Cemil Tugay’a çağrı: Atatürk’ün teğmenlerine İzmir'de kucak açın!
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin köklü geleneği, Cumhuriyetimizin temellerini atan Atatürk’ün vizyonuyla şekillenmiştir. Bugün, bu mirası yaşatmak sadece askeriye için değil, tüm Türkiye için bir sorumluluktur. Ancak, son dönemde yaşanan olaylar, Cumhuriyet’in ruhuna yönelik sistemli bir saldırının işaretlerini veriyor. Kara Harp Okulu’nun mezuniyet töreninde “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganını atan genç teğmenlerin karşılaştığı disiplin soruşturması, sadece bireysel bir mesele değildir. Bu, Cumhuriyet’in kurucu değerlerine meydan okuyan bir zihniyetin yansımasıdır.
Bu yazıyı kaleme alma gereği hissettim çünkü mesele, sadece iki genç teğmenin disipline sevk edilmesinden ibaret değil. Bu olay, Cumhuriyet’in temel ilkelerine, laikliğe ve Atatürk’ün ideallerine sahip çıkmanın neden bugün her zamankinden daha hayati olduğunu bizlere hatırlatıyor. İzmir gibi Cumhuriyet’in kalesi olan bir şehirde yaşayan herkesin, bu değerleri savunma noktasında bir adım öne çıkması gerektiğine inanıyorum. Çünkü susmak, bu değerlere yönelik saldırıları meşrulaştırmak anlamına gelir.
Şimdi gelelim meseleye...
Kara Harp Okulu dönem birincisi Ebru Eroğlu, mezuniyet töreninin ardından arkadaşlarıyla birlikte geleneksel teğmen yemini etmiş, ardından 'Mustafa Kemal'in Askerleriyiz' sloganı atmıştı.
Yani, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin temellerini oluşturan, Cumhuriyet’in ruhunu yansıtan bir ifade…
Ama belli ki birilerinin damarına basıldı!
Bu genç teğmenlerden ikisi – Ebru Eroğlu ve İzzet Talip Akarsu – okulunu birincilikle bitirmiş.
Bu başarı ödüllendirilecek yerde…
İhraç istemiyle disiplin kuruluna sevk ediliyorlar.
Peki neden?
Çünkü “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” dediler.
Bu olay, buzdağının görünen kısmı…
Bir zamanlar "peygamber ocağı" dediğimiz ordunun, bugün birilerinin kendi ideolojisine uygun bir "yapı" haline getirilmek istendiğini gösteriyor.
Hedef ne?
Atatürk'ün ordusunu…
Cumhuriyet'in kalesi olan bu kurumu…
Kendi siyasi ajandalarına uygun bir hale getirmek…
Teğmenler neden cezalandırılıyor?
Çünkü bu sloganda bir meydan okuma var.
“Biz, bu ülkenin kurucusunun izindeyiz” diyorlar.
Bu mesaj, belli ki birilerini rahatsız ediyor.
Kim rahatsız oluyor?
"Tarikat şeyhlerinin gölgesinde" bir ordu hayal edenler.
Mustafa Kemal’i “bir tarih figürü” olarak görmeye tahammül edemeyenler.
Orduyu kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirmek isteyenler.
Şimdi soralım:
“Mustafa Kemal’in askerleri” olmak suç mu?
Eğer suçsa…
Türk Silahlı Kuvvetleri’nde neyin “doğru” olduğuna kim karar veriyor?
Bakın, bu mesele sadece iki genç teğmenin meselesi değil.
Bu mesele, Cumhuriyet ile hesaplaşmanın bir başka cephesi.
“Orduyu Atatürk çizgisinden uzaklaştırma projesinin” bir parçası.
Bu gençlerin disiplin kuruluna sevki bir uyarı:
“Atatürk’ten bahsedersen, sonucuna katlanırsın!” diyorlar.
Ama yanılıyorlar.
Çünkü bu ülkenin gerçek vatanseverleri…
Korkmaz, sinmez, yılmaz.
Ebru Eroğlu ve İzzet Talip Akarsu, sadece teğmen değil.
Onlar, Atatürk’ün ideallerini taşıyan birer meşaledir.
Ve bu meşaleyi söndürmeye kimsenin gücü yetmez.
Şimdi bu noktada, tüm Atatürkçüleri ve Cumhuriyet sevdalılarını göreve çağırıyorum!
Sessiz kalamayız!
Bu genç teğmenlerin yalnız bırakılmasına izin veremeyiz.
Buradan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’a açık bir çağrıda bulunuyorum:
Sayın Başkan, Atatürkçü duruşunuzla tanınıyorsunuz. Cumhuriyet değerlerine bağlılığınızla biliniyorsunuz.
Bu gençleri sahipsiz bırakmayın!
Ebru Eroğlu ve İzzet Talip Akarsu’yu İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kadrosuna alın!
Onlara, Atatürk’ün kenti İzmir’de yeni bir ufuk açın.
Bu hareket, yalnızca onlara değil, bu ülkede Atatürk’ün izinden giden herkese bir umut ışığı olacaktır.
Çünkü mesele, sadece iki genç teğmen değil.
Mesele, Cumhuriyet’in onuru, Atatürk’ün mirasıdır.
İzmir, her zaman Cumhuriyet’in ve Atatürk’ün kalesi olmuştur.
Eğer bir ses yükselmesi gerekiyorsa, o ses İzmir’den yükselmelidir.
Atatürk’ün gençleri yalnız değildir!
Bu ülkede hala Cumhuriyet’e, laikliğe ve Atatürk’ün ideallerine sahip çıkanlar var.
Bu gençleri yalnız bırakmayan her birey, Cumhuriyet’in yıkılmaz temellerine bir taş daha ekliyor.