Aslanoğlu fırtınası: İzmir’de emanetçilik tarihe karıştı!
CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, İzmir’in önceki dönem büyükşehir belediye başkanı Tunç Soyer’in İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’a yönelik yaptığı açıklamaları üzerine adeta bir sessiz fırtına estiriyor.
Ne derler bilirsiniz, “fırtına öncesi sessizlik”. Ama bu kez sessizlik fırtınanın ta kendisi mi dersiniz?
Soyer, koltuğu bıraktıktan sonra durur mu, bir açıldı pir açıldı. Belediye başkanlarının nasıl belirlendiğini, süreçte yaşanan çekişmeleri, politik kulislerde dönen dolapları bir bir anlatıyor. Sanki bu açıklamalar, partinin iç dinamiklerini gün yüzüne çıkarmakla kalmıyor, herkesin kafasında “Acaba o zaman ne olmuştu?” sorularını da canlandırıyor. Fakat burada ilginç olan, Soyer’in açıklamalarına cevaben Şenol Aslanoğlu’nun sergilediği “ustaca” tutumu.
Siyaset sahnesinde her dönem bir “emanetçi başkan” gelir, bir “emanetçi başkan” gider. Ama nadiren, o emanetçi dediğimiz kişiler rüştünü ispat eder, kendi yollarını çizer ve perde arkasındaki kukla olmaktan çıkar. İşte, Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu tam da böyle bir hikâyeye imza atıyor.
Hepimiz hatırlarız, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin önceki başkanı Aziz Kocaoğlu, il başkanı seçimi için Deniz Yücel’i nasıl da adeta vitrinine koymuştu.
O dönem Deniz Yücel’e "emanetçi başkan" deniyordu.
Peki sonra ne oldu?
Kocaoğlu, Muharrem İnce’yi desteklemek için bayrak açtı, Yücel ise kocaman bir "Hayır!" diyerek rüştünü ispat etti.
Ve o gün bugündür İzmir siyasetinde “emanetçi” kavramı yerle yeksan oldu.
Bugün de benzer bir hikâye Tunç Soyer ve Şenol Aslanoğlu arasında yaşanıyor. Tunç Soyer’in il başkanlığına getirmek için çaba sarf ettiği Aslanoğlu, uzun süre Soyer’in gölgesinde kaldı, hatta “emanetçi başkan” damgası yedi.
Ancak Aslanoğlu, son günlerde yaptığı cesur çıkışlarla bu algıyı tamamen değiştirdi.
Tunç Soyer’in İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay hakkında kamuoyuna yaptığı açıklamalar İzmir siyasetinde büyük yankı uyandırırken, bu yankıya en dikkat çeken tepkiyi CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu verdi. Aslanoğlu, Soyer’in yıllardır yakınında olan ve onunla özdeşleşmiş bir isim olarak bilinirken, bu kez kendi bağımsız çizgisini gösteren cesur bir duruş sergiledi. İzmir'in siyasi sahnesinde kendisini emanetçi bir figür olarak değil, gerçek bir lider olarak kanıtladı.
Şenol Aslanoğlu'nun bu çıkışı, aslında CHP’nin son dönemdeki “Kimse kimseye muhtaç değil, herkes partimizin ilkeleriyle hareket ediyor” mesajını da pekiştirdi. Bu mesaj, hem tabana hem de parti içindeki aktörlere verilen bir uyarı niteliğinde: "Parti, kişilerin etkisinde kalmadan, kendi doğrularıyla yürüyor."
Kimi kesimler Şenol Aslanoğlu’nu hâlâ Soyer'in gölgesinde bir isim olarak görme eğilimindeydi. Ancak, son çıkışıyla birlikte Aslanoğlu, İzmir'deki CHP örgütlerinin ne kadar kararlı ve bağımsız bir liderlik sergileyebileceğini gözler önüne serdi. Bu duruşu, Soyer gibi güçlü bir figüre karşı sergileyebilmek, CHP İzmir teşkilatında da bir değişimin işaretidir. İzmir’in hem siyasi hem de toplumsal dinamiklerini göz önünde bulundurarak, Aslanoğlu’nun liderliğinin partinin geleceğine nasıl yön vereceğini hep birlikte izliyor olacağız.
Şenol Aslanoğlu, CHP'li kimliğini ön plana çıkararak ve yerel dinamikleri de hesaba katarak İzmir kamuoyuna şunu söylüyor: "Emanetçi değilim. İzmir'de CHP'yi temsil eden bağımsız, ilkeli ve güçlü bir liderim." Bu cesaret ve kararlılık, onu gerçek bir lider konumuna taşıyor.
İzmir siyaseti, bu tarz gerçek liderlere ihtiyaç duyuyor.
Ve Şenol Aslanoğlu, bu ihtiyacı karşılayabilecek kapasiteye sahip olduğunu gösteriyor.