Suskunlar!
Aslında bu yazıyı daha önceden yazacaktım ama hep başka şeyler çıkıyordu.
Malumunuz Türkiye’nin gündemi hiç bitmiyor.
Evet, son günlerin en tartışmalı gündem maddelerinden olan yeni açılım süreci partileri suskunluğa itiyor.
Terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan’a çağrısıyla bütün siyaset dengelerini altüst eden MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve DEM heyeti haricinde hemen hemen herkes suskun…
Zafer Partisi’ni ve birkaç küçük muhalefet partilerinin cılız seslerini saymazsak tabii…
Burada en çok sesi çıkması gereken parti ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) olmalı.
Ancak onların gündemi; Büyük sürpriz ‘kırmızı kart!’
Malum her gittikleri yerde kırmızı kartla geziyorlar.
Çokça eleştiriliyorlar.
Neyse konumuzu dağıtmayalım.
Evet, gündem Bahçeli’nin Abdullah Öcalan’a yönelik ‘PKK’ya silah bıraktırma’ çağrısı…
Bu gündem maddesi tartışıla dursun hem işin nereye gideceği de belli değil.
Benim dikkatinizi çekmek istediğim başka bir konu var.
Eski CHP’li olan AK Parti İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi de bu çağrılar karşısında “Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Lideri Bahçeli’nin Tereddütsüz yanlarındayız!” demişti.
‘Teğmen Çelebi’ lakaplı vekil, kılıçlı yemin eden teğmenler konusunda uzmanlık alanı olduğu için açıklamalarda bulunmuş ve "Atatürk’ün askeri olmanın" bir üniforma meselesi değil ruh meselesi olduğunu belirterek "Bu ruhu mutabakat metinlerinden Atatürk’ü silenler anlayamaz. Apo’nun Meclisteki askerleri ile iş tutanlar kavrayamaz. FETÖ’nün askerlerini tekrar devlete doldurma sözü verenler bu ruhu savunamaz. Atatürkçüler için it sürüleri diyeni, Atatürk’ün ordusuna kimyasal silah iftirası atan Şebnem Korur Fincancı’yı baştacı edenler bu ruhu ağzına alamaz. Hem Demirtaş’ın fedaisi hem Atatürk’ün askeri olunamaz…"
Buradaki en vurucu cümle; “Apo’nun Meclisteki askerleri ile iş tutanlar kavrayamaz” sözüyle isim vermese de CHP’nin hedef alındığı bilinir.
6’lı Masa zamanında masanın altında üstünde o zaman ki HDP şimdinin DEM’i çok aranmıştı. CHP çok eleştirilmişti. Hatta ve hatta yerden yere vurulmuştu.
“Teröristlerle iş birliği yapıyorlar” diyecek kadar ileri gitmişlerdi.
Bugün bu çağrılar karşısında suskun kalanlara ne demeli? Ya da suskun kalanlar kadar bunlara cevap vermeyenlere ne demeli?
Peki, “CHP ne zaman siyaset yapacak?” diye soralım.
Tam da siyaset yapmanın zamanı gelmişken, AK Parti İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi sadece “yanlarındayız” demekle yetinirken, CHP’li vekiller neden suskunlar? Aynı durumda kendileri olsaydı, Teğmen Çelebi ve bir diğer AK Parti İzmir Milletvekili Alpay Özalan çoktan CHP’yi hedef tahtasına koymuş olurlardı.
14 Mayıs seçimleri öncesi ve sonrasında eleştirmiştim; “CHP İzmir’de siyaset yapacak vekil bulamayacak” diye…
Bir parça o eleştiriden de bahsedeyim. O günlerde “kazanacağız” edasıyla listedeki 4 vekil sırası ittifak ortaklarına hibe edilirken, her iki bölgenin ilk sıraları kontenjan genel başkan yardımcılarına verilirken, o onun adamı, bu bunun adamı diyerek listeler altüst edilirken ileride olacakları görmüş gibiydim.
Bugün geldiğimiz nokta bunun kanıtı niteliğinde.
Muhabir arkadaşlarımız bazı CHP’li vekilleri arıyor. “Biz bu konu hakkında konuşmayacağız.” demekle yetiniyorlar. Şimdi isim verip onları zor durumda bırakmayacağım.
Ancak böyle siyaset sürdürülebilir değil.
Sonra ne mi düşünüyorum?
Eski vekilleri tabii ki…
Mesela Tacettin Bayır’ı açıklamalarıyla gündemi çoktan sarsmıştı bile.
Mesela Atila Sertel, Teğmen Çelebi’ye çoktan bir çift laf etmişti.
Mesela Musa Çam, elinde megafon en önde yürüyordu.
Mesela Mustafa Moroğlu, yine meydanda yüksek bir yerde tek kol havada veryansın ediyordu.
Mesela Alaattin Yüksel, boy boy manşetlerde yerini almıştı.
İşte İzmir’deki CHP’liler bunları düşünüyor.
Yok, öyle “Biz bu konu hakkında konuşmayacağız” demek.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel; İzmir’deki basın buluşmasında deyim yerindeyse günah çıkararak; “İzmir’e borcumuz var milletvekili listesi konusunda” demişti.
Hakikaten İzmir’e borcunuz var hem de yüklü bir borç Sayın Genel Başkan!