Dolar 34,5424
%0.18
Euro 36,0063
%-0.62
Altın 3.005,890
%1.48
Bist-100 9.550,00
%1.94

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

'Herkes öldü; Tek yaşayan Tanya'

2006 Ekim sonuydu. Uçağımız İzmir’den St. Petersburg’a hareket ettiğinden beri, Erdal Öz’ün yıllar önce Sovyetler Birliğine yaptığı geziyi anlatan “Allı Turnam” adlı kitabında sözünü ettiği St. Petersburg’lu 7–8 yaşlarındaki Tanya Saviçeva adlı küçük kızın günlükleri, bir an olsun aklımdan çıkmıyordu. St. Petersburg’a gelir gelmez ilk fırsatta küçük Tanya’nın o günlüklerini görmeyi düşünüyordum.

St. Petersburg kuşatma mezarlığındaki müzede sergilenen günlükler, İkinci Dünya Savaşında Nazi Almanya’sının dokuz yüz gün süren Leningrad (St. Petersburg) kuşatmasından sonra yıkıntıların arasında buluınan yıpranmış küçük bir defterde, 7–8 yaşlarındaki Tanya Saviçeva adlı küçük bir kızın kuşatma günlerinde tuttuğu dokuz sayfalık günlüklerdir.

Baltık denizi kıyısında Neva Nehri üzerindeki 42 adadan oluşan dünyanın en güzel kentlerinden St. Petersburg’un Polkovo Havalimanından kalacağımız otele doğru giderken gecenin on ikisinde başlayan kar sabaha kadar sürmüştü. Sabah uyandığımızda her yer, yollar, meydanlar ağaçlar beyaza bürünmüştü. 
Kahvaltıdan sonra dışarıdaki soğuğa aldırış etmeden St. Petersburg’un en uzun caddesi Nevskiy’de kısa bir gezintiye çıktık. Buz gibi esen uğultulu bir rüzgâr vardı; mermer gibi beyazlaşmış Nevskiy caddesinin buz tutmuş yüzeyinde tozuyan kar taneciklerini ıslıklar çalarak önüne katmış oradan oraya süpürüyordu.
Dünya edebiyatının unutulmayan ünlü yazarları Gogol, Dostoyevski ve Puşkin’in yaşadığı, kanalları, binaları, sarayları, olağanüstü genişlikteki parkları ve dünyaca ünlü müzeleriyle çarlık döneminde bataklık bir coğrafyanın üstünde yaratılmış muhteşem bir şehirdi St. Petersburg. 

St. Petersburg’a gelişimizin ikinci günü öğleden sonra arkadaşlarımdan ayrılarak Tanya Saviçeva’nın günlüklerini görmek için bir metroya binerek şehrin epeyce dışındaki Piskoryovskiy semtinde bulunan Ulusal Kuşatma Mezarlığına gittim.
Nazi Almanya’sının, Eylül 1941’de başlayan ve Ocak 1944’’e kadar dokuz yüz gün süren Leningrad (St. Petersburg) kuşatmasında, bombalardan, açlık ve sefaletten ölen asker sivil 470 bin Leningradlı anısına yapılan St. Petersburg Kuşatma Mezarlığının girişindeki küçük müzede, küçük kız Tanya Saviçeva’nın kurşun kalemle yazdığı dokuz sayfalık günlüklerini görünce duygularım alt üst olmuştu.

—“Kardeşim Jenya, 28 Aralık günü saat 12.30’da öldü 1941”
—“Büyükannem, 25 Ocak günü saat 3’te öldü. 1942”
—“Kardeşim Lera, 17 Mart günü sabah saat 5’de öldü 1942”
—“Vanya Amca, 13 Nisan günü gece saat 2’de öldü. 1942”
—“Liyoşa Amca, 10 Mayıs günü saat 4’de öldü. 1942”
—“Annem Mayısın 13’ünde sabah saat 7.30’da öldü. 1942”
—“Bizim Saviçev’ler ailecek öldü.”
—“Herkes öldü. Tek yaşayan Tanya.”

Bütün yakınlarının bir bir ölümlerine tanık olan talihsiz Tanya da daha fazla dayanamamış; beslenme yetersizliğinin neden olduğu açlıktan 12 yaşlarındayken ölmüştü.

St. Petersburg Kuşatma Mezarlığının girişinde bulunan küçük müzede, Tanya’nın günlük defterinden koparılmış sayfalar, Tanya’nın başı kurdeleli küçük fotoğrafıyla birlikte sergileniyordu.
Kahrolası bir savaşın kurbanı olmuş güzeller güzeli Tanya’nın o küçük fotoğrafında insanın içini burkan sevimli bakışını, ömrüm boyunca unutmam mümkün değildi.