'Çağın hastalığı yalakalık!'

Kendisine karşı saygısını yitirmiş kimi insanların, kişisel çıkarları uğruna başkalarına gereksiz ve hak etmediği iltifatlarda bulunarak pohpohlamasına halk arasındaki öz deyimle, yalakalık denir.

Bireylerlerin birbirlerine karşı önemsediği değer yargılarını, karşılıklı sevgi ve saygı duygularını, insani ilişkileri, dürüstlüğü, mertliği, kişilikli olma ilkesini hiçe sayan yalakalık, ne yazık ki, toplumumuzu, bir ağacın kurdu gibi için için çürütmekte ve çıkar sarmalının yarattığı ilişkileriyle giderek yozlaştırmaktadır.

Bu eğilimde olan kişilerin, mevki-i makam sahibi güçlülerin karşısında ceketini ilikleyerek, “evet efendim, haklısınız efendim, doğrudur efendim” diyerek kullandığı dil ellerindeki tek sermayesidir. Toplumun yüz karası bu zavallılar, hiç bir şey üretmez, üretemez; tek özelliği; papağan gibi sahibinin sesi olmasıdır.

Diğer önemli bir konu ise; isteyerek ya da istemeyerek yalakalığa maruz kalan kimi makam ve mevki- sahibi kişilerin, kendisini, sürekli methetmek, alkışlamak, pohpohlamak için etrafında dolaşanların, “Evet efendim, öyledir efendim” diyerek iki yüzlülük yapmasını önemsemesi, onlarsız yaşayamaması, mutluluğunu onların bu sahte ve riya dolu iltifatlarında aramasıdır.
Ne yazık ki, bu mevki-i ve makam sahiplerinin, kralın soytarılarına ve dalkavuklarına kuşağındaki kadife kesesinden ufak tefek hediyeler vererek memnun etmesi gibi bu yalakalara önem vermesi, küçük menfaatler sağlayarak onları memnun etmeye çalışması utanç vericidir..

Bu eğilimin en dramatik yanı, ekonomik koşulların neden olduğu yaşam koşullarının yarattığı korku kültürüyle, kimi makam ve mevki- sahibi güçlülere hak etmediği yakın ilgi ve bağlılık gösterisi yapmak zorunda bırakılan! Onurlu kişileri pençesinin altına alan çağın hastalığı yalakalığı yok edilmezsek çağdaş ve gelişmiş bir toplum olmamız hayaldir.