CHP 'milletvekili şirketi'mi'
Haziran 2015 milletvekili seçimlerinde CHP’nin %30 oy oranına ulaşmasının bir başarı olacağını söyleyen kimi parti yöneticilerinin, CHP’yi “Milletvekili şirketi” gibi algıladıkları anlaşılmaktadır.
Ne yazık ki! Bu günkü ekonomik düzeni, sosyal demokrat anlayışla değiştireceğini iddia etse de CHP’nin, sadece ana muhalefet partisi olmayı hedeflemesi, bu algıyı giderek yaygınlaşmaktadır.
Bu algının nedeni, CHP’yi holding yöneticisi gibi yöneterek, her seçimde art arda milletvekili seçilmeyi beceren bazı siyaset adamlarıdır.
CHP, Haziran 2015 Milletvekili Seçimlerinden önce bu algıyı değiştirmesi için,
ülke sanayinde üretim araçlarını ve üretimden elde edilen artık değeri elinde toplayan zümrelerin, bu ekonomik gücünü, halkın üzerinde egemenlik kurmak için bir baskı aracı gibi kullanmasını nasıl önleyeceğini anlatmalıdır.
CHP, iktidar adayı bir parti olduğunu kanıtlamak için kadrolarında sadece kariyer sahibi aydınlara değil, sivil toplum örgütlerine işçi sınıfına da yer vermelidir
İşçilerle ve sivil toplum örgütleriyle bütünleşemeyen sosyal demokrat bir partinin iktidar olması mümkün değildir.
1970’li yıllarda sivil toplum örgütleri ve işçi sendikalarıyla bütünleşen CHP’nin oy oranının %44’lere kadar tırmanmıştı.
CHP’nin, sonra ki yıllarda yanlış politikalar sonucu kendisinden kopan sivil toplum örgütleri ve işçi sınıfı yüzünden 1999’daki milletvekili seçimlerinde parlamento dışında kaldığını kimse unutmamalıdır.
CHP, Haziran 2015 milletvekili seçimlerinden önce alışılagelmiş siyasi anlayışının duvarlarını yıkarak, halka sosyal demokrat ideolojinin altını net bir şekilde çizerek anlatmalıdır.
CHP, yine, ülkemizde sürüp gitmekte olan adaletsiz düzende ezilen, sendikal ve siyasal örgütlenmesi baskı altında tutulan, ekonomik özgürlükleri elinden alınan sivil toplum örgütlerine ve işçi sınıfına, kapılarını sonuna kadar açmalıdır.
Sözün özü, bırakın iktidar olmayı, %30 oy oranını, bir başarı gibi kabul edenlerin, CHP’yi bir “Milletvekili Şirketi” gibi yönetmesine artık izin verilmemelidir.
Ne yazık ki! Bu günkü ekonomik düzeni, sosyal demokrat anlayışla değiştireceğini iddia etse de CHP’nin, sadece ana muhalefet partisi olmayı hedeflemesi, bu algıyı giderek yaygınlaşmaktadır.
Bu algının nedeni, CHP’yi holding yöneticisi gibi yöneterek, her seçimde art arda milletvekili seçilmeyi beceren bazı siyaset adamlarıdır.
CHP, Haziran 2015 Milletvekili Seçimlerinden önce bu algıyı değiştirmesi için,
ülke sanayinde üretim araçlarını ve üretimden elde edilen artık değeri elinde toplayan zümrelerin, bu ekonomik gücünü, halkın üzerinde egemenlik kurmak için bir baskı aracı gibi kullanmasını nasıl önleyeceğini anlatmalıdır.
CHP, iktidar adayı bir parti olduğunu kanıtlamak için kadrolarında sadece kariyer sahibi aydınlara değil, sivil toplum örgütlerine işçi sınıfına da yer vermelidir
İşçilerle ve sivil toplum örgütleriyle bütünleşemeyen sosyal demokrat bir partinin iktidar olması mümkün değildir.
1970’li yıllarda sivil toplum örgütleri ve işçi sendikalarıyla bütünleşen CHP’nin oy oranının %44’lere kadar tırmanmıştı.
CHP’nin, sonra ki yıllarda yanlış politikalar sonucu kendisinden kopan sivil toplum örgütleri ve işçi sınıfı yüzünden 1999’daki milletvekili seçimlerinde parlamento dışında kaldığını kimse unutmamalıdır.
CHP, Haziran 2015 milletvekili seçimlerinden önce alışılagelmiş siyasi anlayışının duvarlarını yıkarak, halka sosyal demokrat ideolojinin altını net bir şekilde çizerek anlatmalıdır.
CHP, yine, ülkemizde sürüp gitmekte olan adaletsiz düzende ezilen, sendikal ve siyasal örgütlenmesi baskı altında tutulan, ekonomik özgürlükleri elinden alınan sivil toplum örgütlerine ve işçi sınıfına, kapılarını sonuna kadar açmalıdır.
Sözün özü, bırakın iktidar olmayı, %30 oy oranını, bir başarı gibi kabul edenlerin, CHP’yi bir “Milletvekili Şirketi” gibi yönetmesine artık izin verilmemelidir.