Linç girişiminde bulunuldu... Linç! Bunun özrü de affı da olmaz…
CHP İzmir İl Gençlik Kolları hafta sonu korona virüs pandemisi nedeniyle ertelenen kongresini gerçekleştirdi.
Gerçekleşti, gerçekleşmesine ama kongre rezalet görüntülere sahne oldu.
Zaten günler öncesinden gergin geçmesi beklenen kongre öncesi partinin ileri gelenleri gençlerin seçimine bile deyim yerindeyse burunlarını sokarak, “tehdit” ederek ve “iş vaadi”nde bulunarak tarafları ateşlemişti.
Buna gerek var mıydı' Bunu parti kamuoyuna bırakalım.
Dönelim kongreye!
Dediğim gibi kongrenin fitilini günler öncesinden yakmışlardı.
Hatta bu sebeple adaylardan biri “YENİLDİM” diyerek baştan tepkisini ortaya koymuş ve yarıştan çekilmişti.
Kim bu aday'
Uygar Yıldırım.
Yıldırım, ayrıca manidar bir tavsiyede de bulunmuştu.
Oradakilere CHP tüzüğünü ve Nutuk’u tekrar okumlarını tavsiye etmişti.
***
Diğer yandan kongre salonunda hazırlık, organizasyon yapılmamış.
Bir masa bile konulmamış seçim alanına...
Saat 14.00’te başlaması gereken kongre ancak 16.00’dan sonra başlayabildi.
Demek ki gençler bütün enerjilerini kavgaya saklamışlar.
Ayrıca yine kongrede bildik manzaralarda yaşanmadı değil.
Son dakika listelerden isim çizmeler vs.
Sonunda seçim başladı konuşmak isteyenler birer birer kürsüye çıktı.
Ancak adaylardan Burak Kotan kongre salonuna ağa gibi girmiş.
Seçim sürecinde yüksek mevkilerin desteğini arkasına aldığı iddia edilmişti.
Herhalde kendisinde bunun özgüveni vardı.
Öte yandan kürsüye olan saygısızlığını söylemiyorum bile...
Neden mi'
Kongre salonuna geç gelmesi bir yana bir de kürsüde konuşmalar yapılırken, sloganlarla salona giriyor.
Ben birçok kongre, kurultay gördüm, yaşadım. Böylesini inanın duymadım.
Şu anki Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu dahi salona böyle girmemiştir.
Bu her şeyden önce 100 yıllık çınara saygısızlık.
Nihayetinde oylamaya geçildi. Olaysız, sessiz sakin sürdü. Sandıklar açıldı.
Kazanan belli oldu.
143’e karşı 151 oy ile “salona ağa gibi” giren Burak Kotan kazandı.
Her zaman ki gibi birlik beraberlik pozu verildi.
Sonra ne olduğunu kimsenin anlamadığı bir şekilde sahnenin önündeki iki taraf arasında kavga patlak verdi.
Bazı görgü tanıklarının iddialarına göre kazanan tarafın, kaybeden tarafı ağır tahrik ettiği ifade edildi.
İki taraf yaka paça birbirine girerken, bir anda kavga olayı görüntüleyen gazetecilere döndü.
Bir grup kendini bilmez… Gazetecilere saldırdı.
Bakmayın bir grup dediğimize…
50-60 kişi varlar yani…
Sürü psikolojisiyle birbirlerine bilenen gençlik, hınçlarını gencecik muhabirlerden çıkardı.
Linç girişiminde bulunuldu... Linç!
Bunun özrü de affı da olmaz…
Rezaletin görüntülerini izlemeyen varsa onlar için kısaca özetleyelim.
Sandalyeler, oy pusulaları, sandıklar ve oy kabinleri, masalar havada uçuştu.
Yumruklar ve tekmelerin ardı arkası kesilmedi.
Araya aldıkları basın emekçilerine acımasızca vuruyor, linç etmeye çalışıyorlardı.
Şimdi bizim CHP yönetiminden beklentimiz bu kendini bilmez gençleri birer birer tespit etmesi ve partiyle ilişiklerini kesmesi.
Ayrıca bunlardan “Atatürk’ün ümidi” olan gençlik olamaz bunlardan olsa olsa “eşkıya” olur.
Doğal olarak bunlardan siyasetçi de olmaz.
Çünkü 50 kişilik grup orada mesleğe yeni başlayan ve sadece işini yapmaya çalışan pırıl pırıl muhabirlere saldırıp linç etmeye çalışmaları anlaşılmaz.
Partili, partisiz herkesin aklında şu sorular var.
Neden yaptını? Ne istedini? Ne yapmaya çalışıyorsunuz'
Kaldı ki bu olay CHP’nin kaderi olmamalı…
Tam da uzun zamandır…
“CHP kurultaylarında, kongrelerinde çıt yok. Demokrasi sınavları veriliyor” derken…
Adları gençlik olan bir grup “eşkıya” ancak işini yapmaya çalışan 5-6 gazeteciye saldıracak kadar korkak ve bir o kadar da alçaklar.
Bu nedenle lafı eğip bükmenin manası yok.
Evet CHP’ye karşı boykot kararı almıştık.
Parti yönetimi nezdinde bir işlem başlatılana ve o “eşkıyalar”ın partiyle ilişikleri kesilene kadar da boykotumuz sürecek.
Her şeyden önce bunun böyle bilinmesini istiyoruz.
İl Başkanı Deniz Yücel’den gerekli disiplin sürecini başlatmasını bekliyoruz.
Zaten Başkan Yücel’in bu duruma kayıtsız kalmayacağına olan inancımız da tam.
Tam olmasına tam da olay sonrası Yücel’in kamuoyuna yaptığı açıklamasında “adayın açıklanması sonrası arbade çıktığı ve gazetecilerin de yaşanan tartışmaların arasında kaldığı” ifadeleri kabul edilemez.
CHP’nin İzmir’deki en yetkili isminin olaya bakışını bu cümleler özetliyor. Şimdi kavgayı okuyucularına aktarmak için görüntüleyen basın mensuplarına böyle alçakça yapılan saldırıyı “arada kalmışlar” cümlesiyle özetleyen kişiye ne demeli'
Açıklamasında tek bir özür yok! İl başkanı bu konuda bütün basın camiasından özür dilemeli.
Öte yandan zaten birçok meslektaşımız elinde gücü bulunduranların baskısıyla mücadele ederken, bir de demokrasiden en çok dem vuran partinin gençleri tarafından şiddetle, tehditle karşı karşıya kalması mesleğimiz açısından kara gün olduğunu söyleyebilirim.
Parti kaynaklarından edindiğim son bilgilere göre; disiplin sürecinin en kısa sürede başlatılacağı ve İl Başkanı Deniz Yücel’in saldırıya uğrayan gazetecileri aradığı ve olayın peşini bırakmayacaklarını söylediği öğrenildi.
Son olarak kongreyi bu hale kim getirdiyse, rezaletin perde arkasında kim veya kimler varsa onlarda bulunup, çıkarılmalı ve hesap vermelidir.