'Kalp kırmadan önce'
Sevgi, varlığımızın ve yaşamımızın belki de en önemli gizemidir. Bizi iyi anlayıp anlamadığını bilmeden, insanlardan hak etsek de etmesek de hep sevgi bekleriz.
Bu çelişki, bize gönül verenlerin kalbini istemeyerekte olsa kırıp dökmemize neden olur. Sonradan bunun pişmanlığını duymamızın bir faydası yoktur.
Kırdığımız kalbin parçalarını bir araya getirip yapıştırsak bile o kırıkların izlerini yaşamımız boyunca asla silemeyiz.
Her acı unutulur; fakat kırıp dökülen masum bir kalbin acısı aradan yıllar geçse de unutulmaz ne yazık ki.
İnsana duyulan sevgi, rengârenk çiçekleriyle bir mabede benzeyen gönül bahçesi gibidir. Kalpleri kırıp dökerek o gönül bahçenin kuruyup yok olmasına razı olmamalıyız.
Bir gerçek daha var ki, insan kendisine tutkuyla gönül veren birine acı çektirmek için nasıl davrandıysa bunun bedelini aynı acıyı çekerek mutlaka öder bir gün.
Kendi kendimize sormalıyız; şu üç günlük ömrümüzde, kuş seslerinin eksik olmadığı çiçeklerin solmadığı bir gönül bahçesinde el ele kalp kalbe yaşamak varken, o bahçenin kuruyup yok olmasına göz yummak nedendir'
Sözün özü,
Kalp kırmadan önce, büyük umutlarla yeni bir yıla girdiğimiz şu günlerde, geriye dönüp bakınca, hüzün dolu bir pişmanlık duymamak için, geçen yıldan sadece anıları kalan sevdiklerimizin yüreğimizi sızlatan yokluğunu hatırlamalıyız.