediye Başkanı Mahmut Badem oldu…
Ben Ödemiş’ten daha iyi bir sonucun çıkabileceğini düşünüyordum…
Başkan Mahmut Badem’in şapkasını önüne koyarak çıkan sonuçları iyi değerlendirmesi gerekiyor…
Şimdi yaptığım değerlendirmede AK Parti’nin İzmir’de aldığı sonuçların aslında daha önceden sinyallerini vermiştim…
Bunun kimse için sürpriz olmaması gerekiyor.
AK Parti İzmir’de referandumda çıkan sonucun tek sorumlusu seçildiği günden beri teşkilatlar içinde bir türlü istenen dayanışma ruhunu yakalayamayan İl Başkanı Bülent Delican’dır ve bir an önce görevi teşkilatları ayağa kaldıracak bir isme bırakmalıdır…