İzmir’in 'ithal vekilleri' tartışması: Ceyda Hanım’dan öğrenilecek çok şey var!
Ah, siyasetin “ithal” tartışmaları…
İnsan İzmir’de vekillik yapan bir isme “ithal” deyince ister istemez “Peki ya sen, sevgili vekilim, ne kadar İzmirli’sin?” diye sormak istiyor.
Ama önce sahneye çıkan oyunculara bakalım: CHP’nin genç ve dinamik İzmir Milletvekili Gökçe Gökçen, AK Parti’nin iki dönemdir İzmir’de görev yapan ve birde Konak Belediye Başkan adaylı yapan Ceyda Bölünmez Çankırı’yı ithal olmakla suçluyor.
Buyurun buradan yakın!
izmirli bir gazeteti olarak ben AK Parti imir milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı'yı Gökçen Gökçe'ne anlatayım...
Siyaset sahnesinde İzmir adına çalışmak, sadece bir rozet taşımaktan fazlasını gerektirir. İzmir, ülkemizin en özgün, en dinamik şehirlerinden biri... Bu şehre hizmet etmek ise ince bir denge, emek ve samimiyet ister.
İşte tam da bu noktada AK Parti İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı’nın çalışmaları, İzmir’in ruhunu yakalamak adına takdire şayan bir örnek oluşturuyor.
Mardin doğumlu bir siyasetçi olarak İzmir’de görev yapmaya başladığında, kimileri ön yargılarla yaklaştı. Ancak Ceyda Hanım, kısa sürede bu ön yargıları kırmayı başardı. Çünkü İzmir’i sadece bir görev alanı olarak görmedi; bu şehri tanıdı, anladı ve sevdi. Üstelik bunu göstermelik ziyaretlerle değil, 'şehrin kalbine dokunan' çalışmalarla başardı.
Ceyda Bölünmez Çankırı’nın en dikkat çekici yönlerinden biri, sosyal projelere olan hassasiyeti. Eğitimden sağlığa, gençlerin istihdamından kadın girişimciliğine kadar pek çok alanda önemli projelere destek verdi. Özellikle gençlere yönelik girişimcilik destekleri, İzmir’in modern ve yenilikçi kimliğini daha da güçlendiren adımlardı.
Ceyda Hanım, İzmir’in en önemli değerlerinden biri olan çevreye duyarlılığı ile de fark yaratıyor. İzmir’in doğal güzelliklerini koruma ve sürdürülebilir projeler geliştirme konusundaki çalışmaları, geleceğe yapılmış bir yatırım olarak dikkat çekiyor. Çevre dostu projelere verdiği destek, İzmir’in sadece bugünü değil, yarınını da düşünerek hareket ettiğinin bir kanıtı.
Siyasetçinin en büyük gücü, halkla kurduğu bağdır. Ceyda Bölünmez Çankırı, İzmir sokaklarında dolaşırken karşılaştığı vatandaşlarla samimi bir şekilde sohbet eden, onların dertlerini dinleyen bir milletvekili. Onun halktan biri gibi hareket etmesi, İzmir’in nabzını yakından tutmasını sağlıyor. Bazen bir köy kahvesinde, bazen bir gençlik buluşmasında karşılaşılan bu samimiyet, onun sadece bir siyasetçi değil, aynı zamanda İzmir’in bir parçası olduğunu hissettiriyor.
Ceyda Bölünmez Çankırı, İzmir’e sadece bir vekil değil, aynı zamanda bu şehri ileriye taşıyan bir vizyoner olarak yaklaşıyor. Siyasette “kendi çıkarını düşünen” figürlerin aksine, onun İzmir için attığı adımlar tamamen bu güzel şehri daha iyi bir geleceğe taşımak adına.
Sonuç olarak, İzmir’i İzmir yapan değerleri bilen ve bu değerleri yaşatan bir vekil görmek istiyorsanız, Ceyda Bölünmez Çankırı’nın çalışmalarını yakından incelemeniz yeterli. İzmir’in kalbine dokunan bu samimi çabaları, siyasette nasıl bir fark yaratılabileceğini de gözler önüne seriyor.
Gelelim tartışmaya...
İzmir’de mahalle sayısını sormuş Ceyda Hanım. Gayet yerinde bir soru.
Acaba sevgili Gökçe Gökçen İzmir’in kaç mahallesini sayabiliyor?
Yoksa vekillik süresi boyunca İzmir’i sadece Google Maps üzerinden mi keşfetmiş?
Şimdi, elinizi vicdanınıza koyun.
Ceyda Bölünmez Çankırı, Mardin doğumlu olabilir ama İzmir’de görev yaptığı süre boyunca İzmir’de yaşayan, İzmir için çalışan ve sahada var olan bir isim. İzmir için harcadığı emek ve temsil ettiği değerler, bu kentin ruhunu yansıtıyor.
Sahada, projelerde ve halkın arasında…
Peki ya Gökçe Gökçen?
İzmir’le bağınız tam olarak nedir?
İzmir’deki mahalleleri biliyor musunuz?
Halkın hangi sorununa el uzattınız?
Bu tablo karşısında Gökçe Hanım’ın söyledikleri tam anlamıyla bir ironi abidesi…
Hadi diyelim ki İzmir’in mahallelerini saymak gibi bir çabaya girmeyelim.
O zaman Gökçe Hanım’ın son dönemde İzmir adına yaptığı çalışmaları öğrenebilir miyiz?
Bir önerim var: Belki Ceyda Hanım’ın sosyal medya hesaplarını biraz kurcalarsanız, İzmir’le ilgili fikir sahibi olabilirsiniz.
Ne dersiniz?
Sonuç olarak, İzmir’in gerçek vekili olmak, o kente hizmet etmekle, sorunlarını dinlemekle ve çözüm üretmekle mümkün. Köklerinizin nerede olduğu değil, hangi toprağa ne verdiğiniz önemli. Ceyda Bölünmez Çankırı, bu konuda İzmir’i “ithal” olmaktan çok, İzmirli olmaya layık bir şekilde temsil ederken, Gökçe Hanım’ın “ithal” tartışmasını yeniden düşünmesi gerekiyor. Belki de öncelikli olarak İzmir’e birkaç ziyaret planlamak iyi bir başlangıç olur.
Ve buradan Gökçe Hanım’a son bir öneri: İzmir’in sorunlarını ele alırken sosyal medyadan öğrenmek yerine sahaya inmek, size de İzmirli vekil unvanını daha çok yakıştıracaktır.