Dolar 34,5424
%0.18
Euro 36,0063
%-0.62
Altın 3.005,890
%1.48
Bist-100 9.550,00
%1.94

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

Çocuk gözleri


1984 Yerel Seçimlerine iki gün kalmıştı. Akşamüstü, gün batımı yaklaşırken elliye yakın araçtan oluşan seçim konvoyumuz, Çiğli-Güzeltepe yokuşunu bitirip düzlükteki geniş yola girince, saatlerdir burada bekleyen kalabalık, konvoyumuzun etrafında  çığlık çığlığa, her seçimde olduğu gibi yeni bir umudun peşinden koşturuyordu.

Etrafımızdaki kalabalığın sevgi dolu coşkusundan etkilenen eski milletvekili ve Mustafa Gazalcı’nın dudaklarından hüzün dolu sözler dökülmüştü. “Ey Tanrım! Bu insanlara verdiğimiz bu kaçıncı umut'” 

Fabrikalarda, İnşaatlarda çalışan onlardı. Yolumuzu yapan, suyumuzu, elektriğimizi getiren, çöpümüzü toplayan, sokağımızı süpüren, temizleyen onlardı. İlkokuldan sonra tamirci atölyelerde çalışmaya mahkûm edilen küçük emekçiler onların çocuklarıydı.
Konuşmalarının yapılacağı kahvenin önünde alkış tufanıyla, konvoydaki araçlarından inen mağrur bakışlı politikacıların ellerini sıkmak için birbirlerini ezercesine koşuşan kalabalığın arasında, korkudan el ele tutuşmuş beş altı yaşlarında iki çocuk gözüme ilişmişti. Ayakaltında ezilecekler korkusuyla koşarak ellerinden tutup bir kenarına çektim.
Biri kız biri oğlandı. Birbirlerine sokuluşlarından kardeş olduklarını anlamıştım. Önlerinde çömelip yüzlerine baktım. Gözleri belki de dünyanın en güzel çocuk gözleriydi. Menekşe rengiydi. Saftı, tertemizdi. Bütün çocukların gözleri böyledir nedense.

Korkmamaları için toz toprak içindeki altın sarısı yumuşacık saçlarını okşarken yalın ayak olduklarını gördüm. O an sanki yüreğime ateşten bir kor düşmüştü. Göz pınarlarımdan dökülen yaşlar, belki yüz, belki de bin yıllık unutulmuşluğa isyan eden sessiz çığlıklar gibiydi. 

Soysuzlukların, namussuzlukların, bir pranganın zincirleri gibi  o incecik, cılız, sarı tüylü bileklerini acımasızca sarışının kahrolmuşluğu içindeydim.
Korku dolu ürkek bakışları, bir köşede unutulup gitmişliğin, yoksulluğun yürek yakan hüzünlü türküsü gibiydi.

İkisine birden sarıldım. Öptüm... Öptüm... Bir bebeğinki gibi süt kokulu bedenlerinin sıcaklığı bütün ruhumu sarmıştı. Çıldırmamak için tanrıya dua ediyordum.