İzmir’in ‘hesaplaşma listesi’ ve Özgür Özel’in cesur çıkışı
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Tarihi Havagazı Fabrikası’ndaki programda yaptığı açıklamaları dinlerken şu soruyu sordum kendime: Türkiye siyasetinde ne zaman bu kadar açık ve net konuşan liderler görmeye başladık?
Özel, neredeyse hiçbir konuyu muğlak bırakmadan, tüm eleştirileri göğüsleyerek konuşuyor.
Hakkını vermek lazım, bu pek de alışık olmadığımız bir liderlik örneği.
Özel’in İzmir’in "ithal vekil" sorununa dair yaptığı özeleştiri, siyaset sahnesinde görmeyi özlediğimiz bir tavır. “İzmir’e borcumuz var. Önümüzdeki dönemde İzmir ile bir helalleşme listesi olacak” sözleri, İzmir seçmenine verilen sözlerin sadece bir vaat olarak kalmayacağının garantisi gibi. Diğer genel başkan yardımcılarının performansını eleştirmesi ise cesaret isteyen bir adım.
Çünkü siyaset, genellikle içerideki yanlışları sümen altı etmekle meşhurdur.
Peki, “Helalleşme listesi” gerçekten de bu sorunu çözebilir mi?
Bunu zaman gösterecek, ama en azından bir irade beyanı var. İzmir sokaklarında milletvekillerini göreceğimizi söyleyen Özel, bakalım bu sözünü ne kadar hayata geçirecek.
"Ben cumhurbaşkanı adayı değilim, görevim doğru adayı belirlemek." Şu cümle, Türkiye siyasetinde görmeye alışık olmadığımız bir erdem. Koltuk hırsından uzak, partiyi birinci parti yapmayı hedefleyen bir genel başkan portresi. Özel, hem iç hem de dış politikanın karmaşasında CHP’yi güçlü bir noktaya taşımayı hedefliyor. 1970’lerde Ecevit nasıl bir dönüm noktası olduysa, Özel de kendi dönemini böyle tanımlıyor.
Ege’de AK Parti’nin Eksikliği: Siyasetin Yeni Renkleri
“Tayyip Bey, Ege’de yoksunuz.” Özel’in bu sözü, siyasette esprili bir meydan okuma. Ege’nin tüm belediyelerini kazanan CHP, bu başarısını seçim sandığına yansıtabilecek mi?
İşte asıl mesele bu. Özel’in “sol politikalar yapacağız, o da sağcıların hoşuna gidecek” yaklaşımı, merkez siyasetin diliyle halkçı politikaları birleştirme stratejisini ortaya koyuyor.
Ekonomik Darbe Girişimi: Yeni Bir Kavram mı?
Belediyelere yönelik mali kısıtlamaları “ekonomik darbe girişimi” olarak nitelendiren Özel, oldukça güçlü bir söylem geliştirmiş. Askeri darbe ile ekonomik müdahaleyi aynı kötücül zihniyetin ürünü olarak tanımlaması, bu tartışmayı yeni bir boyuta taşıyor. Seçilmişlere yönelik bu tür engellemelerin sadece belediye başkanlarına değil, o başkanları seçen halka da bir saygısızlık olduğunu söylemesi ise siyaset dilinin halkla buluştuğu bir nokta.
Özgür Özel’in Farkı Nerede?
Bu açıklamalardan anlaşılıyor ki Özgür Özel, sıradan bir genel başkan değil. Açık sözlülüğü, sorunları doğrudan dile getirmesi ve çözüm önerileri sunması, onu siyasetin farklı bir noktasına taşıyor. İzmir’in 9 aylık değerlendirmesini yapmak üzere hazırlanan raporlardan çıkan sonuçları dikkate alacağını söylemesi de bu sürecin şeffaf bir şekilde ilerleyeceğini gösteriyor.
Ama gelin görün ki, siyasette özeleştiri ve açık sözlülük her zaman alkışlanmaz. Özel, hem parti içi muhalefetle hem de dışardan gelen baskılarla uğraşırken, aynı zamanda halkın beklentilerini de karşılamak zorunda. Yani işi kolay değil.
Sonuç Olarak; Özgür Özel’in açıklamaları, siyasette özlenen bir liderlik tarzını gösteriyor. Ancak, vaatlerini yerine getirip getiremeyeceği zamanla belli olacak. İzmir seçmeni, “notu en kıt seçmen” olarak tanımlandıysa, bunu hak etmek istemeyen bir lider profiliyle karşı karşıya. Bakalım, İzmir’e olan borcunu ne kadar sürede kapatacak?