CHP’li Güler, “Türkiye’nin bu yanlıştan döneceğini düşünüyorum!”
İzmir Milletvekili ve CHP Parti Meclisi Üyesi Birgül Ayman Güler, İzmir’in en fazla köy ve köy nüfusuna sahip, memleketi Bergama’da köyleri tek tek ziyaret ediyor, hemşerilerini dinliyor, sorunlarına çözüm arıyor…
- Ege Postası
- 04.09.2013 - 12:00
Köy ziyaretleri sırasında bütün şehir yasasının köylere getireceği yıkıcı etkileri ayrıntıları ile anlatan Güler, köylülerin yaşadıkları sorunlarını yerinde inceleyerek sorunların çözülmesi için gereken girişimleri yapacağını söyledi.
Ziyaretlerinde konuşmasına biz CHP’liler sadece seçim varken ziyarete gelmiyoruz diyerek başlayan Güler, “Biz CHP’liler seçim dönemi yokken de ziyaretler yapıyoruz. Bergama’da önce Kozak yöresini daha sonra ova köylerini son olarak da siz yöre köylerini ziyaret ediyoruz. Sizlerin sorunlarını dinlemeye, yaşadığınız sıkıntıları çözmeye yardım etmeye geldik. Köylerimizin en büyük sıkıntısını 7 ay sonra yapılacak olan yerel seçimler ile birlikte hayata geçecek olan bütünşehir yasası. Bu yasa ile birlikte köylerin muhtarlıklarına son veriliyor. Bu demektir ki köye son veriliyor. Köyler mahalle yapılıyor. Hayata geçirilecek olan kanuna göre nüfusu 500 altında olan köyler mahallede olamayacak. İzmir’de 600 yakın köy var. Tüm bu köylerin muhtarlığı kapanıyor. Türkiye’de 16 bin 500 köyü kapatıyorlar. Bu demek oluyor ki Türkiye’de köylerin yarısına kilit vuruluyor. Köyler mahalle oluyor iktidar ise bu değişikliğe “yine muhtar seçeceksin canım gene ihtiyar heyeti var işte” diyor. Bu ayrımı en iyi sizin bilmeniz gerekir; köy başka şey mahalle başka şeydir. Köy muhtarı nikahta kıyar, cenazeyi defin eder, muhtarlığın mallarını ihaleye verir, köy mallarını yönetir, zeytinliği ihaleye çıkarır parasını alır, yani köy muhtarının bütçesi vardır. Mahalle muhtarının bu anlattıklarımızın hiç birini yapma imkanı yok. Mahalle muhtarlığı mal sahibi olamayacağı için köyün bütün malları doğrudan bağlandığınız belediyeye geçecektir” dedi.
“Köylerde kimse musluk açamaz”
AKP iktidarını köylülere şikayet ederek konuşmasına devem eden Güler, bütünşehir yasasının köylere vereceği zararı bir türlü hükümete dinletemediklerini belirtti. Güler, “Köylerin su işleri muhtarlık eliyle takip edilir. Bütünşehir kanunu geldiği zaman şu işlerinize belediyeye geçiyor ama; Bergama Belediyesi’ne değil İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne geçiyor. Köylerimizde su ihtiyacı 10 kuruş, 250 kuruş ya da biraz daha fazla bir maliyetle hallediliyor. Biliyor musunu? Bugün büyükşehir sınırları içerisinde suyun tonu 4 lira. 10 kuruş nerede 4 lira nerede, köylerde kimse musluk açamaz. İktidar ‘5 yıl boyunca kapatılan köyler, büyükşehirlerden alınan su parasının dörtte birini ödeyecek’ dedi. Yani dört liraysa sen bir lira ödeyeceksin. Ama bu durum 5 yıl böyle, 5 yıl sonra ne olaca? İktidara göre ne olacaksa olacak. Mezarlıklarınız da Bergama Belediyesi’ne geçmiyor oda İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne geçiyor. Artık cenaze işlerinizi de İzmir’den merkezden halledeceksiniz. Artık bakkalınız, kahvehaneniz götürü usul değil yazar kasa ile çalışacak. Bütünşehir yasası uygulanacağı için gelir vergisi sistemi falan değişiyor. Tamam güzel de bizim köylerimizin bunu yapacak takati yok” dedi.
"Bu yasa ile köyler boşalacak"
Bütünşehir yasası AKP iktidarı tarafından kimseye sorulmadan yapıldığının yineleyen Güler, “Yasa 16 bin 500 tane köyü ve 1500 kadar belediyeyi kapatıyor. Bu köylerden bir tanesine dahi gelip ‘seni kapatıyorum ne diyorsun'’ diye sormuyorsun. AKP’nin burada yaptığı şey: ben yaptım oldu ve kanun çıktıdır. Köylüler bu yasadan şikayetçi memnun değiller. Bu yasadan önce İzmir’de biz 4 bin kişiyi sandıktan çıkarıyorduk şimdi ise 800 kişi seçeceğiz. Bu yasa seçim hakkına da el koydu. Ha şunu da söyleyelim gel buraya sandık koy sor köyünü kapatalım mı diye. Bazı köyler artık köy olmak istenmiyor, köy olmak istemeyeni de bağla nasıl istiyorsan. Ama yok ben köy olarak devam edeceğim diyene de karışma bu eski kadim bir hak olmuş nasıl el koyuyorsu? Köylerde zaten tarım ölmüş, hayvancılık ölmüş bir de sen köy hayatını pahalılaştıracaksın. Sonuç olarak köyler boşalacak. Bu yasayı yapmak Anayasaya aykırı, uluslararası sözleşmelere de aykırı. Anayasa Mahkemesinin bu yasayı iptal etmesini istedik. Mart ayında verdik Anayasa Mahkemesi’ne hale cevap bekliyoruz. Anayasa Mahkemesi’nin kafası ile başbakanın kafası her ne kadar aynı olsa da ben gene de orada hukukçu, hukuka inanan insanlar olduğunu düşünmek isterim. Anayasa Mahkemesi iyi bir karar vereceğini ve Türkiye’nin bu büyük yanlıştan döneceğine inanıyorum” dedi.
Yorum Yazın